Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, fahiş fiyat artışlarının önlenmesi amacıyla 81 ilde ticaret il müdürlükleri kanalıyla çalışmalar yaptıklarını belirterek, "Alo 175'e 48 bin civarında şikayet geldi. Şu ana kadar biz 5 bin 743 firmadan 81 bin 666 ürün denetledik ve 366 firmanın 6 bin 399 ürününde haksız fiyat artışı tespit ettik." dedi.
Bakan Pekcan, Ticaret Bakanlığı'nda bir araya geldiği ekonomi muhabirlerine Bakanlığın faaliyetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçilmesiyle iki bakanlığın birleştirilmesi sonucu Ticaret Bakanlığının çok daha efektif, verimli ve dinamik bir sürece girdiğine işaret eden Pekcan, dünyanın ekonomik ve politik olarak yeni bir dönemden geçtiğini, bu doğrultuda ticaret stratejilerini yeni bir vizyonla yapılandırmaya çalıştıklarını söyledi.
Pekcan, geçen dönemde fahiş fiyat artışlarının önlenmesi, kontrol altına alınması ve bunlara yönelik tedbirlerin uygulamaya konulması açısından 81 ilde ticaret il müdürlükleri kanalıyla çalışmalar yaptıklarına dikkati çekerek, "Bununla ilgili de ciddi rakamlara ulaştık. Alo 175'e 48 bin civarında şikayet geldi. Çağrı merkezinde 15 kişi vardı, 30 kişiye çıkardık, daha sonra da mobil uygulama başlattık. Vatandaşlar da bizimle beraber çalışıyor. Şu ana kadar 5 bin 743 firmadan 81 bin 666 ürün denetledik ve 366 firmanın 6 bin 399 ürününde haksız fiyat artışı tespit ettik." diye konuştu.
Firmaları da rahatsız etmeden bu uygulamaları sürdürdüklerini dile getiren Pekcan, "Hemen ceza kesmiyoruz, kendilerinden savunma istiyoruz. Savunma, kurul tarafından inceleniyor, haksız bulunursa ceza uyguluyoruz. İncelemeler halen devam ediyor, süreç işliyor. İş dünyasından gelen biri olarak serbest piyasa ekonomisine inanıyorum ama bu süreçte buna ihtiyaç vardı. Sonra inşallah her şey biraz daha yoluna girince, onu da kaldıracağız." ifadesini kullandı.
Pekcan, fırsatçılar nedeniyle ağustosta yüksek fiyat artışları olduğunu, Bakanlığın devreye girmesiyle fiyatların düştüğünü vurgulayarak, bundan sonra rakamların daha da aşağı inmesini beklediklerini söyledi.
Bakanlık olarak ürünlerin piyasa dengelerini korumak için her gün takip yaptıklarını, özellikle hasat zamanında ayçiçeği, çeltik, pirinçte herhangi bir ithalat önlemi uygulamadıklarını ama bazı ürünlerde gümrük vergisini indirmek durumunda kaldıklarını anlatan Pekcan, tarım ürünlerinin daha sağlıklı depolanması için lisanslı depoculuğu geliştirdiklerini belirtti. Pekcan, "Lisanslı depolardaki ürünlerin elektronik ortamda ticaretine izin veren Ürün İhtisas Borsası'nı kurduk. İnşallah 2019 yılında hasat mevsiminden önce borsayı fiilen devreye sokacağız. Elektronik ortamda lisanslı depolardaki ürünlerin ticareti yapılabilecek." dedi.
STK'lerden İstişare Kuruluna talep yağdı
Pekcan, Türkiye'nin "orta gelir"den "yüksek gelir" düzeyine geçebilmesi için sıçrama tahtasının ihracat olduğunu ifade ederek, çalışmalara, ihracatı teknoloji odaklı, katma değeri yüksek tasarıma ve markalaşmaya dayalı bir yapıya oturtmak için yön vermek gerektiğini aktardı.
Bu doğrultuda Ticaret Bakanlığı olarak ilgili tüm sivil toplum kuruluşlarının (STK) da yer aldığı İstişare Kurulu oluşturduklarına işaret eden Pekcan, burada ihracat ve ithalatla ilgili sorunları masaya yatırdıklarını, bugüne kadar 2 toplantı yaptıklarını, 14 Kasım'da da üçüncü toplantıyı yapacaklarını bildirdi.
