Pakistanlı göçmen işçi Gülbaz Muhammed, her akşam iş çıkışında Atina'nın Peristeri banliyösünden yürüyerek evine gidiyordu.
13 Mayıs 2018'de yine işten evine dönerken, siyah giyimli 6 kişilik grubun kendisine doğru yürüdüğünü gördü.
Adamlardan dördü etrafını sardı, ikisi de yakındaki kavşağa bir göz attı. İçlerinden biri, “Pakistan'a geri dön” diye bağırdı ve Muhammed'in yüzüne yumruk attı.
Başlangıçta dengesini korudu ama adamlar onu tekmelemeye ve yumruklamaya devam etti. Bu saldırıdan sonra Muhammed, evine giden daha güvenli bir yol kullanmaya başladı.
Gülbaz Muhammed TRT World'e yaşadığı korkuyu bu sözlerle anlattı,
"Eğer bir grup genç adamı görürsem yolumu değiştireceğim."
Bu olay, Atina'da geçtiğimiz yıl göçmenleri hedef alan çok sayıda saldırıdan sadece biri.
Saldırıların çoğunun arkasında aşırı sağcı Altın Şafak Hareketi var
Atina merkezli izleme örgütü Irkçı Şiddet Kayıt Ağı, 2017 ve 2018 yılları arasında toplam nefret suçu sayısının 102'den 117'ye çıktığını, mültecileri ve göçmenleri hedef alan saldırı sayısının iki kat arttığını açıkladı.
İzleme örgütünün “Mültecilere ve göçmenlere karşı şiddet içeren eylemler için destek üssü genişliyor” başlıklı raporunda belgelenen olayların, "örgütlenmiş gruplar" tarafından düzenlenen "organize saldırılar" olduğu bilgisine yer verildi.
Irkçı Şiddet Kayıt Ağı'na göre bu artışın arkasında çoğunlukla Altın Şafak hareketine mensup kişiler yer alıyor.
Yunanistan polis sözcülüğü, TRT World'ün konu ile ilgili sorularına cevap vermeyi reddetse de 2018 yılı nefret suçları istatiklerini yayınladı.
İstatistiklere göre toplamda gerçekleşen 226 olayın 152 tanesi, sığınmacıları ve göçmenleri hedef aldı.
Yunanistan'da Aşırı sağcı Altın Şafak Partisi 2012 seçimlerinde büyük sürpriz yaparak, meclise girmiş, 2015 yılındaki seçimlerde ise en çok oy alan 3'üncü parti olmuştu.
Irkçı eylemlerin arttığı ülkede göçmenlerin yanısıra, milletvekilleri bile saldırılara hedef olmuştu.
Altın Şafak'ın lideri Nikos Mihaloliakos ve aralarında milletvekillerinin de bulunduğu 69 sanık, "silahlı suç örgütü yönetme ve örgüte üye olma" suçlamasıyla yargılanmıştı.
Ölümcül şiddet ve evsiz kalma korkusu
Göçmenler nefret saldırıları korkusuyla ülkede yaşamaya çalışırken, mülteci kamplarında yaşanan durum daha vahim.
Geçtiğimiz aylarda Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) Midilli Adası'ndaki Moria Mülteci Kampı'nda şiddetin ölümcül boyutlara ulaştığını, bazıları henüz 10 yaşlarında çocukların intihara kalkıştığı açıklanmıştı.
MSF, 3 bin kişilik Moria'da şu anda 8 bin kişi olduğunu söylüyor. Burada 12 günlük bebeğiyle yaşayan bir anne, yerde dışkılar olduğunu anlatıyor.
Kamptaki şiddet olayları aşırı boyutlarda. Mayıs ayında Arap ve Kürtler arasındaki gerginliğin büyümesi sonucu yüzlerce Kürt kamptan kaçmıştı.
Atina'da toplanan mülteciler ise Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (BMMYK) uyguladığı mülteciler için konaklama yardımı içeren programın sona ermesini protesto etmişti.
Kaynak: TRT World, TRT Haber