Çok Bulutlu 9ºC Ankara
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Düzce
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kahramanmaraş
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kilis
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Şanlıurfa
  • Şırnak
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak
Ekonomi
TRT Haber 07.09.2023 11:00

AB ülkeleri için sanayide yolun sonu mu?

Yaklaşık 450 milyon nüfuslu bir pazara ve dünya standartlarında şirketlere sahip Avrupa’da enerjide çalan alarm zilleri başta sanayii olmak üzere çok sayıda alana sirayet ediyor. Uzmanlara göre, doğru adımları vakitlice atabilen bir Türkiye, yüksek enerji maliyetleriyle boğuşan AB ülkelerine göre daha rekabetçi koşullarda sanayii üretimi yapabilir.

AB ülkeleri için sanayide yolun sonu mu?

Son dönemlerde Avrupa’dan gelen haberler Ukrayna-Rusya savaşına odaklansa da kıta genelinde enerji krizi ve bunun sanayii üretimine yansımaları yakından takip ediliyor.

AB ülkelerinin sanayide küresel ölçekte rekabetçi konumunu sürdürebilmesi için kesintisiz, rekabetçi koşullarla ve uzun vadeli enerji temini meselesi sürecin taşıyıcı kolonunu oluşturuyor. Ancak kıta Avrupa’sının 2. Dünya Savaşı sonrasında kurduğu ‘bolluğa ve refaha dayalı’ bütünsel bir kalkınma planı önümüzdeki süreçte ciddi sekteye uğrayacağa benziyor. Üstelik bu kez ABD kıta Avrupa’sını desteklemek için arkasında değil, sanayi üretiminde rakip olarak tam da karşısında.

2. Dünya Savaşı'nın ardından 'refaha dayalı yeni bir düzen' hedefleyen Avrupa bir kez daha savaşın içinde.[2. Dünya Savaşı'nın ardından 'refaha dayalı yeni bir düzen' hedefleyen Avrupa bir kez daha savaşın içinde.]

Ukrayna savaşı sonrası baş gösteren enerji krizi, bunun Avrupa sanayisi için enerji maliyetlerini hızla yükseltmesi, enerji fiyatlarında belirsizliklere yol açması ve birçok ülkede nükleerden çıkış kararı alınması gibi gerekçeler konuyla ilgili yapılan değerlendirmelerin ortak noktasını oluşturuyor. Ancak mesele sadece belli birkaç öge üzerinden geçilemeyecek kadar karmaşık…

Ayrıca başta ABD-AB rekabeti olmak üzere yaşanması muhtemel gelişmeler, jeopolitik kırılganlıklar, küresel ekonominin gidişatı ve tüm bu unsurların Türkiye’yi nasıl etkileyeceği oldukça kritik. İşte biz de tüm bu süreçleri yakından takip eden Enerji Uzmanı Kutalmış Ersoy ile konuştuk.

Sanayii üretiminde rekor düşüş

Ukrayna savaşı sonrasında karşı karşıya kalınan enerji krizi nedeniyle AB’nin enerji talebini düşürme, arzını çeşitlendirme ve fosil yakıtlar dışında özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım gibi adımlar üzerinde durduğunu söylüyor Ersoy.

AB’nin enerji talebinde en fazla düşüşün sanayi tarafında yaşandığı bilgisini paylaşıyor. Enerji yoğun üretim gerçekleştiren ve Kovid19 sonrasında toparlanma aşamasında bulunan kimya, otomotiv, çelik ve çimento gibi sektörlerin AB’deki üretimlerinin son bir yıl içinde ciddi şekilde düştüğünü söylüyor.

Almanya'da işsizlik son yılların en yüksek rakamlarına ulaşırken sürecin kıta geneline yayılmasından endişe ediliyor.[Almanya'da işsizlik son yılların en yüksek rakamlarına ulaşırken sürecin kıta geneline yayılmasından endişe ediliyor.]

Zincirleme bir negatif etki oluşturuyor

Burada kritik bir parantez açıyor Ersoy ve kimya endüstrisi, metal üretimi ve işlenmesi, petrokimya, cam, seramik, kağıt ve karton üretimi gibi enerji yoğun sektörlerin ara mal üreticisi olarak ekonominin temel taşlarından birini oluşturduğunu kaydediyor.

Haliyle bu sektörlerde yaşanan değişimler sanayinin temelini zayıflatıyor. Bu döngü işletmelerin kapatılması, artan işsizlik oranları ve yükselen enflasyon gibi olumsuz sonuçlar doğuruyor. “Bu bağlamda enerji krizinin ekonomik boyutu özellikle enerji yoğun sektörlerin yoğunlaştığı Almanya, Fransa ve İtalya gibi AB ülkelerinde daha belirgin bir şekilde görülüyor” diyor Kutalmış Ersoy.

Almanya'da enerji maliyetlerinin merkezde yer aldığı bu yeni kriz Başbakan Scholz'u da zora sokuyor.[Almanya'da enerji maliyetlerinin merkezde yer aldığı bu yeni kriz Başbakan Scholz'u da zora sokuyor.]

157 yıldır faaliyet gösteren Alman sanayisinin temel dayanaklarından biri olan BASF kimya şirketi 2022 yılı içerisinde 3.2 milyar avroya ulaşan ek bir enerji maliyeti ödemek zorunda kaldı ve 627 milyon avro net zarara uğradı. Küresel ölçekte kimya alanında lider BASF, şirket stratejisini gözden geçirerek Almanya’dan üretim tesislerini başka ülkelere kaydırma kararı aldı.
Enerji Uzmanı Kutalmış Ersoy

Almanya tökezlerse AB düşer mi?

