ABD Başkanı Donald Trump'ın 3 aylığına vize yasağı koyduğu nüfusunun çoğunluğu Müslüman 7 ülkenin 6'sının, son yıllarda Amerikan ordusu tarafından asker gönderilen veya bombalanan ülkeler olması dikkatleri çekiyor.
Suriye, Irak, İran, Libya, Yemen, Sudan ve Somali'den gelenlere cuma günü imzaladığı başkanlık kararnamesiyle ABD kapılarını 90 günlüğüne kapatan yeni Başkan Trump'ın "teröristleri engelleme yöntemi", birçok bakımdan eleştirilere neden oldu. "Kara listeye" alınan ülkelerin çoğunun son yıllarda Amerikan ordusunun saldırılarına maruz kalmış olması dikkat çekti. Söz konusu saldırılarla daha da istikrarsızlaşan bu ülkelerde ortaya çıkan mülteci sorunu, özellikle Suriye iç savaşı sebebiyle uluslararası bir meseleye dönüştü.
Bugün ABD yönetiminin ana şikayet konusu olan DEAŞ tehdidinin ilk olarak, 2003 yılında Amerikan ordusu tarafından işgal edilen ve o tarihten sonra bir türlü istikrarı yakalayamayan Irak'ta ortaya çıkması, vize yasağı tartışmalarında gündeme gelen önemli bir madde oldu.
Suriye
Yasak listesine alınan ülkeler arasında DEAŞ tehdidi dolayısıyla adı sıkça anılan Suriye, önceki Başkan Barack Obama döneminde Amerikan ordusunun en fazla bomba attığı ülkelerin başında yer aldı.
Dış ilişkiler Konseyinin yayımladığı raporda sadece 2016 yılında Amerikan hava unsurlarının Suriye ve Irak'a attığı bomba sayısının 24 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Hem bölgede hem de Türkiye ve Avrupa'da yaşanan Suriyeli mülteci meselesinin temelinde yatan 6 yıllık iç savaşta Obama yönetimi, bölge başkentlerinde "gerekli adımları atmamakla" ve dolaylı olarak "mülteci sayısının artmasına zemin hazırlamakla" suçlandı.
2011 yılından beri iç savaşla, 2014 yılından bu yana da DEAŞ tehdidiyle yüzleşmek zorunda kalan milyonlarca Suriyeli yerlerinden olurken, bunların yaklaşık 12 bini ABD topraklarına mülteci olarak kabul edildi.
ABD'de mültecileri takip eden birçok kurumun paylaştığı verilerin ortak bir şekilde işaret ettiği üzere, bugüne kadar ABD topraklarında hiçbir Suriyeli mülteci, bir terör saldırısına bulaşarak herhangi bir kimseyi öldürmedi.
Trump'ın "Ülkeye yabancı teröristlerin girmesini engelleme" başlıklı kararnamesinde çizilen tablodan farklı olarak DEAŞ tehdidi dolayısıyla Suriyelilerin ülkeye alınmaması, hiçbir terör suçuna bulaşmamış çok sayıdaki Suriyeli mülteciyi şimdiden zora sokmuş durumda.
Irak
Dönemin ABD Başkanı George W. Bush tarafından 2003 yılında işgal edilen Irak da Amerikan ordusunun son dönemde en fazla müdahale ettiği ülkelerden biri oldu. 2003 yılındaki işgalin ardından mezhep savaşları girdabına kapılan ülkede yüz binlerce insan hayatını kaybetti, siyasi istikrarsızlık tüm sivillerin hayatını derinden etkiledi.
11 Eylül'den sonra 2001 yılında El Kaide'yle mücadele kapsamında verilen yetkiyi halen kullanan ABD ordusu, 2003 yılında başlayan işgalden 2011 yılındaki geri çekilmeye kadar bilfiil ülkede kaldı.
