Dünya, son yılların en büyük sağlık krizlerinden biriyle mücadele ediyor.
Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınının etkilemediği ülke de ekonomi de neredeyse kalmadı.
Birçok sektör salgınla başa çıkabilme, virüsün etkileri azalarak devam etse bile bu “yeni normal” düzende ayakta kalabilmenin yollarını arıyor.
Turizm sektörü de onlardan biri.
Özellikle ekonomisi turizmle ayakta duran ve salgının büyük bir yıkıma neden olduğu Avrupa ülkelerinden İspanya ve İtalya’da durumun ciddiyetini rakamlarla ortaya koymuştuk.
Dünya genelindeki son duruma da bakalım.
İspanya merkezli Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütüne (UNWTO) göre uluslararası turizm, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 22 azaldı ve 2019’la kıyaslandığında tüm yıl boyunca yüzde 60-80 arasında düşebilir.
Mart ayında geliş-gidişler birçok ülkede karantina sürecinin başlamasının yanı sıra seyahat kısıtlamalarının yaygın bir şekilde hayata geçirilmesi ve havaalanları ile ulusal sınırların kapatılmasının ardından yüzde 57 gibi keskin bir düşüş gösterdi. Bu, mart ayına kadar 67 milyon daha az uluslararası turist ve turizm gelirlerinde yaklaşık 80 milyar dolar kayıp demekti.
Asya ve Pasifik göreceli ve mutlak olarak en yüksek etkiyi gösterse (33 milyon daha az geliş), Avrupa'daki etki yüzde olarak daha düşük olsa bile hacim olarak bir hayli yüksek (eksi 22 milyon).
Mart ayına kadar olan veriler, henüz bildirmemiş ülkeler için tahminleri içeriyor kuşkusuz.
Tabii belirsizlik sürdüğü için COVID-19’un yol açtığı hasarı tam anlamıyla ölçmek mümkün olmasa da Dünya Turizm Örgütü, pandeminin bu yıl uluslararası turist hareketlerini nasıl etkileyeceğini 3 farklı senaryoyla tahmin etti.
Sonuçlar pek iç açıcı değil.
Mevcut senaryolar, uluslararası ziyaretlerde yüzde 58 ile 78 arasında olası düşüşlere işaret ediyor.
Uluslararası sınırların kademeli olarak açıldığı ve temmuz ayı başlarında seyahat kısıtlamalarının kaldırıldığı ya da hafifletildiği varsayıldığında, uluslararası turist sayısının bu yıl yüzde 58 düşerek 610 milyona inmesi bekleniyor.
Ve tahminlere göre bu, uluslararası seyahat sektörünün, uluslararası yolcu sayısının son derece düşük olduğu 1998'e geri dönmesi anlamına geliyor.
Aynı senaryo eylül ayına uyarlandığında ortaya yüzde 70’lik bir düşüş çıkıyor.
Aralık ayı için oran, yüzde 78.
Peki bu senaryolara göre, uluslararası seyahatlerde talep kaybının etkisi sayılarla ne anlama gelebilir?
• 850 milyon ila 1,1 milyar uluslararası turist kaybı
• Turizmden ihracat gelirinin 910 milyar dolar ile 1,2 trilyon dolar arasında azalması
• 100 ila 120 milyon doğrudan turizm istihdamının risk altında olması
Dünya Turizm Örgütüne göre bu, kayıtların tutulmasından bu yana uluslararası turizmin karşılaştığı en büyük kriz (1950).
Örgüt, seyahat kısıtlamaları yılın ilerleyen zamanlarına kadar devam ederse bu tablonun daha da kötüleşebileceğini savunuyor.
Turizm örgütü, bu kısıtlamaların aralık ayına kadar hafifletildiklerini varsayarak, uluslararası turist gelişlerinin 320 milyon kadar düştüğünü ve muhtemelen sektöre 1 trilyon dolardan fazlaya mal olduğunu, bunun da son olarak 80'lerin ortalarında görüldüğünü belirtiyor.
Salgından önce küresel turizm sektörünün on yıllardır neredeyse kesintisiz bir büyüme gördüğünü hatırlatalım.
1980'den bu yana, uluslararası turist sayısı geçen yıl 277 milyondan yaklaşık 1,5 milyara yükselmişti. Turist sayısı son 20 yılda sadece 2 kez düştü. 2003'teki SARS salgını ziyaretlerde yüzde 0,4'lük bir düşüşe neden olurken, 2009’da küresel mali kriz, uluslararası seyahatlerde yüzde 4'lük bir azalma meydana getirdi.
İyileşme için tarih 2021
UNWTO Genel Sekreteri Zurab Pololikashvili, “Dünya, benzeri görülmemiş bir sağlık ve ekonomi kriziyle karşı karşıya. Ekonominin en yoğun emek gerektiren sektörlerinden birinde milyonlarca iş risk altında olduğu için turizm ağır bir darbe aldı” değerlendirmesini yaptı.
Ancak 2020’nin son çeyreği ve çoğunlukla 2021’de iyileşme bekleniyor.
Önceki krizlere dayanarak, iş seyahatine göre boş vakit/dinlenme yolculuğunun (özellikle arkadaş ve akraba ziyaretleri) daha hızlı toparlanması öngörülüyor.
Uluslararası seyahatlerin düzelmesine dair tahminler, toparlanmanın önce Afrika ve Orta Doğu’da olacağını söylüyor. ABD ve Avrupa'daki uzmanlar ise özellikle bu yıl için daha az iyimser.
Avrupa ve Asya’daki durum da bu yıl için “karmaşık” görülüyor.