SpaceX’in Starlink uydularından yayılan radyo dalgalarının miktarı giderek artıyor.
Özellikle, Starlink’in ikinci nesil uyduları olan v2mini ve v2mini Direct-to-Cell versiyonları, önceki nesillerine kıyasla 32 kat daha fazla radyasyon sızdırıyor.
Bu durum, radyo astronomisi için ayrılmış dalga boylarının ihlal edilmesine yol açıyor.
2023 yılında bu sorun ilk kez gündeme geldiğinde, SpaceX bu durumu düzelteceğini açıklamıştı. Ancak şu anda yörüngede bulunan 6 bin 398 uydu ile bu problem daha da büyümüş durumda.
Hollanda Radyo Astronomisi Enstitüsü'nden astronom Cees Bassa, "Yaptığımız gözlemler, ikinci nesil Starlink uydularının birinci nesillere kıyasla daha geniş bir frekans aralığında ve daha güçlü radyo dalgaları yaydığını gösteriyor" dedi.
Araştırmalara göre, bu uydulardan gelen istenmeyen elektromanyetik radyasyon, LOFAR teleskobunun gözlemlediği en sönük astrofiziksel kaynaklardan 10 milyon kat daha parlak.
SpaceX her hafta yaklaşık 40 yeni uydu fırlattığı için, bu sorun hızla daha da büyüyor.
Yalnızca SpaceX değil, Amazon, OneWeb ve Çin’in Spacesail takımyıldızları gibi birçok şirket de binlerce uyduyu yörüngeye yerleştiriyor.
Bu uyduların en belirgin etkisi, akşam saatlerinde gökyüzünde bıraktıkları parlak ışık izleri. Ancak, görünür ışık kirliliğinin yanı sıra, bu uydular radyo frekansları dışında da radyo dalgaları sızdırıyor.
Yeni bir çalışma, bu dalgaların radyo astronomisinin kritik frekans aralığını da etkilediğini gösterdi.
Araştırmacılar, LOFAR radyo teleskobuyla yaptıkları gözlemlerde, 97 Starlink uydusunun 110-188 MHz frekans aralığında radyo dalgaları yaydığını tespit etti.
V2mini uydularının yaydığı radyo dalgalarının parlaklığı ise birinci nesil uydulardan çok daha yüksek seviyede.
Şu anda, uydu takımyıldızlarından yayılan bu tür istenmeyen elektromanyetik radyasyon için herhangi bir düzenleme bulunmuyor. Araştırmacılar, bu konuda düzenlemeler yapılması gerektiğini savunuyor.
Araştırmacılar ayrıca, SpaceX'in bu soruna çözüm bulması için kendi verilerini kullanarak elektromanyetik radyasyonun kaynağını tespit etmesini ve bu sorunu çözmesini öneriyor.
Radyo astronomisinin yalnızca uzay araştırmaları için değil, aynı zamanda Dünya’daki teknolojik gelişmeler için de kritik olduğunu belirten uzmanlar, bu tür sızıntıların hem bilimsel keşifleri hem de teknolojik yenilikleri olumsuz etkileyebileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
SpaceX, konuya ilişkin henüz bir açıklama yapmadı.
Radyo dalgalarının uzaydaki uydulardan daha fazla sızması, özellikle radyo astronomisi başta olmak üzere birçok alanda olumsuz etkilere yol açabilir.
İşte bazı önemli etkiler:
Radyo astronomi, evreni radyo dalgaları aracılığıyla incelemeyi sağlar. Ancak, Starlink gibi uydu takımyıldızlarından yayılan istenmeyen radyo dalgaları, bu hassas gözlemleri engelleyebilir.
Bu, gök bilimcilerin yıldızlar, galaksiler ve diğer gökcisimleri hakkında kritik bilgilere ulaşmasını zorlaştırabilir.
Radyo astronomisindeki kesintiler, evrenin derinliklerinden gelen zayıf sinyallerin tespit edilmesini engelleyebilir.
Bu da kara delikler, nötron yıldızları ve diğer astronomik olaylar hakkında yeni keşiflerin yapılmasını zorlaştırır.
Radyo astronomisi sayesinde geliştirilen teknolojiler, Wi-Fi, GPS ve tıbbi görüntüleme gibi birçok modern uygulamada kullanılıyor.
Radyo frekansı kirliliği, bu tür teknolojilerin daha da geliştirilmesini engelleyebilir.
Uydu radyo dalgası sızıntısı, diğer uydu sistemleri ve uzay görevleri için karışıklıklara ve iletişim bozukluklarına neden olabilir. Bu durum, uzay araştırmalarının güvenliği ve verimliliğini tehlikeye atabilir.
Radyo frekans spektrumu, Dünya’daki iletişim sistemleri, uydu haberleşmeleri ve bilimsel çalışmalar için sınırlı bir kaynak.
Uydu sızıntıları, bu kaynağın aşırı kullanımı anlamına gelir ve farklı sektörler arasında frekans çatışmaları yaşanabilir.
Bu sorunların çözümü için, uydu operatörlerinin daha fazla önlem alması ve uluslararası düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerekiyor.