Seçimlere müdahale iddiaları, nükleer silah tartışmaları ve siber saldırılar başta olmak üzere neredeyse her konuda kriz yaşayan Moskova ve Washington...
İki güç arasında yeryüzünde devam eden tüm gerilime rağmen, biraz daha yukarda, alçak dünya yörüngesinde uzun yıllardır devam eden bir iş birliği söz konusu.
Uluslararası Uzay İstasyonu.
İstasyonun görev süresi, 2020'de sona eriyordu; ancak ABD'nin bütçe artırmasıyla 2024'e uzatıldı ve 2028'e kadar uzatılmasına da kesin gözüyle bakılıyor.
Bunu belirleyecek olan, ülkelerin bütçe artırım kararı.
Diğer ülkelerin kararı henüz net değil; ancak Rusya, kendi uzay istasyonunu kurma yolunda adımlar atmaya başladı. ABD ise Artemis görevi ile Ay'a yeniden ayak basma çalışmalarını sürdürüyor.
Son gelişmeler, teknoloji merkezli yeni bir soğuk savaş mı başlacayacak sorusunu gündeme getirdi.
Peki soğuk savaş dönemi nasıl başlamıştı ve iş birliğine giden yolda hangi adımlar atılmıştı?
ABD ve Rusya'nın uzay yarışı tarihine kısaca bir göz atalım...
Sputnik ve Explorer'dan Soyuz-Apollo görevine
İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından ABD ile Rusya arasında başlayan Soğuk Savaş, en fazla uzay çalışmalarında kendini gösterdi.
1950'lerin sonlarından başlayarak, her iki taraf da teknolojisinin, askeri ateş gücünün ve buna bağlı olarak politik-ekonomik sisteminin üstünlüğünü kanıtlamaya çalışırken uzay rekabeti dramatik bir hal aldı.
4 Ekim 1957'de, bir Sovyet R-7 kıtalararası balistik füzesi, dünyanın ilk yapay uydusu ve Dünya'nın yörüngesine yerleştirilen ilk insan yapımı nesne olan Sputnik'i fırlattı.
Rusya'nın ABD'yi şaşırtan ve uzay yarışının ilk adımı kabul edilen sürpriz hamlesi, ABD Ordusu tarafından tasarlanan Explorer uydusunun fırlatması ve aynı yıl NASA'nın kurmasıyla devam etti.
1959'da, Sovyet uzay programı, Ay'a çarpan ilk uzay aracı olan Luna 2'nin fırlatılmasıyla bir adım daha attı.
Nisan 1961'de ise kozmonot Yuri Gagarin, kapsül benzeri uzay aracı Vostok 1 ile uzaya çıkan ilk insan oldu ve uzay yarışında büyük bir fark açıldı.
Sovyet Rusya karşısında üst üste ağır yenilgiler alan ABD ise 20 Temmuz 1969'da Apollo 11 uzay görevini başarıyla tamamlayarak Ay'a insan gönderen ülke oldu ve Sovyet uzay programının tüm ilklerine rağmen, uzay yarışının kazananı kabul edildi.
Uzay yarışının sona ermesiyle, ABD hükümetinin Ay görevlerine olan ilgisi 1970'lerin başından sonra azaldı.
ABD ve Rusya'nın uzaydaki ilk iş birliği
İki ülke arasında yıllar boyunca devam eden teknoloji ve uzay yarışı Soyuz-Apollo misyonuyla ilk kez iş birliğine dönüştü.
15 Temmuz 1975’te, Aleksey Leonov ve Valeriy Kubasov’un bulunduğu Soyuz-19 uzay aracı Baykonur uzay üssünden yola çıktı.
ABD’nin Cape Canaveral üssünden de Thomas Stafford, Vance Brand ve Donald Slayton’u taşıyan Apollo 18 havalandı.
Araçlar 2 gün sonra yörüngede birbirine kenetlendi.
İki geminin komutanlarının birbirlerini selamlaması ABD-Sovyet ilişkilerinin kademeli olarak gelişmesini sembolize etti.
Üç ABD ve iki Sovyetler Birliği astronotu, görev boyunca hem ortak hem de ayrı bilimsel deneyler yaptılar.
