İstanbul Teknik Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Duran Şahin, dünyada ve Türkiye’de lisansüstü eğitime büyük önem verildiğini söylüyor. İlerleme, inovasyon ve girişimciliğin artması için de lisansüstü programlardan mezun olan kişi sayısının artması gerektiğini belirtiyor.
Bu programlar ne sağlıyor?
Şahin, lisansüstü eğitimin belirli bir konuda uzmanlaşma fırsatı verdiğini hatırlatarak, “Türkiye’de ve dünyada baktığımız zaman artık sektör ve kurumlar doğrudan bir konuda uzmanlaşmış kişiler arıyorlar” diyor.
Bu eğitimin hem maddi hem de manevi anlamda değerinin olduğunu söyleyen Şahin, nedenini ise şöyle açıklıyor:
“Maddi anlamda insanlar yüksek lisans ve sonrasında doktora yaptıkları zaman daha tatmin edici karşılık bulabiliyorlar. Diğer durumda ise hem manevi anlamda da zaten bilimini, ilmini geliştirmiş oluyor. O açıdan ikisi de kıymetli.”
Lisansüstü eğitimin sağladığı diğer bir fırsatın, disiplinler arası çalışma olduğunu söyleyen Şahin, “Doğrudan kendi mesleğinize devam edebildiğiniz gibi, gidip başka bir disiplinde de yüksek lisans veya doktora yapabilme şansınız oluyor” diyor.
“Mesela ben İTÜ’den örnek vereyim. Bilgisayar mühendisliğini bitirmiş siyaset biliminde doktora yapıyor. İnşaat mühendisliğini bitirmiş gidip işletmede yüksek lisans, doktora yapıyor. Meteorolojiyi bitirmiş gidiyor endüstride yüksek lisans, doktora yapıyor. O kadar çok örnek var ki…”
Lisansüstü eğitim programları yeterince tanıtılmıyor
Şahin, “Türkiye’ye baktığımız zaman, liseye giriş sınavları veya üniversiteye giriş sınavlarını düşündüğümüz zaman, yüksek lisansın tanıtımı neredeyse yok denecek seviyede” diyor. “Bu da öğrencilerin, üniversiteyi bitirdikten sonra ne yapacağım sorusu, kariyer planlaması açısından ciddi bir problem” diye ekliyor.
Şöyle sürdürüyor:
“Çünkü öğrenci, genç bir insan, bir an önce hayata atılmak istiyor. Hayatla beraber kariyerini ilerletmek istiyor ama şunun farkında değil en iyi kariyeri yüksek lisans ve sonrasında doktorayı yaparak ilerletebileceğinin de tam farkında olamayabiliyor.”
Şahin, İTÜ’de 183 lisansüstü program olduğunu ve bunların tanıtımı için çevrim içi olarak ‘Lisansüstü Tanıtım Günleri’ yapıldığından bahsediyor:
“Hem kendi mezunlarımızı lisansüstüne buraya kazandırmak, hem de diğer üniversitelerden yüksek başarıyla mezun olan öğrencileri de aynı şekilde buraya kazandırmak yönünde bir çalışmamız oldu. Onu da tanıtım günleriyle gerçekleştirmek istedik.”
Lisansüstü programlarına yeterli ilgi gösteriliyor mu?
Şahin, yeterli ilginin olmadığını ve bunun temelde üniversitelerin, üniversite kaynaklarının yeteri kadar tanıtılmamasından kaynaklandığını söylüyor:
“İTÜ’de üniversiteye giriş sınavından sonra bir lisans bölümünü ortalama veya ortalama üstü bir bölümü 2 bin, 5 bin arası kişi tercih ediyor ama yüksek lisansa baktığımız zaman 300 kişi var en fazla, örnek vereyim. Normal lisans başvurularıyla karşılaştırdığımızda yüksek lisansa olan ilgi ve geçiş o kadar yüksek değil.”
Yüksek lisans yaparken iş bulabilir miyim, çalışabilir miyim?
Şahin, bunun öğrencilerin en çok merak ettiği konulardan birisi olduğunu söylüyor:
"Bu konuda, benim bugüne kadar gördüğüm, yüksek lisans yapan öğrencilerin yüzde 95’i diyebilirim ki yüksek lisans aşamasında eğer sektöre kaymak istiyorlarsa mutlaka ki iş buluyor. Çünkü konusunu belirlemiş oluyor. Konusuyla ilgili özel şeyleri öğrenmiş oluyor. Bunun dışında, araştırma görevliliği olarak çalışabilmek üniversite de önemli bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.”
Lisansüstü öğrencilerinin Avrupa Birliği projelerinde, TÜBİTAK projelerinde, üniversitelerin proje birimlerinden aldıkları projelerde, akademisyenlerin çeşitli devlet kurumlarından aldığı projelerde; YÖK’ün burs programlarında, Sanayi Bakanlığının programlarında çalışabildiğini söylüyor.
Şahin son olarak şunları söylüyor:
“Yok, ben piyasada çalışmak istiyorum diyorsa da bu durumda hem piyasada çalışıyor hem de burada gelip yüksek lisans doktora öğrencisi olabiliyor. Bu imkân da var. Dolayısıyla kariyer basamağını daha ilerletmek isteyen kişiler mutlaka yüksek lisans ve doktoraya yönelmeliler diyorum.”