TBMM Genel Kurulu'nda, 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerindeki görüşmeler başladı.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 2019 bütçesini sunumunda, makroekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Albayrak, son dönemde finansal piyasalarda gözlenen olumlu gelişmeler ve öncü göstergelerdeki göreli iyileşmelerin önümüzdeki dönemde büyümenin YEP’te öngörüldüğü gibi sürdürülebilir bir patikada seyredeceğini net bir şekilde gösterdiğini dile getirerek, inovasyon ve verimlilikteki ilerlemeye bağlı olan rekabetçiliği artırmak için ekonomi politikalarını, bunu destekleyecek şekilde kurgulamaya devam ettiklerini söyledi.
Küresel ekonominin 2017'de üretim, yatırım ve uluslararası ticarette güçlü bir performans gerçekleştirdiğini hatırlatan Albayrak, ekonomik aktivitenin 2018'de de güçlü bir başlangıç yaptığını ancak kısa vadeli risklerin belirginleşmesiyle yılın ortalarından itibaren göreceli bir ivme kaybı yaşamaya başladığını dile getirdi.
Albayrak, söz konusu ivme kaybının özellikle gelişmekte olan ülkelerde farklılaşan büyüme performanslarından kaynaklandığına işaret ederek, jeopolitik riskler ve sıkılaşan finansal koşullar da değerlendirildiğinde IMF, OECD ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların 2019 yılı küresel büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize ettiğini anımsattı.
Bu yılın ilk çeyreğinden sonra artan küresel ticari gerilimin, Fed’in sıkılaştırıcı para politikası ve doların güçlenmesiyle gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının ivme kaybettiğini aktaran Albayrak, önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının devam edeceği ancak son yılların altında gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü dile getirdi.
Ekonomik büyüme
Türkiye'nin son birkaç yılda yaşadığı iç ve dış şokların makroekonomik istikrarı olumsuz etkilediğini vurgulayan Albayrak, şöyle devam etti:
"Bu şokları bertaraf etmek amacıyla ekonomiyi canlandırmaya yönelik uygulamaya koyduğumuz mali tedbirler, destekleyici makro ihtiyati politikalar, Kredi Garanti Fonu aracılığıyla sağlanan krediler ve olumlu dış konjonktürün etkisiyle 2017'de yüzde 7,4'lük güçlü bir büyüme performansı elde ettik. Bu büyüme performansıyla Türkiye G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olmuştur. 2018'in ilk yarısında da Türkiye ekonomisi yüzde 6,2 büyüyerek küresel ve yerel ölçekteki birçok belirsizliğe rağmen güçlü seyrini sürdürmüştür. Yılın ilk yarısında büyüme tarafındaki pozitif görünümün devam etmesinde tüketim ve yatırım kanalından gelen güçlü katkılar belirleyici olmuştur."
“Büyümenin 2019’da yüzde 2,3 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruz”
Albayrak, yılın üçüncü çeyreğinde kur ve faizde yaşanan dalgalanmalarla dış finansman imkanlarının azalması sonucu iç talebin ivme kaybettiğini aktararak, iç talepteki daralmayı mal ihracatı ve turizmdeki güçlü performansla dengelediklerini ifade etti.
Yeni Ekonomi Programı'na (YEP) göre sıkı para ve maliye politikaları uygulanarak ekonomideki dengelenme sürecinin etkin bir şekilde yönetileceğinin altını çizen Albayrak, "Bu doğrultuda büyümenin 2018'de yüzde 3,8, 2019'da ise yüzde 2,3 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruz." dedi.
Albayrak, büyümenin yanı sıra destekleyici iş gücü politikalarının etkisiyle istihdamda da iyi bir performans elde edildiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"2018 yılı genelinde iş gücü arzının artmaya devam etmesi, ekonomik dengelenmenin belirginleşmesi ve yavaşlayan iç talep nedeniyle işsizlik oranının bir miktar artarak yüzde 11,3 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruz. Önümüzdeki dönemde; ekonomik aktivitedeki yavaşlamaya rağmen iş gücünün niteliklerinde ve iş olanaklarında sağlanacak iyileşmeler ve uyguladığımız politikalar, iş gücü piyasasını ve ekonomiyi desteklemeye devam edecektir."
