Ülkenin doğusundaki kente, silahlı kabile üyelerinin de verdiği destekle saldırılarını artıran Husiler ile hükümet güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Söz konusu çatışmalarda her iki taraftan yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği ve yaralandığı belirtiliyor.
Husilere yakın medyada yer alan haberlerde, milislerin, 21 Kasım'da Marib'in kuzeybatısında ordu güçlerinin en büyük üssü olan Mas Askeri Üssü'nü ele geçirdiği iddia edildi. Hükümete yakın medya ise bu haberleri yalanladı.
Yılbaşında Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanl ığının bulunduğu Marib kentini ele geçirme hedefi belirleyen Husiler, kuzeydeki Cevf kentine bağlı El-Hazm ilçesinde kontrolü sağladıktan sonra bu hedeflerine ulaşma konusunda daha çok cesaret kazandı.
Bu kapsamda Husilerin İstihbarat Başkanı Abdullah el-Hakim temmuz ayında yaptığı açıklamada, Husi güçlerin Marib eteklerinde olduğunu ve yakında kente gireceklerini söylemişti.
Husiler neden Marib konusunda bu kadar ısrarcı?
İran destekli milislerin, verdikleri kayıplara rağmen Marib konusundaki ısrarı dikkatleri çekiyor.
Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri, meşru hükümet birliklerine destek için Yemen'e girmeden önceki dönemde Husiler, devrik lider Ali Abdullah Salih güçlerinin desteğiyle ülkenin kuzeyindeki tüm kentleri ele geçirmişti.
Ancak hükümet güçleri, Marib'deki kabile güçlerinin de desteğiyle bir savunma mekanizması oluşturarak kentin Husilerin eline geçmesini engelledi.
Daha sonra bu kent, koalisyonun desteklediği ordu güçlerinin, Husilere karşı askeri operasyon merkezi oldu.
Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan siyasi analist Yakub el-Atvani, "Husilerin geçen aylarda Cevf ve Nehm'de elde ettiği kazanımlar, Marib'e yönelik askeri operasyonlarını sürdürme konusunda kendilerini teşvik etti." dedi.
Marib kentinin hükümet güçlerinin elinde bulundukça Husilerin bu kazanımlarının tehdit altında olduğunu ifade eden Atvani, Marib'in hükümette olması nedeniyle Cevf kentinde ordu güçleri lehine gelişmeler yaşandığını aktardı.
"Marib'in Husilerin eline geçmesi, ülkenin kuzeyinin hükümet güçlerine tamamıyla kapanması anlamına gelecektir." ifadesini kullanan Atvani, sahadaki kazanımlara ek olarak Marib'deki petrol kaynaklarının da Husilerin bu kente saldırılarını sürdürme konusunda mot ivasyon sağladığını dile getirdi.
"Marib, Suud nüfuzunun ülkedeki ana merkezi"
Hükümet güçlerine yakın medyada yer alan haberlere göre Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri, şiddetli çatışmaların yaşandığı Marib'e tanklar ve roketatarların da olduğu çok sayıda askeri takviye gönderdi.
Koalisyon güçlerine ait uçakların da Marib'de aktif ve etkili bir biçimde faaliyet gösterdiği dikkatlerden kaçmadı.
Adını açıklamak istemeyen Yemenli askeri bir uzman, Suudi Arabistan'ın Marib'e verdiği bu öneme dair şu ifadeleri kullandı:
"Suudi Arabistan, Marib'i kaybetmelerinin, Husilere karşı savaşı tamamen kaybetmenin bir göstergesi olabileceğinin farkında.
Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Aden ve Batı Sahili'nde hegemonyasını sağlamasının ardından Marib, Suud nüfuzunun ülkedeki ana merkezi haline geldi."
Marib Aden'den sonra hükümetin yeni merkezi oldu
Yemen hükümetinin geçici başkent olarak ilan ettiği Aden kentinin, BAE destekli Güney Geçiş Konseyinin eline geçmesinin ardından Marib hükümetin yeni merkezi konumuna geldi.
Savunma Bakanlığı binasının da burada olması nedeniyle kent, devlet yetkililerinin çoğunun bulunduğu öneml i bir yere dönüştü.
Petrol ve gaz yönünden de zengin olan Marib, hükümet ve ordu güçlerinin harcamalarının büyük bir bölümünü karşılıyor. Söz konusu durum da meşru hükümetin savaş denkleminde kente siyasi ve manevi ağırlık vermesine neden oluyor.