Elimizdeki veriler AB’nin lokomotifi Almanya için işlerin pek de parlak olmadığını gösteriyor… Artan enerji maliyetleri nedeniyle ülkede enerji yoğun üretim yapan sektörlerde yüzde 10’un üzerinden bir küçülme yaşandı. Ülkede gayrisafi yurtiçi hasılada 2023 ikinci çeyrekte bir önceki çeyreğe kıyasla sıfır büyüme görüldü.

Enerji maliyetlerinin artmasından kaynaklanan bu küçülmeleri Alman ekonomisi için ‘çok ciddi alarm zilleri’ olarak yorumluyor Ersoy. “Bu sektörler yüksek düzeyde katma değer üreten, ülkede ciddi istihdam sağlayan ve birçok yan sektöre tedarik sağlayan sektörler” dedikten sonra devam ediyor:

"Kimya, cam ve çelik gibi sektörler enerji maliyetlerindeki artıştan diğer sektörlere göre daha fazla zarar görüyor. Ancak bu sektörler üretim zincirinin başında yer aldığı için üretimin azalması zincirleme etki yaratıyor. Kimya, ilaç, cam, metal ve kağıt sektörleri tarafından üretilen ve ihraç edilmeyen malların ortalama yüzde 87'si Almanya’da diğer sektörlerde ara mal olarak kullanılıyor.

157 yıldır faaliyet gösteren Alman sanayisinin temel dayanaklarından biri olan BASF kimya şirketi 2022 yılı içerisinde 3.2 milyar avroya ulaşan ek bir enerji maliyeti ödemek zorunda kaldı ve 627 milyon avro net zarara uğradı. Küresel ölçekte kimya alanında lider BASF, şirket stratejisini gözden geçirerek Almanya’dan üretim tesislerini başka ülkelere kaydırma kararı aldı.

Alman sanayiinin temel taşlarından biri olan BASF gelecek dönemde üretimi ülke dışına kaydıracak.[Alman sanayiinin temel taşlarından biri olan BASF gelecek dönemde üretimi ülke dışına kaydıracak.]

BASF ayrıca sadece yeni LNG anlaşmaları ile üretim maliyetlerini düşürmekle kalmıyor aynı zamanda üretim üslerini Almanya'dan enerji maliyeti açısından daha avantajlı bölgelere taşımayı hedefliyor. Bu kapsamda BASF Almanya’daki bir amonyak tesisini ve iki plastik-kimya fabrikasını kapatacağını ve 2 bin 600 kişiyi işten çıkaracağını duyurdu. Ayrıca üretiminin bir kısmını daha Almanya dışına kaydıracağını belirtti.

Sonuç olarak, yüksek enerji maliyetleri Avrupa'da karlılık ve rekabet gücü üzerinde büyük bir yük oluşturdu. Yaşananların ardından görüldü ki Avrupa’nın enerji güvenli oldukça kırılgan bir yapıda ve bu tüm dengeleri etkiliyor. Yeşil enerji dönüşümünün bu belirsizlikleri kısa veya orta vadede gidermekte yetersiz kalması da muhtemel. Enerji tüketimini düşürerek yaraya pansuman yapmak isteyen AB arka tarafta kronikleşen yapısal sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyor.”

Kimi uzmanlara göre karbon emisyon konusunda atılan bazı adımlar yaşananların temel sebeplerinden.[Kimi uzmanlara göre karbon emisyon konusunda atılan bazı adımlar yaşananların temel sebeplerinden.]

Bütüncül enerji yönetimi bizi AB’ye göre daha rekabetçi koşullarla sanayi üretimi yapabilecek noktaya taşır ki Türkiye’nin mevcut ekonomik koşulları da göz önüne alındığında bu durum Ankara için çok değerli uzun soluklu bir kazanıma dönüşebilir.

Türkiye yeni bir yol açabilir mi?

Bu noktada yaşananların Ankara için ne anlama geldiğini de merak ediyoruz…

Ankara’nın enerji dönüşümünü istihdam yaratma ve ekonomik büyüme arasında sağlıklı bir denge kurmaya odaklanarak ilerlettiğine işaret ediyor ve “Enerji arz güvenliğini sağlamada başarılı bir strateji izleyen Türkiye, elektrikte olduğu gibi doğal gazda da rekabetçi koşulları sağlamak için 2015’de kurulan Enerji Piyasaları İşletme A.Ş. (EPİAŞ) temelli hedefleriyle enerji fiyat güvenliğini de güçlendirebilir. Bu perspektif, önümüzdeki dönemde devreye alınacak ilave yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının ekonomimiz için daha fazla katma değer sağlamasına imkan verecektir. Bu bütüncül enerji yönetimi bizi AB’ye göre daha rekabetçi koşullarla sanayi üretimi yapabilecek noktaya taşır ki Türkiye’nin mevcut ekonomik koşulları da göz önüne alındığında bu durum Ankara için çok değerli uzun soluklu bir kazanıma dönüşebilir” diyerek sözlerini tamamlıyor.
 

Sıradaki Haber
İstanbul Havalimanı yolcu trafiği artışında Avrupa 1'incisi
Yükleniyor lütfen bekleyiniz