Arap Yarımadası'nın en fakir ülkesi Yemen'de savaşın yol açtığı üç büyük felaket olan göç, açlık ve kolera, ülkenin içinden çıkamadığı sarmalın en kısa özetini oluşturuyor.
Bir yanda Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun desteklediği Yemen birlikleri, diğer yanda İran destekli Husiler'in çarpıştığı ülkede, binlerce çocuk sefalet ve yokluk içinde can veriyor.
Kalanlar ise bir yudum su ve bir lokma ekmeğe muhtaç bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyor.
Petrol ve doğal gaz kaynağından yoksun olmasına karşın ülke, coğrafi konumu nedeniyle stratejik öneme sahip.
Ülke 2015'e büyük bir siyasi krizle girdi
Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin 26 Mart 2015'te, ülkede operasyon başlatması sonucu Yemen toprakları, iki ezeli düşman olan İran ve Suudi Arabistan'ın savaş alanı haline geldi.
Önce İran destekli Husiler başkent Sanaa'yı ele geçirdi. Ardından, Cumhurbaşkanı Abdur Rabbu Mansur Hadi'nin, ülkenin güneyindeki liman kenti Aden'e kaçmasıyla iç savaş kaçınılmaz oldu.
50 bine yakın sivil hayatını kaybetti
3 yıllı aşan sürede, 50 bine yakın sivil hayatını kaybetti. Geride kalanlar ise savaştan kaçmanın yollarını arıyor.
Son 3 ayda evlerini terk edenlerin sayısı 345 bini aştı.
18 milyon Yemenli açlık çekiyor
Savaş nedeniyle Yemen, dünyanın en büyük açlık krizinin yaşandığı ülke haline geldi.
Bugün 18 milyon Yemenli açlık çekiyor. Bu sayı, ülke nüfusunun 3'te 2'sine denk geliyor.
Salgın hastalıklar
Diğer yandan birçok bölgede salgın hastalıklar baş gösteriyor.
Bu yılın başından bu yana 120 bin kişiye kolera teşhisi konuldu. En az 100 kişi hayatını kaybetti.
Olumsuz hava koşulları, aralıksız yağış ve su baskınları, son iki ayda salgının daha da hızla yayılmasına yol açtı.
Birleşmiş Milletler geçen ay yaptığı açıklamada, ülkenin, üçüncü büyük kolera dalgasıyla karşı karşıya olduğunu duyurmuştu.
Ülke ekonomisi kötüleşiyor
Ülkenin bir diğer kanayan yarasını ise kötüleşen ülke ekonomisi oluşturuyor. Yerel para birimi riyal, döviz karşısında değer kaybetti.
Çetin hayat koşullarında, zaten sabrının son noktasında olan halk, neredeyse her gün, sokaklara dökülüyor.
Sokaklara dökülen halk, lastikleri ateşe veriyor, çıkan arbedeler çatışmaya dönüşüyor.
Aden, Sanaa, Mukella ve daha pek çok kentin sokakları protesto gösterileriyle dünya basınına yansıyor.
Protesto gösterilerinde aradığını bulamayanlar ise, Hadramevt kentindeki öğretmenler gibi, çareyi iş bırakma eyleminde arıyor.
Birleşmiş Milletler, Yemen'de devam eden savaşta tüm tarafların savaş suçu işlemiş olabileceğini duyurdu.
Ancak ne uyarılar ne de çağrılar karşılık buluyor.
Söz konusu taraflar, sivil ölümlerin önüne geçmek için herhangi bir çaba harcamıyor.
Okul otobüsü saldırısında 40 çocuk hayatını kaybetti
Bunun son örneği de, 9 Ağustos'taki okul otobüsü saldırısı oldu. Suudi Arabistan'a bağlı koalisyon güçleri Sada ilinde çocukları taşıyan bir otobüsü vurdu.
51 kişi hayatını kaybettiği saldırıda ölenlerin 40'ı çocuklardan oluşuyordu.
Yaralanan onlarca kişinin büyük kısmı da, yine çocuklardı.
Saldırının acısı dinmeden, koalisyon güçlerinden gelen açıklama ise ülkedeki krizi gözler önüne serdi.
Koalisyon güçleri, sivillerin "hata ile" vurulduğunu açıkladı.
Koalisyon tarafından kurulan inceleme kurulunun açıklamasında, okul otobüsünün askeri araç sanıldığı, ortak kuvvetler komutanlığının pişmanlık duyduğu ve hatayı kabul ettiği belirtildi.
Hatası olan kişilerin sorumlu tutulacağı, ölenlerin ailelerine tazminat ödeneceği ifade edildi.
Amerika Birleşik Devletleri de inceleme kurulunun açıklamasına "saygıyla karşılıyoruz" sözleriyle destek verdi.
Yemen yanıp kavrulurken, saldırıların, açlığın, yokluğun ve hastalıkların en büyük kurbanları, çocuklar oluyor.
Kaynak: TRT Haber, Reuters, AP