Enflasyonla mücadele
YEP sonrasındaki dengelenme sürecinin kur ve faizlerden sonra enflasyon göstergelerinde de etkisini göstermeye başladığına değinen Albayrak, şöyle konuştu:
"Kasım ayı itibarıyla tüketici enflasyonu bir önceki aya göre yıllık bazda 3,62 puan gerileyerek yüzde 21,62 olarak gerçekleşmiştir. Bu süreci, para ve maliye politikalarımızdaki güçlü duruş ile desteklemeye devam ediyoruz. Kasım ayından sonra aralık ayında da devam edecek KDV ve ÖTV indirimlerinin ve enerji fiyatlarında zam yapılmayacak olmasının etkisi ile enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz.
Buna ilave olarak kurun daha istikrarlı patikaya oturması ve petrol fiyatlarındaki düşüş dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Böylece Yeni Ekonomi Programı'ndaki 2018 hedefimizi yakalayacağımızı öngörüyoruz."
Dış ticaret ve bankacılık sektörü
Bakan Albayrak, ekonomideki dengelenme sürecinin dış talep yönünden beklentilerinden çok daha olumlu seyrettiğini ifade etti.
İhracatın dış ticarette artan korumacılık ve jeopolitik risklere rağmen 2018'de artışını sürdürerek kasımda yıllık bazda 168,1 milyar dolar ile bugüne kadarki en yüksek değerine ulaştığını dile getiren Albayrak, "İnşallah yıl sonu itibarıyla 170 milyar dolarlık hedefi de yakalayacaktır." dedi.
Turist sayısı ve turizm gelirlerindeki artışa işaret eden Albayrak, bölgesinde bir cazibe merkezi haline gelen Türkiye'nin önümüzdeki dönemde bu rakamları çok daha yukarılara taşıyacağına inandığını vurguladı.
Mayıs ayından itibaren cari dengede çok ciddi bir iyileşme yaşandığını belirten Albayrak, "Ağustos ve eylül aylarında verilen cari fazlalardan sonra ekim ve kasım aylarında da cari fazla vereceğimizi hep beraber göreceğiz." diye konuştu.
“Cari açığın 36 milyar doların altına inmesini bekliyoruz”
Albayrak, 2018 yıl sonunda cari açığın Yeni Ekonomik Program ile öngörülen 36 milyar doların altına inmesini beklediklerini kaydetti.
Son dönemde finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalara karşın bankacılık sektörünün sağlıklı ve güçlü yapısını koruduğunu, finansal istikrarı ve reel ekonomiyi desteklemeye devam ettiğini dile getiren Albayrak, "Ayrıca YEP'te belirlediğimiz çerçevede bankaların mali yapıları ve aktif kaliteleri yakından izlenmekte ve sektörün mali yapısını güçlendirecek kapsamlı bir politika seti uygulanmaktadır." ifadelerini kullandı.
"Mali disiplin ekonomi politikasının temel çıpası"
Albayrak, küresel ekonomideki riskler ve yavaşlayan büyüme ortamı göz önüne alındığında; Türkiye ekonomisinin sermaye akımlarındaki hızlı değişimlere ve jeopolitik risklere karşı zayıf kalmasının önüne geçilmesinin önem arz ettiğini söyledi.
Bakan Albayrak, bu çerçevede içinde bulunulan ekonomik dengelenme sürecinde yüksek borçlanma maliyetlerini azaltacak, yatırımcı ve tüketici güvenini artıracak ve döviz kuru istikrarını sağlayacak adımları attıklarını anlattı.
Mali disiplin temel çıpa
Bu yıl kamu maliyesini bir yandan mali alanı ve enflasyonla mücadeleyi desteklerken diğer yandan yapısal, konjonktürel ve sosyal ihtiyaçları karşılayacak şekilde yürüttüklerini ifade eden Albayrak, şunları kaydetti:
"Bu dönemde kamu gelirlerini artıran önemli düzenlemeler yürürlüğe konulmuş, kamu giderlerinde tasarruf sağlayan kararlar alınmış, yapılan vergi düzenlemeleriyle enflasyonla mücadeleye katkı sağlanmıştır. Öte yandan yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı destekleyen nakdi ve vergisel teşvikler sağlanmış, gelir dağılımını ve sosyal adaleti pekiştiren düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Ekonomik ve sosyal teşvikler mali dengeler üzerinde bir miktar maliyet yaratmıştır.