Pekcan, ilk 3 ayda STK'lerden 332 talep geldiğini, bunların az bir kısmının gerçekte yerine getirilemeyecek taleplerden oluştuğunu, 60'ının diğer bakanlıklarla alakalı olduğunu, 270'inin de Ticaret Bakanlığının faaliyet alanına girdiğini anlattı. Bunların hepsini ya sonuçlandırdıklarını ya da sonuçlanmama nedenini kurumlara yazılı olarak ilettiklerini söyleyen Pekcan, daha sonra 700 civarında daha yeni talebin ulaştığını belirtti.
Gümrük Birliği'nin güncellenmesi
Avrupa Birliği (AB) ile Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin Türkiye'nin öncelikli konularından biri olduğunu hatırlatan Pekcan, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarının e-ticaret gibi teknolojik gelişmeler dikkate alınarak güncellenmesine de önem verdiklerini, bu doğrultuda diğer ticaret bakanları ile G20 Ticaret Bakanları Toplantısı'nda yaptıkları görüşmelerde paydaşlara katkı sağladıklarını dile getirdi.
Pekcan, yaptıkları uluslararası toplantılarda ve ikili görüşmelerde AB ile Gümrük Birliği'nin güncellenmesini gündeme getirdiklerini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"O da çok eski versiyon kalmış. Hizmet ticareti, e-ticaret gibi bazı konularda kapsamın genişletilmesine ihtiyaç var. AB üyesi ülkelerden Macaristan ve Almanya ile İngiltere dahil, ziyaretlerimizde desteklerini istedik. Herkes pozitif yaklaşıyor. Biz STK yönetimlerine de iletiyoruz, 'Çalıştığınız ülkelerde iş ortaklarınızla bu konuyu daha çok gündeme getirmeniz lazım, onların kendi hükümetlerine baskı yapması lazım.' diyoruz. Bu anlamda da STK'lerimizin hepsi devrede. Özellikle Brexit tamamlanıncaya kadar kimsenin bu konuya pek eğilemeyeceğini hissediyoruz ama bizim hazırlıklarımızı bu süreci iyi değerlendirerek yapmamız lazım. Bu bir lobi faaliyeti, destekleyenler olduğu kadar, desteklemeyenler de var ama biz yılmayacağız. Bizim hedefimiz, stratejimiz belli."
Gümrük Birliği anlaşmasında e-ticaret, lojistik, tarım ürünleri ve kamu ihaleleri gibi konuların bulunmadığına dikkati çeken Pekcan, bunun güncellenmesinin her iki tarafın da menfaatine olacağını vurguladı.
Pekcan, AB'nin de etki analizlerini yaptığını ve durumun farkında olduğunu belirterek, "Şu an Brexit konusuna odaklanmış durumdalar. Bizim de o süre zarfında kendimizle ilgili ön çalışmalar yapmamız gerekiyor. Mart sonuna kadar bu böyle devam edecek." dedi.
Brexit'in iki tarafa da büyük maliyetleri olan bir çıkış olduğunu ifade eden Pekcan, Türkiye'nin, İngiltere'nin Brexit sonrasında stratejik ortak seçtiği 4 ülkeden biri olduğunu kaydetti.
Fas'ın anti-dampingine karşı Türkiye lehine karar
Pekcan, dünyada korumacılık önlemlerinin arttığı bir dönemden geçildiğini anımsatarak, bu doğrultuda da çok ciddi çalışmalar yürüttüklerini, göreve geldiği ilk günlerde özellikle DTÖ ve tahkim konusunda Bakanlıktaki eksikleri tamamlamak üzere uzman öğretim görevlilerini davet ettiklerini ve beraber çalıştıklarını söyledi.
ABD'nin 23 Mart'ta demir-çelik ithalatında yüzde 25, alüminyum ithalatında ise yüzde 10 ek gümrük vergisi getirdiğini, daha sonra da 13 Ağustos'ta bunu iki katına çıkardığını hatırlatan Pekcan, 15 Ağustos'ta hem yaptırım kararlarına 533 milyon dolarlık bir karşılıkla cevap verdiklerini hem de aynı gün DTÖ'de panele davet ettiklerini anlattı.
