UAD, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi çerçevesinde İsrail'e açtığı davada aldığı ihtiyati tedbir kararlarını 26 Ocak'ta açıkladı.
Filistinlilere yönelik saldırıların durdurulması çağrısı yapılan ve birçok noktadan İsrail'in aleyhine olduğu değerlendirilen kararlara rağmen İsrail, Gazze Şeridi'ndeki saldırılarını sürdürüyor ve insani yardımların sivillere ulaşması için gerekli adımları atmıyor.
İngiliz Nottingham Trent Üniversitesinden Dr. Luigi Daniele ve ABD Tulane Üniversitesinden Ata Hindi, UAD'nin ihtiyati tedbir kararları ve bu kararların etkisini değerlendirdi.
"İsrail'in hiçbir iddiası kabul edilmedi"
Divan'ın, Güney Afrika'nın İsrail aleyhine ileri sürdüğü Soykırım Sözleşmesinin ihlali iddialarını makul şekilde ispatladığına hükmetmesinin "çığır açıcı" olduğunu belirten Daniele, "Divan, Gazze'de bir soykırım işlendiğinin makul bir gerçek olduğunu tespit etti. Filistinli siviller açısından telafisi mümkün olmayan zararların ortaya çıkabileceğine ve bunun yaklaşan bir tehlike olduğuna karar verdi. Bu sebeple ihtiyati kararlara hükmetti." dedi.
Daniele, kararın İsrail için tam bir mağlubiyet olduğunu söyleyerek, "İsrail'in avukatları, Divan'ın yargı yetkisinin olmadığını, Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin bu davada ileri sürülmesinin tamamen dayanaksız olduğunu ve bu sebeple Güney Afrika'nın tedbir taleplerinin reddedilmesini istemişti. Fakat İsrail'in hiçbir iddiası bu aşamada kabul edilmedi." diye konuştu.
Kararın doğal sonucu operasyonun sonlanması
Daniele, "İlk iki tedbir maddesinde İsrail'in, Filistinlilere yönelik öldürme, ciddi surette bedensel veya zihinsel zarar verilme ve Filistinlileri bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldırma maksadıyla yaşam şartlarını değiştirmemesi yükümlülüklerini yerine getirmesinin önemli olduğunun altı çizildi." şeklinde konuştu.
Özellikle iki numaralı tedbir gereği İsrail'in, ordusunun soykırıma karışmasını açık bir dille engellemesi gerektiğini anlatan Daniele, bunun İsrail'in askeri operasyonlarına son vermesi anlamı taşıdığını vurguladı.
Daniele, "İsrail ordusunun çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere on binlerce sivili öldürmesi göz önüne alındığında Divan'ın yasakladığı eylemlerden gerçek anlamda kaçınması için Gazze'yi tamamen yok etmeyi amaçlayan bu askeri operasyonuna son vermesi zorunlu görünüyor." ifadelerini kullandı.
"UCM Savcısı, Divan'ın kararını dikkate almalı"
Hindi, kararın İsrail'e destek veren ülkeler için de önemli mesajlar içerdiğini dile getirerek, "Üçüncü devletlerin de soykırımı önleme ve cezalandırma yükümlülükleri vardır ve bugüne kadar ABD, İngiltere ve Almanya da dahil olmak üzere pek çok devlet bu yükümlülüklerini yerine getirmemiştir. Bu devletler ve diğerleri, aynı zamanda bir dizi savaş suçu ve insanlığa karşı suçun işlenmesinde de suç ortağı olmuşlardır." değerlendirmesinde bulundu.
Soykırım suçunun yanı sıra soruşturulması ve kovuşturulması gereken bir dizi savaş suçu ve insanlığa karşı suç bulunduğunu anlatan Hindi, "UCM Savcısı, Divan’ın kararını ciddiyetle dikkate almalı ve soykırım suçunun soruşturulması ve kovuşturulması da dahil olmak üzere harekete geçmelidir." ifadelerini kullandı.