Yeni Ekonomi Programı'nda mali disiplini ekonomi politikasının temel çıpası olarak belirledik. Başta tasarruflar olmak üzere uygulamaya konulacak yapısal tedbirlerle, merkezi yönetim bütçe açığının GSYH'ye oranını program dönemi boyunca yüzde 2’nin altında tutacağız. Bu çerçevede 2017'de yüzde 1,5 olarak gerçekleşen merkezi yönetim bütçe açığının GSYH'ye oranının 2018'de yüzde 1,9, 2019'da ise yüzde 1,8 olacağını öngörüyoruz.
Buna bağlı olarak 2017'de yüzde 1,8 olan genel devlet açığının GSYH'ye oranının 2018'de yüzde 2,4, 2019'de ise yüzde 1,6 olmasını hedefledik. Bu oranlar yüzde 3 olan Maastricht kriterinin oldukça altında, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin bütçe açıklarına kıyasla oldukça düşük düzeydedir."
“Vatandaşın refahını ve Türkiye’nin geleceğini gözetiyoruz”
Bakan Albayrak, Genel Kurul'da yaptığı sunumda, yürüttükleri ekonomi politikalarıyla yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı çok güçlü şekilde desteklediklerine işaret ederek, ekonomide büyüme ve kalkınmayı önceliklendirerek her zaman vatandaşın refahını ve Türkiye'nin geleceğini gözettiklerini ifade etti.
Albayrak, özellikle kamu maliyesinde ve bankacılık alanında elde ettikleri kazanımlarla dalgalanmalara karşı attıkları doğru adımlar sayesinde başta 15 Temmuz hain darbe girişimi olmak üzere pek çok iç ve dış şoku atlatmayı başardıklarını anlattı.
Ekonomide yaşanan dengelenmenin ardından, Türkiye'yi yüksek gelirli ülkeler grubuna yükseltecek, küresel bir güç olma yolundaki ilerleyişini destekleyecek yapısal reform öncelikli politikalarının devam edeceğini vurgulayan Albayrak, şöyle konuştu:
"2019 yılı bütçesinde de temel ilkemiz olacak mali disiplin, dengelenme, bu sürecin en temel destekleyicisi olacaktır. Uyguladığımız tasarruf politikasının yapısal değişikliklerle kalıcı hale gelmesi sağlanacaktır. Kamu maliyesinde en temel hedeflerimizi mal ve hizmet, sermaye, yatırım, cari transfer ve faiz giderlerinin azaltılması ve kamu gelirlerinin artırılması olarak belirledik. Farklı bir siyasi yapı ya da konjonktürde belki de etkisi birkaç yıl sürecek bu dönemi elhamdülillah 3-4 ay gibi bir sürede atlattık, çok iyi bir performans ile spekülatif saldırılar öncesi göstergeleri yakaladık. Yaklaşık son 2 ayda kurda, CDS primlerinde, faizlerde sağladığımız gelişmelerle en pozitif ayrışan ülke olduk."
"Ekonomimizi 4 kattan fazla büyüttük"
Yapılan spekülatif kur atakları sonucunda 7,20'lere kadar yükselen kurda, normalleşme süreciyle 5,14'lere kadar geri çekilme sağladıklarını anımsatan Albayrak, yıl sonu itibarıyla negatif volatilitenin büyük oranda önüne geçtiklerini söyledi.
