Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk yaptığı açıklamada, yeni eğitim öğretim yılındaki eğitim gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yeni dönemde öğrencilerin ders dışındaki sosyal, sportif ve sanatsal etkinliklerinin akademik olarak nasıl değerlendirileceğine ilişkin açıklamalarda bulunan Selçuk, bir çocuğun düşünsel, duygusal ve fiziksel olarak bütünsel gelişmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.
Bu bütünlüğü sağlamak için bir altyapı gerektiğine dikkati çeken Selçuk, sosyal, duygusal özelliklerle ilgili bir modül hazırlayıp bunu devreye soktuklarını belirterek şunları söyledi:
"Biz, hep şuna inanıyoruz. Eğer birden bire bu sosyal, duygusal çalışmaların, birtakım sportif sanatsal çalışmaların hemen bu sene bir objektif yapı, optimizasyon süreci yaşanmadan nota, karneye geçirilmesi söz konusu olursa, velilerimizi bir kaosa sürükleriz diye düşünüyoruz. Yani belirli kriterler netleşmeden bu tür bir şeyi Türkiye'de karneye yansıyacak şekilde yansıtmamız doğru değil. Biz, önce buna bütün toplumu hazırlamaya çalışıyoruz."
Her öğretmenin çocuğu tanıyabilmesi için bir tabloya sahip olduğunu ve çocukla ilgili yetenekler, ilgiler, beceriler, sosyal faaliyetler, uluslararası yarışmalardaki başarılar, sanatsal, sportif aktivitelerin burada bulunduğunu belirten Selçuk, "Bu, belli bir süre sonra şuna dönüşecek, bunların notlandırılması ya da karneye yansıması biçiminde de hayata geçmesi söz konusu olacak." dedi.
Selçuk, yeni lise modeline ilişkin de açıklamalarda bulundu. Ortaöğretim çalışmalarını yaparken davet edilen öğretmenler, veliler ve öğrencilerin ısrarla yeni ortaöğretim sisteminin bu sene kendileri için de söz konusu olmasını istediklerini aktaran Selçuk, yeni modelde ders çeşidinin azaldığını, belli bir alanda derinleşme imkanının arttığını anlattı.
Yeni modelde öğretmen yetiştirilmesinin önemine değinen Selçuk, "Yeni sisteme göre, öğretmen eğitimi için bizim bir seneye ihtiyacımız var. Öğretmenler hazır olmadan, biz onlara desek ki müfredat değişti hadi bunu yapın, böyle bir şey olmaz, müfredat değişikliğinin başarısız olacağını biliyoruz. O yüzden de bu sene derslerde değişiklik yok." dedi.
"Neden konuyu derinlemesine tekrar tekrar, her çocuk anlayana kadar yapmıyoruz"
Selçuk, yabancı dil eğitimi konusundaki sıkıntılarla ilgili de açıklamalarda bulundu. Sürekli müfredatlarda, öğretmen eğitiminde, ders kitaplarında değişiklik yapıldığını fakat bu değişikliklerin hiçbirinin şimdiye kadar işlevsel sonuçlar üretemediğini vurguladı.
"Bizim yaptığımız şey, mevcudu iyileştirme bakış açısından çıkmak." diyen Selçuk, şu ana kadar mevcudu iyileştirme gibi bir bakış açısının bulunduğunu fakat mevcudun fonksiyonel olup olmadığının tartışılmadığını ve fen, meslek, Anadolu ve imam hatip liselerine aynı müfredatın konulduğunu ifade etti.
Yabancı dil öğretiminde, bu müfredatı iyileştirmek istemediklerini, okula göre müfredat yapmak istediklerini anlatan Selçuk, şöyle devam etti:
"Mevcut müfredatta bütün derslerdeki öğretim biçimi aynı. Yani yöntem ve teknik olarak söylüyorum, yani turizm, fen lisesine, sosyal bilimlere farklı değil, yöntem ve teknik açısından sorun var. Öğretmen yetiştirme açısından problem var. Bizim, 'young learners' dediğimiz küçük çocuklara yönelik öğretmen yetiştirmede görüştüğümüz yüzlerce akademisyen, yeni bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu söylüyor. Bir taraftan da öğretmen yetiştirmenin ele alınması gerekiyor. Bir taraftan da belirli düzeylerin sorgulanması gerekiyor. Bizim CEFR dediğimiz Avrupa dil portfolyosuyla ilgili Common European Framework denilen bir çizelge var. Bu çizelgeye yöre 'A1, A2, B1, B2, C1, C2' seviyeleri var. Bizim 8. sınıfın sonunda çocuğun A2'ye ulaşılması gibi bir hedefimiz var."
