İtalya Floransa'daki Avrupa Üniversitesi Enstitüsünde (European University Institute) tam zamanlı, Bilkent Üniversitesinde ise yarı zamanlı öğretim görevlisi olan Prof. Dr. Şule Alan ve ekibi, geçen yıl pilot çalışma yaptı.
Şanlıurfa ve Mersin'de, Türk ve sığınmacı ailelerin çocuklarının birlikte eğitim aldığı 80 okulda, 8 bin ilkokul öğrencisi ve 200 öğretmenini kapsayan Birbirimizi Anlıyoruz Projesi'ni hayata geçirdi.
Çocuklar birbirini anlamayı öğreniyor
Proje kapsamında önce başkasının düşünce tarzını anlamayı; empatiyi içeren oyun odaklı aktivitelerin bulunduğu eğitim kitabı hazırlandı.
Projenin etkisini karşılaştırabilmek amacıyla okulların yarısı eğitimden yararlandırılırken geri kalanı buna dahil edilmedi.
Öğretmen eğitimlerinin de tamamlanmasıyla aynı sınıfta eğitim alan, Türk, Kürt, Afganistan ve Suriye uyruklu olmak üzere farklı kültür, ülke ve sosyoekonomik yapıya sahip çocuklar için birbirini anlamayı öğrenme dönemi başladı.
Milli Eğitim Bakanlığı, Şanlıurfa ve Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin desteğiyle bir yıl uygulanan proje sonucunda eğitimlere katılan çocuklarda şiddet eğilimlerinin azalması, ön yargıları kırmaya dönük dikkat çekici değişimler gözlendi.
"Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir çalışma yapılmadı"
Prof. Dr. Şule Alan, uluslararası yardım kuruluşlarının yürüttüğü projelerin genellikle mülteci çocuklara yardım etme üzerine olduğunu ve daha çok kimliklerin ön plana çıkarıldığını söyledi.
Bu çalışmanın ise çocuklara yardım etme projesi olmadığından bahseden Alan, şöyle konuştu:
"Öğretmenler için bir yol haritası. Türkiye'deki tüm çocukların etnik grup ayırmaksızın, farklılık gözetmeksizin eğlenceli bir şekilde birbirlerini anlamalarını ve tanımalarını amaçlıyoruz. Böyle bir çalışma şu ana kadar dünyanın hiçbir yerinde yapılmadı. Ölçümleriyle, sonuçlarıyla dünyada ilk kez yapılan bir çalışma."
Okullarda akran şiddeti yarı yarıya azaldı
"Çocuklara bir yıl boyunca 'Ben olsam ne hissederdim'i öğretmeye çalıştık" diyen Alan, bu yaklaşımın işe yaradığını vurguladı.
Alan, araştırmada okul düzeyindeki akran şiddeti, sınıf düzeyindeki gruplaşma ve etnik ayrışma, empati, birbirine güven konusundaki davranış değişiklerinin incelendiğini anlattı.
"Proje ile okul düzeyinde akran şiddeti yaklaşık yüzde 50 azaldı. Bunlar çok ciddi, ambulansın geldiği, ailelerin karıştığı şiddet olayları. Sınıf düzeyinde etnik ayrışmada ise yaklaşık yüzde 30 düşüş tespit edildi. Yani bir sınıfta çocukların sadece kendi etnik grubundan çocuklarla yakın arkadaş olmasında çözülme sağlandı. Eğitimlerle Türk çocukların Suriyeli çocuklardan da kendilerine en yakın arkadaşı seçtikleri, bir arada olmayı benimsedikleri belirlendi."
Çocukların güven duyguları yüzde 20 arttı
Öğrencilerin birbirlerine hediyeler yolladıkları bir oyun aracılığıyla birbirlerine olan güven duygularını ölçtüklerini ve çocuk bazında çok olumlu sonuçlar elde ettiklerini anlatan Alan, şunları söyledi:
"Çocuklar için hediye o kadar önemli ki sadece gerçekten güveniyorsa hediyesini verir. Esasında okullarımızın da yer aldığı dezavantajlı bölgelerde birbirine güven çok azdır ama araştırmada empati eğitimi alan çocukların birbirlerine güven duygularının yüzde 20 arttığını saptadık. Güven konusunda bu kadar olumlu sonuçlar çıkacağını biz de beklemiyorduk. Bu, çok umut verici. Çocuklar, Türk, Kürt, Suriye uyruklu diye ayırt etmeden birbirlerine aynı şekilde güvenlerini artırmayı başardı. Ülke genelinde düşündüğünüzde güven faktörü birçok unsurun temeli."
"Türkiye genelinde yaygınlaştırılacak noktaya geldi"
Bu proje ve sonuçlarının uluslararası üniversiteler, Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası ile paylaşılacağını belirten Alan, "Elde ettiğimiz bu olumlu sonuçlarla proje artık Türkiye genelinde yaygınlaştırılabilecek noktaya geldi. Tüm okullarda tabana yayılması için çalışacağız" dedi.
Bu sonuçların ilerleyen dönemde daha da gelişeceğini de söyleyen Şule Alan, şunları anlattı:
"Çocukların çoğu Türkiye'ye 2011'de geldi, bazıları da burada doğdu. Gözünü açıp burayı gördüler. Cumhuriyet Bayramı'nda Nene Hatun şiirini okuyorlar, İstiklal Marşı'mızı bizim gibi söylüyorlar. Yani bizim çocuklarımız aslında. Bunu nasıl avantaja çevirebiliriz diye düşünmemiz, onları eğitmemiz çok önemli."
Kaynak: AA