Albayrak, 2 yıllık faizlerde yüzde 26'lardan yüzde 20'lerin altına, benzer şekilde 5 yıllıklarda yüzde 26'lardan yüzde 16-17'lere, 10 yıllıklarda da yüzde 22 seviyesinden yüzde 15-16 seviyelerine gerileme sağladıklarına dikkati çekerek, "Kredi faizlerinde de yüzde 45'lere kadar gerçekleşen yükselişi kırdık ve faizler de yüzde 25'ler altına kadar geriledi. Dengelenme süreci hedeflerimiz doğrultusunda devam ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'ye 16 yıldır çok büyük hizmetler ve reformlar kazandırdıklarını vurgulayan Albayrak, şunları kaydetti:
"Ekonomimizi yaklaşık 4 kattan fazla büyüttük. Türkiye son 16 yılda çok güçlü bir performans ile büyüdü. AK Parti'nin ekonomi karnesi ortada. Her dönem, yapılan tüm saldırılara rağmen yapılması gerekenin en iyisi yapılmaya çalışıldı ve milletimiz de teveccüh gösterdi. Türkiye, küresel ekosistemin, paradigmaların değiştiği bu dönemde, siyasetten ekonomiye, iktisadi hayattan üretim ve tüketim alışkanlıklarına kadar her şeyi gözden geçirip güncellemek durumundandır."
"Dengelenme süreci üçüncü çeyrekte belirginleşti"
Albayrak, tüm finansal ve makroekonomik göstergelerin Türkiye tarihinin en iyi seviyelerinde seyrettiği bir dönemde başlatılan planlar zincirinin hedeflerine değinerek, "Gezi, 17-25 Aralık komplosu, çözüm sürecini bitiren saldırılar, sınırımızın hemen dibinde kurulmak istenen terör devleti, Orta Doğu'da huzuru boğsun diye üretilen DEAŞ, FETÖ'nün onlarca ihanet girişimi ve 15 Temmuz. Biz tüm bunlarla mücadele ederek hem bu milletin özgürlüğünü, bu ülkenin demokrasisini kurtarmaya çalıştık hem de ekonomimizi güçlü kılmak, yaşanan süreçlerden etkilenmeden çıkmak için uğraştık." ifadelerini kullandı.
Gezi olayları sonrası faizlerin neredeyse iki katına çıktığını, 17-25 Aralık girişimiyle yüzde 11’e yükseldiğini hatırlatan Albayrak, Türkiye'nin hem 3 terör örgütüne karşı her cephede aynı anda mücadele verirken hem de ekonomik bağımsızlık mücadelesinin fitilini her cephede ateşlediğini belirtti.
Albayrak, bu mücadelenin devam edeceğini, kazananın millet olacağını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bugün dünyanın en önde gelen finans kurumlarının parmak ısırdığı, inanamadığı bir performansı her daim sergilemeye devam ediyoruz. Bugün açıklanan büyüme rakamlarına da değinmek istiyorum. 'Türkiye stagflasyona girdi, Türkiye küçülecek, Türkiye resesyona girdi' gibi birçok şeyler duyduk. Türkiye, küresel ekonomideki bu denli sert süreçlere rağmen, tarihinin en büyük kur saldırısını yaşamasına rağmen, o saldırıyı yaşadığı dönemde dahi bir önceki çeyrekteki 11,1’lik baz etkisine rağmen büyümüştür.
TÜİK tarafından bugün açıklanan verilere göre Türkiye ekonomisi 2018 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak yüzde 1,6 oranında büyüme kaydetti. İç ve dış konjonktürde olumsuzluk yaşadığımız bir dönemde yıllık bazda kaydedilen pozitif büyüme aldığımız güven artırıcı politika kararlarının etkili olduğunu ve Türkiye ekonomisinin sağlam duruşunu devam ettirdiğini göstermektedir. Ekonomide 2018 yılı ikinci çeyreğinde başlayan dengelenme sürecinin üçüncü çeyrekte belirginleşerek devam ettiğini görüyoruz."
“Net dış talep büyümeye kuvvetli bir katkı sağladı”
Bu denli sert süreçlerde Türkiye'nin ekonomide yumuşak geçişleri sağlayabildiğini, kontrollü bir yol izleyebildiğini gösterdiğini ifade eden Albayrak, bu dönemde nihai yurt içi talep büyümeye sınırlı katkı verirken, ihracat ve turizm gelirlerindeki güçlü görünüm ve zayıf ithalat nedeniyle net dış talebin büyümeye kuvvetli bir katkı sağladığını belirtti.