Selçuk, bazı okullarda A2 seviyesinin düşük gelebileceğini, B1 ya da A1, A2 istenebileceğini belirterek "Yani paradigmal bir eleştiri getirmeye çalışıyoruz. Biz mevcut sistemin tümünün metodik olarak sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz. 'Biz öğretmenimizin eğitimini iyileştirirsek bu iş çözülür' meselesi bu kadar basit değil. Burada daha derin bir problem alanı var." diye konuştu.
Selçuk, yabancı dil eğitimine ilişkin uluslararası kuruluşlar ve üniversitelerle görüştüklerini, konuyu uzmanlarla birlikte ele aldıklarını ifade etti. Bu konuda oluşturdukları çözüme ilişkin Bakan Selçuk, "Bizim çözümümüz şu. Biz diyoruz ki konu fazla mı, konuyu azalt. Bir çocuğun A-2 seviyesinde değil de A-1 seviyesinde mi? O zaman ona göre düzenleme yap müfredatta. Pilot okullar aldık bu sene, haftaya başlıyoruz. Ne yapıyoruz burada? Uluslararası kuruluşların önerdiği yöntemlerden farklılaşarak bu ülkeye özgü bir yöntem ve sistem üzerinden çalışıyoruz." dedi.
"Yeni öğretmen alımlarında İngilizce'de okuma, konuşma, yazma, dinleme 4 dil becerisine dayalı bir sistemle öğretmen alacağız." açıklamasında bulunan Selçuk, sözlerine şöyle devam etti:
"Dolayısıyla okulun da ihtiyacı olan öğretmeni almakla ilgili de bir altyapı çalışıyoruz. İkinci aşama şu, biz YÖK ile bir çalışma yapıyoruz. 6 tane eğitim fakültesi aldık, bunu da henüz deklare etmedik. Bu 6 eğitim fakültesinin öğretmen yetiştirme modeliyle ilgili farklı bir yol haritası belirledik. Bu yol haritasına bağlı olarak da bu okullarımızın bizim öğretmen yetiştirme geleneğimize göre yeşermesi ve gelişmesi için tedbirler alıyoruz.
Yabancı dille ilgili öğretmen eğitimi, müfredat, ilkokul, ortaokul seviyesinde nasıl yapılacağına ilişkin pilot çalışmalar, bu sene mart sonuna kadar tamamlanmış olacak. Bu sene zaten pilot uygulamaları yaptık, geri bildirimlerimizi aldık, eksiklilerimiz var, zafiyetlerimizi gördük. Bu eğitim öğretim yılında buna uygun, ikinci pilotu, yani ön pilot değil de mevcut pilotu yapmaya başlıyoruz. Pilot uygulamalar, İstanbul, Ankara ve iki ilde daha... Onun sonucunda da bir sonraki öğretim yılı için Türkiye'de duruma göre büyük pilot dediğimiz 20 il gibi ya da Türkiye uygulaması dediğimiz bir duruma geçmeyi planlıyoruz."
"Önemli olan yabancı dili öğrenmek, yabancı dille eğitim almak değil"
Selçuk, liselerde bazı derslerin İngilizce olarak verilmesine ilişkin de açıklamalarda bulunarak genel olarak sistem açısından yabancı dille eğitime karşı olduğunu kaydetti. Selçuk, "Yükseköğretim seviyesinde de diğerlerinde de. Önemli olan yabancı dili öğrenmek, yabancı dille eğitim almak değil. Bazı derslerde, bazı özel durumlarda bu tür spesifik şeyler, çalışmalar yapılabilir. Bu uluslararası projelere hazırlanan, birtakım dünya standartlarında belli çalışmaları yapan, belli konulardaki belli çocuklarımızla ilgili olabilir. Önemli olan bizim onlara yabancı dil konusunda ne kadar kaliteli bir eğitim verip vermediğimiz." açıklamasında bulundu.
Kaynak: AA