Katliamcı İsrail yıllardır topraklarını işgal ettiği, evlerini yıktığı Filistinlileri keyfi olarak uyguladığı “idari tutuklama” ile ağır işkencelerden geçiriyor.
Siyonist işgal güçlerinin, Cenin kentinde 21 Mayıs’ta gözaltına aldığı sırada ağır yaralanan ve iki bacağı dizinden kesilen 4 çocuk annesi eğitimci Vefa Cerrar, Siyonist rejimin tıbbi ihmalleri neticesinde şehit oldu.
50 yaşındaki Cerrar'ın, esaret sırasında yaşadığı vahşi işkenceler ve gözaltındayken maruz kaldığı kasıtlı tıbbi ihmal sonucunda şehit olduğu biliniyor.
Esasen bu durum katliamcı İsrail’in uzun süredir uyguladığı bir yöntem. Filistinli esirleri taciz eden, işkence yapan sözde askerlerin bile yargılanmasının tartışıldığı bir toplumda büyük bir cinnet halinin hakim olduğu herkesin malumu.
Cani Binyamin Netanyahu’nun liderlik ettiği aşırı sağcı Yahudiler, hem hükümette söz sahibi hem de toplumsal alanda baskınlar. Batı Şeria’da Filistinlilerin tarlalarını yakan, evlerini çalan, araçlarını ateşe verenler işte bu aşırı sağcı Yahudi işgalciler.
Cerrar'ın ailesi yaptığı açıklamada, “Ummu Huzeyfe lakaplı sevgili, sabırlı ve metin annemiz, yaralı eski esir ve şehit Vefa Naif Zehdi Cerrar (50 yaşında) şehit öncüler kervanına katıldı” ifadelerini kullandı. Aile, annelerinin hayatını kaybetmesini bir kayıp olarak değil, bir onur nişanı olarak gördüklerini belirtti.
Vefa Cerrar'ın oğlu Huzeyfe Cerrar ise annesinin vefat haberini duyurarak, "Vefanın ve fedakarlığın simgesi olan, esir alınan, yaralanan, sabreden sevgili annemiz Vefa Cerrar, Aksa Tufanı'ndaki şehitlerin saflarına katıldı" ifadelerini kullandı.
Hamas da Vefa Cerrar’ın ardından yaptığı açıklamada, şehit Cerrar’ın yaşamı boyunca davet ve sosyal etkinlik açısından dolu bir hayat yaşadığını belirtti.
Vefa Cerrar'ın, tutuklu lider eşi Abdülcebbar Cerrar ile birlikte mücadele ve fedakârlık dolu bir yaşam sürdüğü ve tutuklanmasından itibaren uygulanan yavaş öldürme politikası sonucunda şehit olduğu ifade edildi.
Eğitimci kadının cenazesinin arkasından ağlayan kızının sözleri ise Gazze’deki büyük direniş ruhunun Batı Şeria’da da var olduğunu bir kez daha gösterdi:
İsrailli insan hakları kuruluşu B'Tselem'in, "Cehenneme hoş geldiniz: İsrail hapishaneleri işkence kampları ağına dönüştü" başlıklı çeşitli dillerde yayımladığı raporunda, 30'u işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria'dan, 21'i Gazze Şeridi'nden ve 4'ü İsrail vatandaşı Araplardan olmak üzere İsrail hapishanelerinde kalmış 55 Filistinlinin ifadelerine yer verildi.
Aralarında doktorlar, akademisyen kadınlar, avukatlar, üniversite öğrencileri, çocuklar ve siyasi liderlerin de bulunduğu eski tutuklular, İsrail'in Gazze'ye saldırılarını başlattığı 7 Ekim 2023'ten sonra İsrail hapishanelerinde yaşadıklarını anlattı.
İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinliler, cezaevlerinde cinsel şiddet, aşağılanma, aç bırakılma, keyfi ve ağır şiddet dahil olmak üzere sürekli kötü muamele ve işkenceye dayanan sistematik bir politikanın uygulandığını ifade etti.
Tüm bunlara rağmen, Filistin'deki insan hakları kurumları tutukluları ziyaret etme girişimlerini sürdürdü. Birkaç avukat her türlü işkence ve dayağa maruz kalan az sayıda tutukluyu ziyaret etmeyi başardı. Ancak İsrail, cezaevi yönetimine yapılan taleplere rağmen avukatların ziyaretlerine engeller koymaya devam etti.
Tüm bu uygulamalara ve suçlara rağmen İsrail, Gazze'den çok sayıda tutukluyu hala elinde tutuyor ve tüm uluslararası sözleşmeleri ve insani yasaları hiçe sayarak tutukluları öldürmeye ve istismar etmeye devam ediyor.
Saldırıları ve İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutuklulara işkenceyi durdurmak için uluslararası baskı yapılması gerekiyor, zira İsrail bu baskının eksikliğinden faydalanıyor.
Filistin'deki insan hakları kurumları, serbest bırakılan mahkumların ve tutukluların ifadeleri aracılığıyla mahkumlara karşı işlenen suçları belgeledi ve ifadelerin yemin altında verilmesini sağladı.
Böylelikle işlenen tüm işkence ve cinayet suçları işgal hükümetini, askerlerini ve memurlarını uluslararası kurumlar ve mahkemeler önünde sorumlu tutmak üzere kayda geçirilmiş ve belgelenmiş oldu.
Gazze'den binlerce, Batı Şeria ve Kudüs'ten ise 9 binden fazla kişinin işgal hapishanelerinde tutulduğu ve onlarca şehit cenazesinin hala işgalci İsrail'in elinde olduğu bildiriliyor.
İsrail, "idari tutukluluk" adını verdiği uygulamayla, suçlama ve yargılama olmaksızın Filistinlileri 1 aydan 6 aya kadar alıkoyabiliyor.
Askeri mahkemeler, "İsrail'in güvenliği için tehlike teşkil ettiğine" karar vererek hangi suçla itham edildiğini açıklamadan tutukluluk süresini 5 yıla kadar uzatabiliyor.
İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 16 bin 314'ü çocuk, yaklaşık 40 bin Filistinli şehit oldu, 90 bini aşkın kişi yaralandı.
Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.