“Hazine borçlanma gereksinimi azaltılmıştır”
Albayrak, sunumunda, Türkiye'de son 16 yılda uygulanan mali disiplin sayesinde kamunun borç yükünün oldukça düşük seviyelere indirildiğini ifade ederek, AB Tanımlı Genel Yönetim Borç Stokunun GSYH'ye oranının 2002'de yüzde 72,1 seviyesindeyken, 2018'in ikinci çeyreği itibarıyla yüzde 29,2 seviyesine gerilediğini söyledi.
Söz konusu oranın Avrupa Birliği Bölgesi'nde 2018 yılı birinci çeyreği itibarıyla yüzde 81,5 seviyesinde olduğunu aktaran Albayrak, şöyle devam etti:
"Bu dönemde sadece borç yükü azaltılmamış, aynı zamanda borcun vadesi uzamış ve borç stokunun yapısı iyileştirilmiştir. Merkezi yönetim brüt borç stoku içinde değişken faizli senetlerin payı 2002'deki yüzde 51,1 seviyesinden 2018 yılı ağustos ayı itibarıyla yüzde 23,8 seviyesine gerileyerek, borç stokunun faiz oranına olan duyarlılığı önemli ölçüde azaltıldı. Uygulanan ihtiyatlı makroekonomik politikalar sayesinde Hazine borçlanma gereksinimi azaltılmıştır."
“Tüm paydaşların süreçten en az zararla çıkmasını sağladık”
Albayrak, bu yıl için açıklanan Hazine Finansman Programı'nda yüzde 110 seviyesinde öngörülen iç borç çevirme oranının yaşanılan tüm finansal saldırılara rağmen yüzde 95 seviyesinde gerçekleştirilmesinin planlandığını dile getirerek, Türkiye'ye karşı gerçekleştirilen spekülatif ataklara karşı devreye aldıkları güçlü aksiyon adımlarıyla oluşturulmak istenen negatif havayı dağıttıklarını vurguladı.
Ekonomi yönetimi içinde yer alan tüm kurum ve kuruluşlarla kurdukları güçlü koordinasyon ve sinerjinin, bu dönem elde edilen başarının en büyük sebebi olduğuna işaret eden Albayrak, "Spekülatif saldırılara karşı aldığımız tedbirlerle tüm paydaşların süreçten en az zararla çıkmasını sağladık." diye konuştu.
Bakan Albayrak, göstergelerdeki negatif seyri kırdıklarını ve bir ayı aşkın süre göz önüne alındığında gelişmekte olan ülkeler arasında para birimi ve CDS primlerindeki pozitif ayrışmayla öne çıkan ülkenin Türkiye olduğunu anlatarak, sürecin sonunda sermaye piyasalarında ekimde 6 ay aradan sonra dolar cinsinden çok başarılı bir tahvil ihracı gerçekleştirildiğini, ihraç miktarının 3 katı taleple karşılaştıklarını bildirdi.
"YEP, küresel finans çevrelerinde güçlü karşılık buldu"
Albayrak, sermaye piyasalarının geliştirilmesi ve derinleştirilmesi kapsamında Türkiye'nin en büyük Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK) ihracının geçen hafta gerçekleştirildiğini ve 4 banka tarafından sonuçlandırılan ihraca 118 yatırımcıdan toplam 2,43 kat talep geldiğini hatırlattı.
Başarılı tahvil ihraçlarının, atılan adımların ve Yeni Ekonomi Programı'nın (YEP) küresel finans çevrelerinde güçlü karşılık bulduğunu ortaya koyduğuna dikkati çeken Albayrak, şu ifadeleri kullandı:
"Piyasalara arz edilen iç borçlanma senet miktarını azaltarak, borçlanma vadesini kısaltarak ve senet çeşitlerini piyasa koşullarına göre revize ederek geçici piyasa oynaklığına karşı önlemler aldık. 2018 yılı içinde yatırımcı tabanının genişletilmesi ve yatırım enstrümanlarının çeşitlendirilmesi amacıyla bireysel yatırımcılara yönelik çalışmalara hız verilmiş olup bu kapsamda yurt içinde altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası ihracı gerçekleştirilmiştir. Kısa süre içinde Hazine garantili bir altın tahvili ve altına dayalı kira sertifikası ihracı daha gerçekleştirilecektir."
