Eğitim ve Rehberlik Uzmanı Ömer Öcal, öğrencilerin bu kaygılı süreci atlatması için en büyük görevin anne ve babalara düştüğünü söylüyor. Ömer Öcal öğrenci ve özellikle ebeveynlere tavsiyelerini TRT Haber'e anlattı.
Çocuktaki strese ebeveynler yol açıyor
Aile ikliminin, aile ortamının evde gerginlik yaratacak, çocuk üstünde stres yaratacak ortam oluşturmasından uzak durmak gerekiyor. Anne babalar da, son birkaç gün biraz da kendilerine zaman ayırır, sakin kalırlarsa çocukların üzerindeki stres, kaygı azalmış olur. O nedenle aile iklimine anne ve babanın özen göstermesi gerekiyor. Çocuğun üzerindeki stres ve kaygı, anne babadan gelen, onlardan yansıyan duygulardır. Dolayısıyla ebeveynler sakin kalarak öğrenciye güven duymalı. Böylece çocuk da stres ve kaygıdan arınmış olur.
Ders çalışmak ne zaman bırakılmalı?
Bunun bir kuralı yok. Ne zaman ders çalışmayı bırakmak istiyorlarsa o zaman bıraksınlar. Çünkü 8-9 aylık bir çalışma temposundan bir anda dersi bırakması beklenemez ya da zor olabilir. O nedenle öğrenciler kendilerini iyi hissettirecek bir şekilde derse devam da edebilirler, tekrar yapabilir. Ama burada öğrencilere birkaç tavsiyem var.
Sondan başa doğru temel konular, ünite başlıkları gözden geçirilebilir. Sınavda uygulanabilecek stratejilerin egzersizleri uygulanabilir. Yani sınavda soru çözerken neye dikkat edeceğim, kodlamayı nasıl yapacağım gibi sınavda uygulayacakları stratejileri sınava birkaç gün kala deneme sınavlarında uygulayabilirler. Bunu yaparken nefes egzersizleri yapabilirler; sakin kalmak, anda kalmak, farkında olmak gibi egzersizler faydalı olacaktır. Yoğun bilgisayar oyunu, dışarıdan beslenme kendilerini sakatlayabilecekleri ağır egzersizler yapılmamalı. Biraz daha pasif etkinlikler olabilir... Yürüyüş, arkadaşlarla sohbet, belgesel izlemek olabilir. Ama en çok birkaç dakikalık farkındalık meditasyonları öneriyorum.
Dışarıdan beslenmeyin
Öğrencilerin bugün itibarıyla dışarıdan beslenmemeleri gerekir. Hazır gıdadan ziyade evde yapılan yemekleri tercih etsinler. Karbonhidrat ağırlıklı değil protein ağırlıklı beslensinler. Sıvı besinleri almaya özen göstersinler. Özel bir beslenme şekli değil ama doğal beslenmeyi öneriyorum. Hayatın doğal akışı içinde, aileleriyle birlikte belirlenen beslenme saatlerinde gıdalarını almaları önemli. Ama beslenme ve uyku düzenleri şimdiden sınava girecek şekilde düzenlenmelidir.
Anne babalar sınav sabahı öğrencileri kahvaltı için zorlamak yerine, o gün sevebileceği, atıştırabileceği bir kahvaltı hazırlasınlar. Hayatın doğal akışı, doğal ritmi içersinde evde yapılan yemekler yenmeli.
Uyku saatini şimdiden düzenleyin
Stres ya da kaygı öğrencilerin uykularını kaçırabiliyor. Şimdiden uykuları 8 saate gelecek şekilde düzenlenmeli. Çünkü uykusuz kaldığında öğrencinin dikkati azalır, sabrı tükenir, tahammül zayıflayabilir. O nedenle sadece son gün değil, uykuları şimdiden düzenlenmeli. Nadiren uyku gelmeyebilir, o zaman da kendilerini zorlamak yerine, yatak ya da oda değiştirilebilir. Anne veya babayla sohbet, birkaç dakikalık nefes egzersizi, sınav gecesi uyku sorunu yaşayanlar için faydalı olabilir.
Sınava kalabalık ve panik havasında gitmeyin
Sınava giderken, koştura koştura, panik içinde gidilmemeli. Öğrenci sınava kiminle gitmek istiyorsa onunla gitmeli. Bazen çok kalabalık halde gidilir. Beklentiyi artıracağı için çocuğu strese sokabilir bu durum.
Çıkış saati trafiğe göre ayarlanmalı
Trafik durumu ve mesafeye göre çıkış saati ayarlanmalı. Bu ayarlamaları anne-babaların akşamdan ayarlamaları gerekir. Ancak bunu da bir panik havasında yapmamalılar. Sınav sabahı da sakin bir şekilde kahvaltılarını yaparak, trafiği de göz önünde bulundurarak erken gitmelerinde fayda var.
Sınava kendinize güvenerek girin
Sınava girerken içe kapalı, kaybedecek gibi, omuzlar düşük girilmemeli. Tıpkı bir kahraman gibi, "bugüne kadar yaptığım çabalar, emek, alın teri var" diyerek sınava kız erkek kendine güvenerek girmeli. "Ben bu sınavı alacağım" azim duygusuyla sınava girmeliler. Aksi takdirde beden duruşunuz ve psikolojiniz sınav sonucunu da belirleyecektir. Azim, umut, kararlılık ve iyimserlik duygularıyla öğrencilerimiz sınava girmeliler.
Sınavdan sonra aile içinde atmosfer nasıl olmalı?
Öğrenciler genellikle sınavdan şok içerisinde çıkarlar. Yani sınavım çok iyi geçti ya da kötü geçti demeleri gerçekçi değildir. Öğrenci bu psikolojiyi ancak bir gün sonra atlatabilir, sınavın gerçekçi değerlendirmesini yapabilir. Ya da sınavın kitapçığı ve cevap anahtarını karşılaştırdıktan sonra kısmen gerçekçi değerlendirebilir. Dolayısıyla anne-babalar çocuğa sınavın nasıl geçtiğinden ziyade ne hissettiğine bakmalı. Duygu ve düşüncelerine bakmalı... O gün mümkünse sınav değil, süreç konuşulmalı. Bundan sonraki planlar, gelecek konuşulmalı...
Sağlıklı bir gelecek sınavdan daha önemli
Çocuğu sorgulamak, yargılamak, eleştirmek asla ve asla yapılmamalı. Sağlık, sıhhat ve gelecek girdiği sınavdan daha önemlidir. Ebeveynler kendilerini de suçlamamalı. Bu da çocukları zora sokan bir psikolojiye itebilir. Ergenlikte yapılan bütün eleştiri, sorgulama çocuğun kişilik gelişimini zedeler, yanlış yönlendirir. Dolayısıyla güven verilmeli, şefkat esirgenmemeli. Çocuklar çok zor bir dönemden geçti. Haklının hakkını vermemiz gerekiyor yetişkinler olarak.
Ve son olarak, sınav çıkışında trafik kurallarına dikkat edin...