Pekcan, 31 Ekim'de güzel bir haber aldıklarını, Fas'ın demir-çelik ithalatında uyguladığı anti-dampinge karşı DTÖ nezdinde Türkiye lehine karar verildiğini bildirdi. ABD'nin daha önceden uyguladığı demir-çelik ithalatına getirdiği ek vergilere yönelik DTÖ'de açılan davada da ara kararın yayınlandığını belirten Pekcan, bu kararda da Türkiye'nin haklı bulunduğunu, nihai panelde de olumlu sonuçlar almayı beklediklerini kaydetti.
Pekcan, geçen yıl Türkiye'nin ABD'ye demir-çelik ihracatının 1,04 milyar dolar olduğunu, bu yılın 9 ayında da 671 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini bildirdi.
İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 96,7'ye çıktı
Pekcan, ekim ayı itibarıyla 15 milyar 732 milyon dolarla Cumhuriyet tarihinin rekor ihracat rakamını açıklamanın kendilerine kısmet olduğunu, ithalatın da yüzde 23,5 düşerek geçen ay 16,2 milyar dolara gerilediğini hatırlattı. İhracatın ithalatı karşılama oranının bir başka rekorla yüzde 96,7'ye ulaştığına dikkati çeken Pekcan, bu rakamın geçen sene ekim ayında yüzde 65,2 olduğunu aktardı.
Bakan Pekcan, ihracatı artırmak için hedef ülkeler seçtiklerini belirterek, "Yol haritamızı oluşturduk, strateji planı yaptık. Bundan önce dokunamadığımız pazarlara ve ürünlere odaklanmayı planlıyoruz. Bakanlık olarak hedeflerimizden biri de teknoloji ihtisas serbest bölgeleri kurmak. Burada genç girişimcilerimizin bilişim, teknoloji, yazılım gibi projelerine ağırlık vermeyi ve onları desteklemeyi düşünüyoruz. Bununla ilgili de bir çalışma grubu kurduk. Ellerinde projesi olan ve imkanı bulunmayan üniversite öğrencilerinin ellerinden tutmaya hazırız." dedi.
Türkiye Ticaret Merkezleri revize edilecek
Pekcan, yeni "Türkiye Ticaret Merkezleri (TTM)" açmayı planladıklarını da belirterek, şunları kaydetti:
"Mevcut yapısıyla değil, onları biraz revize etmeyi planlıyoruz. Yeni TTM'lerde de bölge ve talep odaklı çalışmalar yaptık. Nerelerde, hangi ürünlerde daha çok talep var, bu yöndeki çalışmalarımız devam ediyor. Turquality Projesi'nin etki analizini inceledim, gerçekten başarılı bir proje. Bunu da daha çok yeni firmalara açacağız. Eskilere 'Teşekkür ediyoruz, siz büyüdünüz, artık kendi ayaklarınızın üzerinde duruyorsunuz.' deme vakti ama onlar da yeni pazarlara girerse onların da yanındayız. Daha çok firmamızın yararlanabileceği bir sistemi getirmeye çalışıyoruz. Bir taraftan da ihracatı artırabilmek için bunun esnafa, KOBİ'lere yaygınlaştırılması yönünde eğitimler veriyoruz. TOBB ile ortak ihracat destek merkezleri kuruyoruz. İllerde KOBİ'lere, esnafa ihracat eğitimleri vereceğiz. Eximbank'ın 12 şubesi oldu. İlk aşamada onu 20'ye çıkararak Anadolu'ya yayacağız."
Mevzuatı basitleştirmeye özen gösterdiklerini dile getiren Pekcan, gelecek dönemde ihracat desteklerine online başvuru alma ve onaylama sürecini başlatacakları bildirdi.
"Yerinde gümrükleme" uygulaması
Ticaretin kolaylaştırılması için gümrüklerde yeni bir devir açacaklarını söyleyen Pekcan, şu anda yetkilendirilmiş yükümlü statüsünde 380 firma olduğunu, 110 firmanın da inceleme aşamasında bulunduğunu ifade etti.
