Yunanistan'ın "hukuksuz" tavırları

Yunanistan yıllardır uluslararası hukuku hiçe sayıyor ve anlaşmaları çiğniyor. "Sözüne güvenilmez devlet" eleştirileri de giderek artıyor.

Lozan ve Paris antlaşmalarının ihlali

Atina yönetimi, 12 adayı provokasyon amacıyla bir süredir silahlandırıyor. Savaş gemileri, askeri araç ve askerlerin görüntüleri defalarca kameralara yansıdı.

Yunanistan bu adımıyla, 1923 tarihli Lozan ve 1945 tarihli Paris antlaşmalarını dünyanın gözü önünde ihlal etti.

Atina'nın tahrikleri devam etti

Türkiye ve Libya'nın kara sularını yok sayarak, Mısır ile 6 Ağustos'ta deniz yetki alanları anlaşması imzaladı.

Başka ülkelerin hakkına da göz dikti

Yunanistan sadece Türkiye'nin değil Arnavutluk'un haklarını da gasp etmeye çalışıyor.

Son olarak Yunan Danıştayı, Yunanistan'ın İyon Denizi'ndeki kara sularını 6 milden 12 mile çıkarmasına ilişkin kararnameyi onayladı.

Türk azınlığını asimile etme çabası

Yunanistan, Türk azınlığı asimile etmeye yönelik adımlarını da son dönemde artırdı. Lozan Antlaşması'na aykırı olarak azınlıkların statüsünü değiştirmeye çalışıyor. Türk azınlık okullarındaki "azınlık" ifadesi yerine, "Müslüman" ifadesi getirildi.

Türk azınlık okullarına kilit

Yunanistan'ın eğitim kurumlarındaki yıldırma çabaları da had safhaya ulaştı. Son 25 yılda 100'den fazla Türk azınlık okulunun kapısına kilit vurdu.

Gümülcine Medresesi'nin tüm öğretmenleri işten çıkarıldı. Çıkarılan kararname ile, Gümülcine ve İskeçe Medreseleri'nin Yunan devlet okulu gibi idare edilmesine karar verildi.

Bu da Lozan'a aykırı olarak yapıldı.

Cenevre'yi de çiğnedi

Türk köyünde gerçekleştirilen askeri tatbikat da büyük tepki çekti.

Cenevre Sözleşmesi, Yunanistan'ın çiğnediği uluslararası anlaşmalardan bir diğeri.

Mülteci Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi... İhlalleri bitmiyor

Yunan güvenlik güçlerinin, göçmenleri Türkiye'ye geri itme vakalarına dünya seyirci kalıyor.

Sığınmacılara yapılan işkence ve para ve ziynetlerine el koyma skandalları da kayıtlara geçti.

Birleşmiş Milletler, Yunanistan'ın bu hamlelerinin 1951 Mülteci Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AB hukukunun "açıkça" ihlali anlamına geldiğini duyurdu.

Olayların ardından, "Nazi Almanyasını andıran ihlaller" benzetmesi yapıldı.