Son Amerikan muharip askerlerini de 2011 yılında geri çeken Obama yönetimi, ülkeye vadettiği güvenlik ve istikrarı sağlama konusunda oldukça başarısız bir miras bıraktı. 2014 yılından bu yana DEAŞ tehdidiyle de uğraşmak zorunda kalan Irak, teröre karşı en fazla destek beklediği Washington yönetiminin vize yasağı ile adeta şok oldu.
Libya
Birleşmiş Milletler'de (BM) alınan kararla 2011 yılının mart ayında başlayan ve ekim ayında dönemin Libya lideri Muammer Kaddafi’nin öldürülmesiyle son bulan operasyonlar, ülkeye istikrar ve huzur getirmedi. Kaddafi sonrası dönemde ciddi krizler yaşayan ve siyaseten bölünen ülkenin bazı bölgelerine DEAŞ kolayca yerleşebildi.
Daha sonra da 2016 yılının ağustos ayında DEAŞ'la mücadele için hava saldırılarına başladıklarını açıklayan Obama, son olarak 19 Ocak 2017'de B-2 bombardıman uçaklarının hava saldırısına onay verdi. 80 militanın öldürüldüğü hava saldırısı, Obama’nın Libya ile ilgili son talimatıydı.
Yemen
Yemen’de 2015 yılının hemen başında gerçekleşen darbenin ardından ülkedeki çatışma ortamı yayılırken, hem Husilerin hem de El Kaide unsurlarının sivillere verdiği zarar kayda değer düzeye ulaştı. Aynı yılın haziran ayında Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon Yemen'de Husilere karşı operasyonlara başlarken Obama yönetimi de koalisyona lojistik ve hava desteği sağlamayı taahhüt etti.
Ülkede istikrarsızlığın artması El Kaide gibi terör örgütlerine yaradı ve bu örgütler kendilerine yeni alanlar kazandılar. ABD ordusu da bu örgütlerle mücadele etmek amacıyla daha fazla hava saldırısı düzenlemeye başladı.
Zaten fakirlikle mücadele eden Yemen, Suudi Arabistan-İran-ABD üçgeninde giderek daha fazla yıprandı ve terör örgütlerinin alan kazanmasına açık hale geldi. 20 Ocak'ta göreve başlayan Trump’ın emrini verdiği ilk operasyonun Yemen’de El Kaide unsurlarına karşı yapılan bir baskın olması da ayrıca dikkat çekti.
Somali
Eş-Şebab terör örgütünün varlığı dolayısıyla Obama yönetimi tarafından sürekli bombalanan Somali de istikrarsızlıktan kurtulabilmiş değil. Eş-Şebab'a karşı özellikle insansız hava araçları (İHA) ile çok sayıda saldırı gerçekleştiren ABD'nin, 2007 yılında Etiyopya’nın Somali’yi işgaline destek vermesi ve akabinde bölgedeki askeri görünürlüğünü artıran yeni üsler kurması, tartışmaları beraberinde getirdi.
İran ve Sudan'ın ise ABD Dışişleri Bakanlığının "teröre destek veren ülkeler" arasında yer almalarından dolayı vize yasağına maruz kalan ülkeler listesine girdikleri kaydediliyor.
Listede yer alan ülkelerin sicili "temiz"
Atlantik dergisinden Uri Friedman imzalı "Amerika’nın teröristleri aslında nereden geliyor?" başlıklı makale, Trump'ın vize yasağı listesinin esasen mevcut tabloyu doğru yansıtmadığını ortaya koyuyor.
Makalede, 1975-2015 yılları arasında bu 7 ülkenin vatandaşlarının ABD’de terör bağlantılı saldırılarda öldürdüğü kişi sayısının "sıfır" olduğu belirtildi. Yine bu dönemde sadece 6 İranlı, 6 Sudanlı, 2 Somalili, 2 Iraklı ve 1 Yemenlinin terör bağlantılı suçlardan mahkum olduğu kaydedildi.
Benzer şekilde bugüne kadar hiçbir Suriyeli mültecinin, Amerikan topraklarında terör saldırısında herhangi bir kişiyi öldürmediğinin altı çizildi.