Pekcan, "yerinde gümrükleme" uygulamasını geliştirdiklerini, mevcut durumda 18 firmanın bundan yararlandığını bildirdi.
Tekirdağ Limanı'nda buna ilişkin bir pilot uygulama yürüttüklerini dile getiren Pekcan, şöyle devam etti:
"Gemi limana geldiği andan itibaren gümrük işlemleri tamamlanmış, boşaltma işleri başlamış oluyor. Bu doğrultuda gümrüklerin tamamen online sisteme geçmesi için çalışmalarımız devam ediyor. Burada Türkiye'den kaynaklanmayan sıkıntılar olabiliyor. Avrupa Birliği bile bunlara hazır değil. Her şey online, her şey şeffaf olacak ama zamana ihtiyacımız bulunuyor. 'Tır Takip Sistemi'miz var, tırlarımızın yükleriyle beraber hangi aşamada olduğunu takip edebiliyoruz. Bütün gümrük kapılarını online olarak görebiliyoruz. Hatta benim makam odamda var, oradan da görebiliyorum."
Gümrükten satışa e-ihale sistemi
Pekcan, tasfiyelik hale gelen araç ve eşyaların gümrükten satışı için yeni bir sistem geliştirdiklerini belirterek, "e-İhale ile gümrükten satışta yeni uygulamayla gün aşırı 50 araba satacağız. Bir gün araç, bir gün eşya satılacak. Ayda 500-600 arabanın satılmasını öngörüyoruz. Son ihalede 2,5 milyon lira bedelle 37 araç satıldı. 81 milyona açık bir ihale. 18 yaşını doldurmuş, muhammen bedelin yüzde 10'u kadar teminat veren herkes katılabilecek. Herkes telefonundan aplikasyonu indirebilir. Arabayla ilgili her şeyi paylaşıyoruz, eksper raporu da var. Araçları yerinde gidip görebiliyorsunuz. Motosikletlere ilginin yüksek olması da dikkat çekici." diye konuştu.
Söz konusu ihalelere Ticaret Bakanlığı çalışanları ve birinci dereceden yakınlarının katılamayacağını ifade eden Pekcan, üniversite öğrencilerini düşünerek eşya satışlarını da eylüle yetiştirmeye çalıştıklarını anlattı.
Pekcan, tasfiyelerde imha edilen eşyalara ilişkin de yönetmelik yayımladıklarını, bunların yok edilmesi yerine vakıflara, derneklere, sosyal kurumlara hibesini sağladıklarını dile getirdi.
Çay, sigara, içki gibi imha edilecek ürünleri ise geri dönüşüm tesislerine verdiklerini vurgulayan Pekcan, böylece, zaman, enerji ve paradan tasarruf ettiklerini belirtti.
"İhracatçımızı korumaya yönelik önlemler alıyoruz"
Pekcan, "Güvensiz Ürün Bilgi Sistemi"ni geliştirdiklerine işaret ederek, ithalatı yapılan tüm ürünlerle ilgili testler ve analizler gerçekleştirdiklerini, insanların ithal ürün alırken danışabilecekleri bir hat oluşturduklarını bildirdi.
İhracatçıları korumaya yönelik aldıkları önlemlere de değinen Pekcan, "Türkiye, uluslararası antidamping uygulayan ülkeler arasında 3'üncü, korumacılık, ilave gümrük vergileri uygulayan ülkeler arasında 6'ıncı sırada yer alıyor. Firmalarımızın haklarını Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde korumaya çalışıyoruz." ifadesini kullandı.
"Hallerde üretici birlikleri için kiralar daha düşük olacak"
Hal Yasası'na değinen Pekcan, Türkiye'de yıllık üretilen 50 milyon ton yaş sebze ve meyvenin yaklaşık yüzde 30'unun zayi olduğuna dikkati çekti.
