İsrail polisininin Batı Kudüs'te yeni tip koronavirüs (COVID-19) karşıtı gösteriye müdahalesi sırasında attığı bir ses bombasının 10 yaşındaki Ultra-Ortodoks Yahudi kızın da bulunduğu alana düşmesine ilişkin görüntüler tepki topladı.
İsrail basınında yer alan haberlere göre, COVID-19 nedeniyle toplu ibadet yasağının devam etmesi Ultra-Ortodoks Yahudilerin yoğunlukta olduğu Batı Kudüs'ün Mea Şearim Mahallesi'nde dün akşam protesto edildi.
Bazı protestocular gösteriyi dağıtmak için bölgeye gelen İsrail polisine taş ve yumurta gibi maddeler attı.
Polisin Mea Şearim'de bir sinagoga girmesi üzerine bölgedeki tansiyon daha da arttı.
12 gösterici gözaltına alındı
Polisten yapılan açıklamada, Mea Şearim'de 12 göstericinin gözaltına alındığı, çıkan olaylarda da 3 polisin yaralandığı belirtildi.
Öte yandan polisin Mea Şearim'deki müdahalesine ilişkin güvenlik kamerası görüntüleri büyük tepki topladı.
Görüntüde, İsrail polisinin çok sayıda Ultra-Ortodoks Yahudiyi gözaltına aldığı, bölgeden geçen bir ailenin ise duvarının arkasına sığındığı görülüyor.
Polisin bölgeden uzaklaşması üzerine sığındıkları yerden çıkmaya çalışan ailenin yakınına ses bombası atılıyor.
Çocukların bulunduğu alana ses bombası
Atılan ses bombası, duvarın arkasına saklanmaya çalışan bebek arabalı bir anne ile 10 yaşında olduğu öğrenilen bir kız çocuğunun arasına düşüyor.
Kız çocuğu, ses bombasından korunmak için yüzünü tutarken, bebek arabasındaki çocuğu için endişelenen annenin paniği kameraya yansıyor.
Görüntünün ortaya çıkması üzerine İsrail polisi bir açıklama yaparak, ses bombasını atan yetkilinin bebekli anne ve kız çocuğunu fark etmediğini öne sürdü.
İsrail basınında yer alan bilgilere göre, kimliği açıklanmayan kız çocuğu atılan ses bombası nedeniyle hafif şekilde yüzünden yaralandı.
Sağlık Bakanı'ndan kınama
Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki geçici hükümetin Sağlık Bakanı ve Ultra-Ortodoks Yahudileri temsil eden Birleşik Tevrat Partisi lideri Yaakov Litzman, polisin tutumunu kınadı.
Polisin orantısız güç kullanımının önlenmesi gerektiği dile getiren Litzman, "Bu tür davranışlar insan hayatını tehlikeye atmanın yanı sıra nefreti körükler ve kamu düzeninde erozyona neden olur." ifadesini kullandı.
İsrail Sağlık Bakanlığının verilerine göre, ülkede 148 kişi COVID-19 nedeniyle hayatını kaybederken, vaka sayısı 12 bin 855'e yükseldi.
Sağlık Bakanlığı Batı Kudüs'teki 2 bin 400'den fazla vakanın yüzde 75'nin Ultra-Ortodoksların yoğun olarak yaşadığı mahallelerde gözlendiğini belirtiyor.
İsrail yönetimi, dün aldığı kararla Batı Kudüs'te Ultra-Ortodoksların yoğun olarak bulunduğu 4 mahallede COVID-19 nedeniyle getirilen kısıtlamaları 19 Nisan'a kadar uzatma kararı almış, İsrail polisi de buralardaki önlemlerini sıklaştırmıştı.
Ultra-Ortodoks Yahudiler
İsrail nüfusunun yüzde 10'unu oluşturan Ultra-Ortodoks Yahudiler (Harediler), toplumun diğer kesimleriyle en çok entegrasyon sorunu yaşayan grup olarak öne çıkıyor.
Ağırlıklı olarak Kudüs ve Bney Brak şehirlerinde yaşayan Haredilerin büyük çoğunluğu, "dini vecibelerini yerine getiremeyecekleri" gerekçesiyle askere gitmeyi reddediyor. Harediler laik eğitim sistemini de kabul etmeyerek sadece dini eğitim veren kendi okullarına devam ediyor.
İsrail'de bulunmalarının sebebini "Yahudi şeriatını öğrenmek ve yaşamak" olarak açıklayan Harediler, aralarından askere gitmeyi kabul eden kişilere tepki gösteriyor. Askerlik hizmetinin zorunlu olduğu ülkede Haredilerin bu tutumu, polisle sık sık gerilim ve arbede yaşamalarına sebep oluyor.
Yahudi toplumunun gelir seviyesi en düşük kesimini oluşturan Haredilerin çoğu devletten maddi yardım alıyor ve çok çocuk sahibi oldukları için sayıları giderek artıyor.
Haredilerin bir kısmı İsrail'in varlığının Yahudi halkının kurtarıcısı Mesih'in gelmeden kurulmasının gayrimeşru olduğunu ileri sürüyor ve Yahudilerin Filistin devletinin egemenliğinde yaşamaları gerektiğini savunuyor.
0.5ºC
Ankara
