Mısır’dan İngiltere’ye, Fas’tan Güney Afrika’ya, Hindistan’dan Avusturya’ya ve İbn Haldun Üniversitesi öğretim üyelerine dünyanın dört bir yanından alanlarında saygın ilim insanlarının birer sunum yaptığı Şura’da Posthümanizm, Bilişim, Teknoloji, Medya, Toplum, Felsefe, İnsanmerkezcilik gibi çeşitli açılardan medeniyetlerin geleceği tartışıldı.
“Bir dizi metafizik sorun, insan sonrası durumun bir sonucu olarak ortaya çıkıyor”
Programın açılışında konuşan İbn Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Atilla Arkan, "Medeniyetler Şurası, Üniversite olarak farklı medeniyetlerin temsilcilerini bir araya getirdiğimiz ve belirli temalar etrafında insanlığın önünde duran güncel problemlerin tartışılmasına zemin hazırladığımız bir etkinlik dizisidir. Bu şuraların ilki 2017 yılında “Dinin Bir Maksadı Olarak Medeniyetin Korunması” teması etrafında yapıldı.
Üçüncü binyıla, bilgi çağının gelişimininin merkezinde yer alan dünya çapında internet ağı “www” devrimiyle girildiğini söyleyen Prof. Arkan, konuşmasının devamında şunları kaydetti;
Tarihte çok az insanın içinde olacağımızı düşündüğü ve bilimkurgu olarak okuyacağı bir konumdayız. Nitekim bugün sahip olduğumuz teknoloji, daha önce şahit olunmamış birçok ayrıcalığı da beraberinde getirdi. Ancak kozmik olandan ontolojiye uzanan bir dizi metafizik sorun, insan sonrası durumun bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Felsefenin akıl, mekan, zaman, özgür irade, dil ve estetik hakkındaki temel sorularının çoğu insan sonrası dönemde yeniden ele alınmalıdır. Toplumlar robotik ve yapay zekaya çok bağımlı hale gelirse, yeni ekonomik üretim tarzlarının ortaya çıkışıyla nasıl başa çıkabilirler? Milyonlarca insan modası geçmiş ve esasen ‘işe yaramaz’ türler mi olacak, teknolojiden yararlanan ve manipüle eden kuvveti zorlayacak mı? Bunun sosyal adalet ve istikrar üzerinde nasıl bir etkisi olur?
“Yaşanan gerçekliği daha iyi anlamaya mecburuz”
Biyopolitik gözetlemenin tüm toplumlara sirayet ettiğini de kaydeden Prof. Arkan, “Yapay gıdalar artık zihinlerde normalleşmeye başlıyor. İklim değişikliğini, gıda güvenliğini insanlığa karşı ciddi bir tehdit olarak artık daha fazla konuşuyoruz. Kurgulandığı, üretildiği iddia edilen sağlık problemleri artık gündemlerimizi daha fazla meşgul ediyor. Hayatımızı çepeçevre saran sosyal ağlar, manipülasyonların, bilgi kirliliğinin ve buna benzer olguların beşiği haline geldi. Gizlilik endişeleri ve veri ihlalleri artık daha sık gündemimize geliyor. Bu ve buna benzer küresel sorun alanlarını çok daha uzatabiliriz. Yaşanan bu gerçekliği daha iyi anlamaya, bugünün verilerini daha efektif bir şekilde çözümleyip ciddi bir şekilde analiz etmeye, bugün yaşananların geleceği nasıl etkileyeceğine daha fazla kafa yormaya mecburuz.” değerlendirmesinde bulundu.
Gün’ü, dünle ve yarınla beraber düşünmenin, medeniyet birikiminin temsil gücü yüksek eserlerinde de ana ekseni oluşturduğunu belirten Prof. Arkan, “Geçmişi adeta tutkuyla konuşup kendi küçük adalarımızda günü kurtardığımız konforlu alanlar yarattığımız kadar, hatta daha da fazla, yaşadığımız günleri ve geleceği de benzer heyecanlarla konuşmanın vaktinin geldiğini, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da biz konuşmazsak bize yabancı birilerinin bizim yerimize ‘tüm insanlık adına’ konuşacağını bilmemiz, görmemiz gerekiyor. Adaletin ve toplumsal dengenin gözetildiği bir toplumu güvence altına almak adına İbn Haldun Üniversitesi olarak öğrencilerimize nitelikli bir eğitimin yanında belirli bir dizi değer aşılamaya çalışıyoruz.
“Dijital bir boşluk, milletleri ve sosyal kesimleri giderek daha fazla birbirlerinden ayırıyor”
Medeniyetler İttifakı Enstitüsü Müdürü Öğr. Üyesi Dr. Vahdettin Işık da yaptığı konuşmada, bugün insanlık durumunu şekillendiren teknoloji, yapay zeka, robotlar ve diğer icatların medeniliği meselesi ve medeniyetleri nasıl etkilediği hususları göz önünde bulundurularak Şura’nın gerçekleştirileceğini belirterek şunları söyledi, “Son yıllarda bilimsel ve teknolojik değişimlerin baskısı, insanların dünyadaki merkezi ve seçkin yerleri ve rollerinden şüphe edilmesi, ve hatta bu yeri terk etmeleri gerektiği giderek daha fazla gündeme getiriliyor. Gelecekteki toplumları yönetmesi ihtimali üzerinde durulan yapay zeka ve robotların birer ‘kişi’ hatta ‘vatandaş’ olmaları yönünde ortaya çıkan hukuki tartışmalar, insan türünün rolündeki köklü değişime işaret ediyor. Dijital bir boşluk, milletleri ve sosyal kesimleri giderek daha fazla birbirlerinden ayırıyor. Bu Şura, bu ve buna benzer birçok konuyu ele alacak.”