Berat Albayrak, kamu kurumlarının mali kaynaklarının yönetimi tek elde toplayacak Tek Hazine Kurumlar Hesabı 17 Ekim itibarıyla uygulamaya geçirildiğini anımsatarak, gelecek dönemde kurumların sayısının artmasıyla kapsamı genişletilecek olan hesapla yaklaşık 40 milyar liralık kamu kaynağı daha etkin ve verimli bir şekilde yönetileceğini böylelikle kamunun borçlanma maliyetlerinin aşağıya düşürüleceğini aktardı.
Borç üstlenim taahhütleri
Tek elde toplanacak nakit rezervinin en uygun finansal araçlarla nemalandırılması sayesinde yıllık 3 ila 4 milyar lira arasında tasarruf elde edileceğini belirten Albayrak, Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda belirlenen limitlerle Hazine garantileri ve borç üstlenim taahhütlerinden kaynaklanabilecek riskleri sınırlandırdıklarının altını çizdi.
Albayrak, gelecek yıl için öngörülen kredi talepleri ve gerçekleştirilmesi planlanan projeler dikkate alınarak hazine garantili imkan ve dış borcun ikrazı limiti ve borç üstlenim taahhüt limiti 4,5 milyar dolar olarak belirlendiğini bildirdi.
Halihazırdaki 7 ulaştırma projesi için 15,4 milyar dolar tutarındaki krediye borç üstlenim taahhüdü sağlandığını ifade eden Albayrak, "Hazine garantilerinden ve borç üstlenim taahhütlerinden kaynaklanabilecek koşullu yükümlülükler kapsamındaki risklerin borç stokuna, borcun sürdürülebilirliğine ve mali disipline muhtemel etkileri çeşitli senaryo analizleri ve araçlar vasıtasıyla ölçülmekte ve çok yakından takip edilmektedir." dedi.
“2 milyar 70 milyon dolar tutarında dış finansman sağlandı”
Albayrak, 2018'de kamu kurum ve kuruluşlarının Yatırım Programı'nda yer alan projeleriyle bankacılık kesimi aracılığıyla özel sektörün finansmanına yönelik dış finansman çalışmalarının sürdüğünü belirterek, toplam 2 milyar 70 milyon dolar tutarında dış finansman sağlandığını söyledi.
Gelir politikaları ve uygulamaları konusunda son dönemde, temel politika öncelikleri çerçevesinde imalat ve üretim faaliyetlerinin teşvikine yönelik olarak vergisel alanda birçok düzenlemeyi hayata geçirdiklerini vurgulayan Albayrak, 2017 ve 2018'de imalat sektöründe gerçekleştirilen yatırımlara ilave kurumlar vergisi ve KDV desteği sağladıklarından hatırlattı.
Makine ve teçhizat yatırımları desteklerine de değinen Albayrak, ekonomik canlanmaya katkı sağlamak amacıyla yapılan düzenlemelerden bahsetti.
“Tüm SGK primleri ve vergileri 12 ay boyunca devlet olarak karşılıyoruz”
Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, uygulanmakta olan istihdam politikalarına katkı sağlamak ve işsizliği azaltmak amacıyla yapılan düzenlemelere de değinerek, şunları kaydetti:
"2018-2020 yıllarında işe alınacak her bir işçi için asgari ücret üzerinden ödenmesi gereken tüm SGK primleri ve vergileri 12 ay boyunca devlet olarak karşılıyoruz. Kadın, genç ve engelli istihdamında ise bu teşvikten 18 ay boyunca yararlanılabilmektedir. İmalat ve bilişim sektöründe işe alınacaklar için SGK prim desteği 2 bin 29,5 liraya kadar çıkabilmektedir. İmalat sektöründe 2018'de ilk defa istihdam edilecek her genç çalışan için, 2 ayda bir olmak üzere 883 lira vergi ve prim desteği, bin 603 lira ücret desteği olmak üzere 2 bin 486 lira tutarındaki tüm maliyetler devlet tarafından karşılanmaktadır."
