Albay Muammer Kaddafi’nin 1969’da gerçekleştirdiği askeri darbe ile uluslararası toplumun gündemine giren petrol ve doğalgaz zengini Kuzey Afrika ülkesi Libya, 2011’de Kaddafi’nin kanlı şekilde devrilmesinin ardından hala rotasını bulabilmiş değil.
İtalya'nın önümüzdeki günlerde düzenlemeyi planladığı Libya konulu konferans, Libya'nın istikrarına katkı vermeyi amaçlıyor. Peki, Libya neden Avrupa için önemli?
Zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip Libya’da milli gelirin yüzde 90’ından fazlası petrol ve doğalgaz ihracından karşılanıyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) üyesi olan Libya, dünyada keşfedilmiş petrol rezervlerinin yüzde 4,1'ine ev sahipliği yapıyor.
Petrolden sonra keşfedilen doğalgazda da Libya'nın önemli bir konumu var. Libya, Afrika'da keşfedilmiş en büyük doğal gaz rezervine sahip ülke.
Avrupa’nın en önemli doğalgaz tedarikçisi Rusya’nın Ukrayna’da giriştiği savaş ve Batı’nın Rus doğalgazına bağımlılığı azaltma çabası, Libya’daki istikrarı daha önemli hale getirdi. Geçtiğimiz haftalarda ülkenin güneyindeki Şarere Petrol Sahası’nın kapatılması ve Batılı ülkelerden gelen tepkiler atfedilen önemin en büyük göstergesiydi. Zaten tepkilerin ardından petrol sahası kısa zaman içerisinde tekrar faaliyete geçti.
Hem Kaddafi döneminde hem de sonraki dönemde Libya ile yakından ilgilenen İtalya’nın yeni bir konferans toplama hazırlığı, birkaç önemli nedene bağlanabilir.
Konferansın temel motivasyonuna geçmeden önce, Libya’da halihazırdaki durumun fotoğrafını çekmekte fayda var. Zira, uluslararası toplumun harekete geçmesi, içeride yaşananlarla da doğrudan ilişkili.
Libya’da meşruiyet arayışı
Ülkenin doğusundaki milis güçlerin lideri Halife Hafter, 2019’da başkent Trablus’a saldırdı ve aylar süren çatışmaların ardından geri çekilmek zorunda kaldı. Bu yenilgi, ülkede müzakere masasının yeniden kurulmasına yol açtı.
Türkiye’nin meşru hükümet olan Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) verdiği destek sahada dengenin oluşmasında ve tarafların tekrar müzakere masasında buluşmasında önemli bir rol oynadı. Cenevre’de Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde Libyalı tarafların katılımıyla gerçekleştirilen Libya Diyalog Forumları, ülkeyi 24 Aralık 2021’de seçimlere götürecek bir hükümeti iş başına getirdi.
Abdülhamit Dıbeybe yönetimindeki bu hükümet zorlu bir sürecin ardından Hafter yanlısı Akila Salih’in başkanlığındaki parlamentodan onay almayı başararak göreve başladı ancak Başbakan’ın bazı kentlere girişine izin verilmedi. Özellikle Bingazi’ye gidişi Hafter milisleri tarafından engellendi.
Bu tutum, Libya’da seçimler yoluyla gelecek bir hükümetin dahi milis güçler tarafından tanınmayacağı sorularının sık sık sorulmasına neden oldu. Ancak aktörler, seçimlerin tek çözüm yolu olduğu konusunda uzun bir süre hemfikir kaldı.
Özellikle ABD Büyükelçisi ve BM Libya Özel Temsilcisi, hükümetin ülkenin bazı noktalarında hakimiyeti olmadığını bildikleri halde “şeffaf ve nezih” seçimlerin yapılabilirliği baskısını sürekli sürdürdü. Ancak, sahadaki gerçekler, teoriyi yendi. Libya Seçim Kurulu, seçimlerin 24 Aralık 2021’de yapılmasının imkansız olduğunu açıkladı. Ertelenen seçimlerde adaylar Halife Hafter, Fethi Başağa ve Abdulhamit Dıbeybe idi.
Cenevre’de gerçekleştirilen Libya Diyalog Forumu toplantılarında Akila Salih ile aynı listede yer alan Fethi Başağa, seçimlerin ertelenmesinin ardından harekete geçti. Başağa, Hafter’in 2019’da saldırdığı UMH’de İçişleri Bakanı olarak görev yapıyordu.
Akile Salih ve Hafter’in de desteği ile Başağa, Dıbeybe hükümetinin görev süresinin dolduğunu iddia ederek, yeni bir hükümet kurulması çalışmalarına başladı. Parlamentonun yeni hükümet için başlattığı süreçte tek aday olarak, yeni başbakan olarak seçildi. Ancak, ülkedeki bölünmenin bir yansıması olarak parlamentoda da tam bir mutabakat olduğu görülmedi.
Fethi Başağa’nın girişimi, Dıbeybe hükümeti tarafından “gayrı meşru” ilan edildi ve Başağa “paralel hükümet” kurmakla suçlandı.
Ülke eski günlere yeniden dönmüştü artık.
