Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, Türkiye ekonomisinde bu yılki görünüm ve gelecek yıla yönelik hedeflere ilişkin değerlendirmede bulundu.
Ekonomideki pozitif gelişmelere işaret eden Aşan, "Ekonomide 2019 dengelenme yılı oldu. Sonuçları itibarıyla baktığımızda bu dengelenme süreci çoğu insanın beklediğinden daha başarılı bir şekilde tamamlandı." diye konuştu.
İstikrar programlarının uygulandığı birçok kriz benzeri ortamda çoğu zaman negatif büyümelerin görüldüğüne dikkati çeken Aşan, Türkiye'nin ise istikrar programının ilk ayağını pozitif büyümeyle bitireceğini söyledi.
Aşan, "2019 yılını yüzde 0,9-1 civarında bir büyümeyle tamamlayabiliriz." ifadesini kullandı.
"2020, biraz daha büyümenin ve bununla beraber istihdamın öne çıktığı bir yıl olacak." diyen Aşan, bu yılın son çeyreğinde söz konusu sürecin başladığını, istihdama yönelik birtakım teşvikler ve paketlerin 2020'de daha da artacağını dile getirdi.
"İşsizlik rakamlarının da aşağı doğru indiğini göreceğiz"
İstihdamı artıracak sektörlerin bir miktar daha öne çıkabileceğini vurgulayan Aşan, "2019'un son aylarında işsizlikle ilgili olumlu bir tablo görüyoruz. Henüz istatistiklere yansımıyor ama 2 ay sonra yansıdığını göreceğiz. 2020'nin ilk çeyreğinde işsizlik rakamlarının da aşağı doğru indiğini göreceğiz." şeklinde konuştu.
"Enflasyonda da yüzde 8,5'in bir miktar altına geleceğiz"
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında Türkiye'de bütün piyasaların açıldığını anımsatan Aşan, şöyle devam etti:
"Başka ülke olsa her şeyi durdururdu. Aynı şekilde ülkemize son 1-2 yıldır spekülatif ve çok daha derin ataklar olduğunu biliyoruz. Bu ataklara rağmen Türkiye'nin böyle bir performans göstermesi ayrı bir başarı hikayesi. Elbette Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde ekonomi yönetiminin burada çok büyük bir özverisi ve başarısı var. Ekonominin 2020 yılında yüzde 5'in üzerinde büyüyeceğini tahmin ediyoruz.
Enflasyonda da yüzde 8,5'in bir miktar altına geleceğiz. Bundan önceki dönemde spekülatif ataklar nedeniyle kurda yaşanan oynaklık, enflasyonun temel nedeniydi. Bu durum hemen hemen bitti. Kurdan kaynaklı enflasyonu artık çok minimal yaşayacağız. Sadece talepten kaynaklı enflasyon göreceğiz. İşsizlik oranının da yine programda hedeflenen düzeye geleceğini düşünüyorum."
"Faiz ödemelerinin bütçe içindeki payı ciddi ölçüde azaldı"
Göksel Aşan, iç tasarruflarda artış gözlemlediklerini belirterek, "Türkiye çok genç nüfusa sahip. Genç nüfus ekonominin rekabet gücü açısından çok büyük bir avantajdır, dinamizmdir, geleceğe dair çok şey vadeder ama bir taraftan da dezavantajları vardır. Gençler tüketime eğilimlidir ve tasarrufları düşüktür. Bu nedenle Türkiye gibi genç nüfusa sahip bir ülkenin de tasarruf oranlarının düşük olması beklenir." değerlendirmesinde bulundu.
İnsanların daha fazla tasarruf yapmalarını teşvik edecek finansal yeni araçların sisteme dahil edilmesinin önemine işaret eden Aşan, burada da ciddi çalışmalar yapıldığını ve Sermaye Piyasası Kanunu'nda bazı düzenlemeler bulunduğunu dile getirdi.
Aşan, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi olarak yeni düzenlemelere ilişkin çalışmalara destek verdiklerini, Hazine ve Maliye Bakanlığının da yeni finansal araçları sisteme kazandırmak ve var olan finansal araçları daha ilgi çekici hale getirmek için ciddi çalışmalar yaptığını aktardı.
Bireysel Emeklilik Sistemi'nde (BES) birtakım değişiklikler yapıldığını hatırlatan Aşan, BES'in iç tasarrufu artırıp fazladan finansal kaynak sağlama olanağı bulunduğunu kaydetti.
Aşan, 2002'den 2017'ye kadar geçen sürece bakıldığında kamunun faiz ödemelerinin bütçe içindeki oranının ciddi şekilde azaldığını ve bunun bir başarı olduğunu ifade etti.
Kamu borcuna da değinen Aşan, şu değerlendirmede bulundu:
"Elbette devletlerin ve kamunun borcu olur. Kamunun borcu şundan kaynaklanır, öyle bir yatırım yaparsınız ki 100 yıl kullanılır. Onun maliyetinin tamamını şimdiki vergiden ödemeye kalkarsanız gelecek nesillerin yükünü bu nesilden almış olursunuz. Bu tür kamu yatırımlarında anlayış, bu yatırımı kullanan tüm nesillere yayılmasıdır. Kamunun hiç borçlanmaması, yani kamunun borcunun olmaması diye bir şey yoktur. Ölçü şudur, kamu ödemelerinin ne kadarı faiz ödemelerine gidiyor? 2002'de vergi gelirlerinin tamamı faiz ödemelerine gidiyordu, bu oran şimdi yüzde 10 civarlarına kadar gerilemiştir."
"Uzun dönemli borçlanmalarımıza yabancı talebini artırmalıyız"
Aşan, özel sektörün daha yüksek dış borcu bulunduğuna dikkati çekti. Özel sektörün ve kamunun borçlarını yenilemesi gerektiğini ifade eden Aşan, "Cari açık verdiğimiz dönemlerde hem borcun yenilenmesi hem de verdiğimiz cari açık kadar yeni borçlanmanın yapılması gerekiyordu." dedi.
2019'un cari fazlayla bitirileceğini vurgulayan Aşan, ek döviz ihtiyacının olmadığını ve 2020'de cari işlemler açığının 1-1,5 milyar dolar olabileceğini bildirdi.
Aşan, şunları kaydetti:
"Borcu çevirme dışında büyük bir finansman ihtiyacımız yok. Bu yüzden 'Yabancılar portföy yatırımı getirmezse biteriz.' gibi söylemlere fazla kulak asmamamız lazım. Bundan sonraki işimiz ülkemize gelen yatırımın daha kaliteli olmasını sağlamak. Çünkü özellikle türbülans dönemlerinde dış kaynak çok kaliteli olmuyor, yüksek maliyetle geliyor.
Bizim daha uzun dönemli borçlanmalarımıza gelen yabancı talebini artırmamız lazım. Özel sektörde de maliyetleri mümkün olduğu kadar aşağı çekmeliyiz. Bunların bir kısmı ekonomi düzeldikçe kendiliğinden gerçekleşecek, bir kısmı da firmaların çabalarıyla olacak."
Kaynak: AA