Geçen yıl bütçe giderlerinin 678,3 milyar lira, bütçe gelirlerinin 630,5 milyar lira, bütçe açığının 47,8 milyar lira ve faiz dışı fazlanın 8,9 milyar lira olarak gerçekleştiğini hatırlatan Albayrak, "2017 yılı bütçe giderleri, bütçe başlangıç tahminine göre yüzde 5,1, yıl sonu gerçekleşme tahminine göre yüzde 0,7 artmıştır. Buna karşın bütçe gelirlerimiz bütçe başlangıç tahminine göre yüzde 5,4, yıl sonu gerçekleşme tahminine göre yüzde 3 artış göstermiştir. Geçen yıl 47,8 milyar lira olarak gerçekleşen bütçe açığı başlangıçta öngörülen açığın 928 milyon lira üzerinde ancak yıl sonu gerçekleşme tahmininin ise 13,9 milyar lira altında gerçekleşmiştir." diye konuştu.
Albayrak, bu yıl merkezi yönetim bütçe giderlerinin 821,8 milyar lira, bütçe gelirlerinin 749,6 milyar lira, bütçe açığının 72,1 milyar lira ve faiz dışı dengenin de 4,3 milyar lira olarak gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini söyledi.
Yıl sonu bütçe açığının başlangıç hedefinin 6,2 milyar lira üzerinde gerçekleşeceğini ve bunun milli gelire oranının ise yüzde 1,9 olacağını öngördüklerini bildiren Albayrak, "2018 yılında personel giderlerinin 200,3 milyar lira, sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderlerinin 34,4 milyar lira, mal ve hizmet alım giderlerinin 69,3 milyar lira, cari transferlerin 323,1 milyar lira, sermaye giderlerinin 78,7 milyar lira, sermaye transferlerinin 17,3 lira, borç verme giderlerinin 22,2 milyar lira ve faiz giderlerinin 76,4 milyar lira olarak gerçekleşmesini bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
"YEP'i hedeflere uyumlu hazırladık"
Albayrak, gelecek yılın bütçesini, YEP kapsamında açıklanan ekonomik, mali ve sosyal hedeflerle uyumlu şekilde hazırladıklarını anlatarak, söz konusu dönemde bütçe giderlerini 961 milyar lira, faiz hariç giderleri 843,7 milyar lira, bütçe gelirlerini 880,4 milyar lira, vergi gelirlerini 756,5 milyar lira, bütçe açığını 80,6 milyar lira ve faiz dışı fazlayı 36,7 milyar lira olarak öngördüklerini kaydetti.
Gelecek yıl bütçe ödeneklerinin, 2018 yılına göre yüzde 26 arttığına dikkati çeken Albayrak, bu artışın yaklaşık 198 milyar liraya tekabül ettiğini bildirdi.
Albayrak, personel giderlerinin toplam bütçe harcamaları içindeki payının 30,6 olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Personel ücretlerine 2019 yılında yansıtılacak enflasyon farkı ödemeleri ile 2018 yılında kadroya geçen taşeron işçilerin ücret ödemeleri nedeniyle personel giderleri geçen yıla göre yüzde 35,6 artarak, 216 milyar 570 milyon liradan 293 milyar 678 milyon liraya yükselmiştir. 2019 yılı içerisinde emekli ve yaşlılık aylıklarına yapılacak enflasyon farkı dahil zamlar ile emeklilere verilecek bayram ikramiyeleri nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan transferler yüzde 36,5 artarak, 185 milyar 160 milyon liraya yükselmiştir.
Faiz oranında ve döviz kurundaki yükselişe bağlı olarak borçlanma maliyetlerindeki ve dış borç faiz ödemelerindeki artış nedeniyle faiz giderleri 2018 yılına göre yüzde 63,6 artarak, 117 milyar 317 milyon liraya yükselmiştir."
"Bütçe giderlerinin dağılımı"
Albayrak, vergi gelirlerinin yüzde 20 artarak 756,5 milyar lira, vergi dışı gelirlerin ise yüzde 4 artarak 123,9 milyar lira ulaşacağını öngördüklerini aktardı.