Pekcan, çıkarılacak yasayla üreticiyi ve tüketiciyi korumaya, sistemi kayıt altına almaya ve zayiatı azaltmaya çalıştıklarını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu, hem sağlıklı ürün hem gıda güvenliği hem de enflasyonla mücadele yolunda hizmet veren bir paket. Üzerinde çalıştığımız taslak bir çerçeve. Bunun içini paydaşlarıyla beraber dolduracağız. STK'lerle her konuda beraber hareket ediyoruz. Bir eyleme geçerken çalışma grupları kuruyoruz. O gruptan çıkacak ortak akılla hareket ediyoruz. Bunun da üretici bölgesi hal tarafı, tüketici bölgesi toptan hal tarafı var. İki tarafta da soğuk hava depoları, soğuk zincir, ambalaj standardı konusunda çalışmalarımızı tamamladık. Bunların uygulamasına hallerin devreye girişiyle başlayabileceğiz. Altyapımızı, çalışmalarımızı hazırladık. Buralarda sadece sebze meyve değil, et ve süt ürünleri, kanatlı hayvan, çiçek ve gerektiğinde diğer gıda ürünleri de yer alacak."
Kuzey Avrupa ülkelerinde ve gelişmiş ülkelerde üretici birliklerinin tüketici hallerindeki satış oranlarının yüzde 90'lar seviyesinde olduğunu söyleyen Pekcan, Avrupa Birliği ülkelerinin ortalamasının yüzde 50'yi bulduğunu, Türkiye'de ise bu rakamın binde 6'da kaldığını aktardı.
Pekcan, üretici birliklerinin kooperatifleşmesi için destek vereceklerini de belirterek, "Tüketici toptancı halinde üretici birlikleri için kiralar çok daha düşük olacak. Onlara yüzde 75 indirim sağlayacağız. Hal rüsumunu kaldıracağız. Vergi oranı herkese yüzde 4 ise üretici birliklerine yüzde 2 olarak uygulayacağız. Herhangi bir ticaret erbabının, esnafın zarar görmesini kesinlikle istemeyiz. Şu anki durumda her şey üreticinin sırtında. Mevcut sistemin ne üreticiye faydası var ne tüketiciye. Biz bunu düzgün kurguladığımız zaman herkesin memnun olacağı bir sistem olacak." dedi.
Hal Yasası'nın çıkmasının uzun sürmeyeceğini ifade eden Pekcan, tüm paydaşlarla ortak çalışma yürüttüklerini vurguladı.
Bakan Pekcan, üretici toptancı hali ile tüketici toptancı halinin iç yapısını yönetmelikle belirleyeceklerini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Tüm engelleri aşacağız. Siyasi destek arkamızda. Buralar, yap-işlet-devret modeliyle profesyonel bir şirket tarafından yönetilsin, gurur duyacağımız, pırıl pırıl bir proje olsun istiyoruz. Yer konusunu belirlemeye çalışıyoruz. Hal Yasası'nın çıkmasında sorun yaşanmasını beklemiyorum. Pilot proje üzerinde çalışıyoruz. Öncelikle Ankara ve İstanbul'u pilot bölgeler olarak düşünüyoruz. Bir de bunun üretici bölgesi toptancı hali ayağı var. Akdeniz havzasında bunun karşılığı olmalı. Hangisine öncelik veririz bilemiyorum. Uygulamada pozitif yansımalarını göreceğiz."
"Şirketleri yalnız bırakmıyoruz"
Pekcan, konkordato ilanlarına ilişkin soru üzerine, bu konuda Adalet Bakanlığı bünyesinde hem borçluyu hem alacaklıyı koruyacak detaylı bir çalışma yapıldığını, bu çalışmaya Ticaret Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığının destek verdiklerini bildirdi.
Ortada gerçekçi olmayan rakamların dolaştığına işaret eden Pekcan, gerekli tedbirlerin alındığını dile getirdi.
Pekcan, Türkiye'nin zor bir süreç atlattığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Gerekli önlemler alınmasaydı, kurulan senaryo çok daha farklıydı. Piyasa hareketlendi ama hala bankaların kredi verirken nazlandığını duyuyoruz. Biz de konuyu takip ediyoruz. Firmalarımıza, 'Teminat mektubunda sizden bu fahiş komisyonu kim istedi, kim limitin varken kredi vermedi, bunları bize firma bazında bildirin, çalışalım.' diyoruz. Onları yalnız bırakmıyoruz."
Kaynak: AA