Uluslararası Uzay İstasyonu ile devam eden süreç
ABD ile Rusya'nın yörüngedeki iş birliği, Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) ile devam etti.
ISS, ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi, Rusya Federal Uzay Ajansı, Japonya Uzay Araştırma Ajansı, Avrupa Uzay Ajansı ve Kanada Uzay Ajansı tarafından modüllerin alçak dünya yörüngesine birleştirilmesiyle ortaya çıktı.
Bugün itibarıyla, Uluslararası Uzay İstasyonu, dünya çapında insanlı uzay uçuşlarının en büyük projesi konumunda bulunuyor.
Rus Yörünge Bölümü ve Amerika Birleşik Devletleri Yörünge Bölümü olmak üzere iki kısımdan oluşan istasyonda Rusya kozmonotları, 1998'den beri ABD ve 16 başka ülkeden meslektaşlarıyla çalıştı.
ABD'nin bütçe arttırımına gitmesi sonucunda istasyonun görev süresi 2020 yılından 2024 yılına kadar uzatıldı.
Rusya Federal Uzay Ajansı, Uluslararası Uzay İstasyonu emekliye ayrılmadan önce istasyonu kullanarak, OPSEK adında yeni bir istasyon yapılması için teklif verdi.
ISS'nin görev süresinin 2028 yılına kadar devam etmesi ön görülüyor ancak Rusya'nın 2030 için farklı planları var.
Roscosmos Uzay Ajansı Başkanı Dmitry Rogozin geçtiğimiz hafta Rus medyasına Uluslararası Uzay İstasyonu'ndan çıkıp kendi uzay istasyonlarını inşa edeceklerini duyurdu.
Devlet Başkanı Vladimir Putin'in harekete geçmesi halinde, Rusya'nın 2030 yılına kadar kendi uzay istasyonunu inşa etmeye hazır olduğunu söyledi.
Projenin Rusya'nın milli projesi olacağını ise şu sözlerle anlattı:
"Rusya, yabancı mürettebatın istasyonu ziyaret etmesine hazır. Ancak istasyon ulusal olmalı. Bir işi iyi yapmak istiyorsan, kendin yap"
Rus medyasında çıkan haberlere göre projeyi başlatmak için 6 milyar dolara kadar harcama planlaması yapıldı.
ISS'den farklı olarak Rus istasyonu büyük olasılıkla kalıcı olarak mürettebatlı olmayacak ancak kozmonotlar ziyaret edebilecek.
Proje, yaşlanan Uluslararası Uzay İstasyonu'nda ABD ile yirmi yıldan fazla yakın iş birliğini sona erdirecek.
ABD Ay'a geri dönüyor
Rusya, ulusal uzay istasyonu projesine adım atarken, ABD Ay’e geri dönüş için çalışmalara başladı. 1966 ile 1972 seneleri arasında yürütülen Apollo programından bu yana Ay'a hiç insanlı iniş gerçekleştirilmedi.
Apollo'nun ikiz kardeşi Artemis'ten adını alan bu yeni proje ile ABD uzay yarışında bir kez daha öne geçmek için kolları sıvadı.
Projenin hayata geçmesi durumunda insanoğlu, 52 yıl sonra 2024’ün sonunda Ay’a bir kez daha ayak basacak.
Ancak bu proje, Apollo misyonundan farklı olarak Ay’a gidip dönme planıyla sınırlı değil. Artemis projesi ile 2028 yılına kadar Ay’a bir üs kurulacak ve bu üs, 2030 yılında gerçekleşmesi planlanan mürettebatlı Mars projesinin de bir ayağı olacak.
Artemis 1'de, en güçlü roket olarak adlandırılan Uzay Fırlatma Sistemi (SLS) ile Orion kapsülünün insansız şekilde fırlatılması planlanıyor.
Artemis 2'de, 2022 yılında ilk insanlı fırlatma planlanıyor.
Artemis 3'te ise, 2024 yılında, astronotların Ay'a inmesi hedefleniyor. Bu görevde ilk kez bir kadının Ay'a ayak basacak olması, misyonun öne çıkmasını sağlıyor.