2015’te UMH’ye karşı Tobruk’ta Hafter destekli kurulan paralel hükümet, uzun bir süre varlığını sürdürdükten sonra 2020’de feshedilmişti. Libya için hükümet, petrol gelirlerinin toplandığı Merkez Bankası’nın iki hükümetle çalışması anlamına geliyor. Petrol ve doğalgaz ihracı geliri, iki hükümet arasında paylaşılabilir. Bir önceki tecrübe, kaynakların bölünmesini ve üretim, yatırım gibi konularda karmaşaya yol açtığını gösteriyor.
İki hükümetli Libya’nın ekonomik alandaki kaybının yanında, güvenlik alanında da ciddi sorunlar yaşaması bekleniyor. Zira, eski İçişleri Bakanı ve Misratalı olan Başağa, Batı bölgesinde bazı grupların desteğine sahip. Geçtiğimiz günlerde bu grupların desteğini de alarak, Trablus’a girmesi ve ufak da olsa sıcak çatışmalara neden olmasın bu durumun en önemli göstergelerinden biri oldu.
Fethi Başağa, Trablus’tan apar topar çıkartıldı ancak kırılgan istikrarı bir daha gündeme getirdi. İşte, İtalya’nın yeni bir konferans toplama hazırlığının bu durumla doğrudan ilişkili olduğu tahmin ediliyor.
Başağa, Akila Salih liderliğindeki parlamentonun Mısır’da Libya Devlet Yüksek Konseyi heyetiyle yaptığı “seçim yasası oluşturma” oluşturma çabalarını desteklerken, Başbakan Dıbeybe, seçim yasasını kendi kurduğu komisyonlar üzerinden yürütüyor.
Yeni konferansın temel motivasyonları
İtalyan Nova Haber Ajansı, geçtiğimiz günlerde, İtalya’nın Libya’daki krize çözüm bulmak amacıyla ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Mısır ve Türkiye’nin katılımıyla bir konferans düzenlemek için hazırlık yaptığını duyurdu.
Habere göre konferansın 22 Haziran’dan önce yapılması planlanıyor. Libya, birkaç açıdan İtalya ya da Avrupa için önem taşıyor.
-Düzensiz göçle mücadele
Orta Afrika’dan başlayan göç rotasının son duraklarından biri Libya. Avrupa ülkeleri, Akdeniz’e açılmadan önce düzensiz göçmenlerin Libya kıyılarından durdurulmasına büyük önem veriyor. Libya’da bu konuda yapılan projeleri destekliyor.
-Doğalgaz ve petrol arzı
Rusya ile Ukrayna arasında başlayan savaş, Avrupa’da Rusya’ya bağımlı doğalgaz arzını yeniden ve sert bir şekilde gündeme getirdi. Petrol ve doğalgaz zengini Libya, Avrupa’nın enerji alanında önemli bir partneri. Dolayısıyla, Libya’daki petrol sahaları ve ihracat limanlarının çalışmasıyla doğrudan ilgileniyorlar. Bunu sağlamanın yolu ise, ülkede kalıcı bir hükümet ile gelecek istikrar ile mümkün.
-Rus tehlikesi
Avrupa, Ukrayna savaşı ile birlikte doğu sınırlarından büyük bir saldırı altında olduğunu düşünüyor. ABD ile birlikte Ukrayna’ya verilen destek ve Almanya’nın uzun yıllar sonra ordu için 100 milyar euro’luk bir bütçe ayırması, tehlikenin Avrupa tarafından ciddiye alındığını gösteriyor. Durum böyle iken, Wagner milislerinin etkin olduğu bir Libya, Rusya’nın Avrupa’nın güney komşusu olduğu anlamına gelebilir. Her ne kadar, özellikle Fransa’nın Rusya ile aynı tarafa yani Hafter’e destek vermesi bu tezi zayıflatıyor olsa da, Mali’de etkin olmaya başlayan Wagner Fransızların sürekli gündeminde.
Öte yandan, Uluslararası gözlemciler, Dıbeybe hükümetinin Mısır, Fransa ve ABD tarafından resmi olarak tanınmasına rağmen, söz konusu ülkelerin Hafter ile ittifakının büyük bir istikrar sağlayıcı güç (siyasi ve askeri olarak) oluşturması nedeniyle Başağa'yı desteklediğine inanıyor. Kahire’de yürütülen müzakereler, söz konusu üç ülke tarafından destekleniyor.
İtalyan medyası, konferansın Libya’da etkin iki önemli ülkenin, Mısır ile Türkiye, pozisyonlarını yakınlaştırmaya katkı sunacağını ve bu durumun Libya’daki istikrara doğrudan etki edeceğini iddia ediyor.
-Yunanistan’ın hayal kırıklığı
Nova Haber Ajansı’nın duyurduğu Libya Konferansının en çok tartışıldığı ülke Yunanistan oldu. Zira, toplantıya davet edilmeyen Yunanistan, dışlandığını düşünüyor. Libya’da doğrudan herhangi bir etki gücü olmayan Yunanistan, Berlin Konferansına da çağrılmamış ve Almanya’ya tepki göstermişti. Esasen Yunanistan’ın Libya’nın içerisinde bulunduğu krizle uzaktan yakından ilgisi bulunmuyor.
2019’da Türkiye ile Libya’nın meşru hükümeti UMH ile imzalanan deniz yetki anlaşması, Yunanistan’ın Libya ilgisinin tek motivasyonu.