İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Instagram hesabından grafiklerle yayınladığı mesajında İranlı bilim insanı Muhsin Fahrizade suikastıyla ilgili değerlendirmede bulundu.
İran'a karşı yenilgiye uğrayan maksimum baskı politikasının liderleri ve destekçilerinin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin son günlerinde gerginliği artırma çabasında olduğunu savunan Zarif, bununla yaptırımların kalkması için oluşan atmosferin yok edilmesinin amaçlandığını belirtti.
Zarif, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun bölgeye gerçekleştirdiği ziyaretlerin, Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmelerin Fahrizade suikastiyle açığa çıkan bir komplo çerçevesinde olduğunu ileri sürdü.
"İran halkı tuzağa düşmeyecek"
Fahrizade suikastiyle eş zamanlı olarak yürütülen psikolojik savaş ve karşı istihbarat kampanyasının da Netanyahu, Pompeo ve bin Selman'ın gerginliği yükseltme hedeflerine hizmet ettiğini iddia eden Zarif, şunları kaydetti:
"İran halkı ve yetkilileri, uluslararası teröristlerin son çırpınışlarının ve kötü şöhretli savaş yanlıları ile radikal siyonistlerin tuzağına düşmeyecek. İran, Trump ve ortaklarının ekonomik savaşına karşı verdiği direnişin kazanımlarını kesinleştirmek için birliğini ve bütünlüğünü koruyacak."
Zarif, Farsça yayın yapan basının suikastla ilgili verdiği ilk haberde "İsrail medyası, söz konusu bilim insanının adının Birleşmiş Milletler (BM) listeleri vasıtasıyla MOSSAD'a ulaştığını iddia etmişti" iddiasını yaydığını ifade etti.
"Hakikate 180 derece aykırı"
Fahrizade'nin adının BM listeleri üzerinden MOSSAD'a ulaşmasının "hakikate 180 derece aykırı" olduğunu kaydeden Zarif, şöyle devam etti:
"Fahrizade'nin adı ABD ve İsrail tarafından 2000'li yıllarda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na (UAEA) verildi ve 24 Mart 2007'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1747 sayılı kararı çerçevesinde yaptırım listesine alındı."
İranlı Bakan, Fahrizade'nin öldürülmesinin ardından geçen ilk birkaç saatte atılan 10 bin tweetin anahtar kelimelerinin yüzde 79'unun nükleer anlaşma, müzakere ve UAEA karşıtı olduğunu ve bununla iç kamuoyunda ihtilafın amaçlandığını belirterek, "Tweetlerin sadece yüzde 21'i suikastin failleri ve azmettiricileri aleyhinde atılmış. Atılan tweetlerin yaklaşık yüzde 93'ü sahte ve kimliksiz hesaplara ait. Çoğu da dış kaynaklı." değerlendirmesinde bulundu.