Gelecek yıl vergi gelirlerinin alt kalemleri hakkında da bilgi veren Albayrak, "Gelir vergisi 171,9 milyar lira, kurumlar vergisi 74,2 milyar lira, dahilde alınan KDV 70,7 milyar lira, özel tüketim vergisi 162,6 milyar lira, ithalde alınan KDV 165,8 milyar lira, damga vergisi 20,8 milyar lira, harçlar 27,7 milyar lira, banka ve sigorta muameleleri vergisi 19 milyar lira, motorlu taşıtlar vergisi 16 milyar lira ve diğer vergiler 27,8 milyar lira olarak tahmin edilmiştir. 2019 yılı bütçesi, Yeni Ekonomi Programı'nda ortaya konulan dengelenme sürecinin en temel destekleyicisi olacaktır. Maliye politikası, para politikasıyla eş güdümlü olarak, enflasyon başta olmak üzere cari açık ve büyümeye ilişkin hedeflerle uyumlu yürütülecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Albayrak, Yeni Ekonomi Programı'nda ortaya koyulan hedefler doğrultusunda hazırlanan 2019 yılı bütçesinin, en önemli özelliklerinden birinin tasarruf bütçesi olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:
"Özellikle alt yapı yatırımlarımız doygunluk noktasına ulaştığı için öncelikli tasarruf alanımız burası oldu. Bir yandan tasarruflar sayesinde kamu kaynaklarının verimsiz alanlara yönelmesinin önüne geçilirken diğer yandan memurumuzun, işçimizin, emeklimizin, haklarını koruduk. Daha önceki yıllarda olduğu gibi 2019 yılı bütçesinde de kadınlara, çocuklara, gençlere, yaşlılara ve engellilere sağladığımız imkanları artırarak devam ettirdik.
Diğer taraftan, ihracata, teknoloji üretimine ve turizme yönelik ayrılan kaynaklarda temel olarak kesinti uygulanmamıştır. Yeni Ekonomi Programı'nda da ilan ettiğimiz gibi, 2019 yılı bütçesinden başlayarak 3 yıllık dönemde kaynaklarımızı öncelikli olarak ihracatı artıracak, teknolojik ürün üretimi sağlayacak ve cari açığı azaltacak yatırımlara kanalize edeceğiz. Bu kapsamda daha önce ilan ettiğimiz bütçe disiplini ve sıkı maliye politikası yaklaşımımız 2019 yılında da tavizsiz şekilde uygulanmaya devam edilecektir.
Gelir tarafında, tek seferlik gelir artırıcı tedbir öngörmedik. Dönem içerisinde meydana gelebilecek tek seferlik uygulamalar, bütçemizi pozitif olarak etkileyecektir. Bütçemizin en önemli özelliği sermaye giderlerinde sağlayacağı ortalama yüzde 20'lik düşüş ile arzu ettiğimiz 'Ekonomik dengelenme' sürecine büyük katkı sağlayacak olmasıdır. Tek seferlik gelirlere dayanarak kalıcı harcamalara bütçemizde yer vermedik."
"Vergi gelirlerinin yüzde 21'ini eğitime harcayacağız"
Günümüzde, nitelikli insan gücünün, bilimsel ve teknolojik gelişmişliğin ön şartının eğitim olduğunu dile getiren Albayrak, AK Parti hükümetleri olarak daha önceki yıllarda olduğu gibi 2019'da da bütçeden en büyük payı eğitime ayırdıklarını söyledi.
Eğitime ayırdıkları kaynağı 2019'da 161 milyar liraya çıkardıklarını ifade eden Albayrak, böylelikle bütçe giderlerinin yaklaşık yüzde 17'sini doğrudan eğitime ayırdıklarını yani 2019'da vergi gelirlerinin yüzde 21'ini bu alana harcayacaklarını kaydetti.
Sağlık alanında yaptıkları reformlarla sağlık hizmetinin kalitesini artırdıklarına işaret eden Albayrak, "Ruhen ve bedenen sağlıklı nesillerin yetişmesi için sağlık alanındaki harcamalarımızı artırdık. Bu amaçla 2019'da bütçemizden sağlığa yaklaşık 157 milyar lira kaynak ayırdık. 2002'de yüzde 11,3 olan sağlık harcamalarının bütçe içindeki payını 2019'da yüzde 16,3'e çıkardık." diye konuştu.
Albayrak, 2019'da özel sektörün yenilikçi ve üretken yatırımlarını destekleyecek yatırımlara önem verdiklerine dikkati çekerek, gelecek yıl bütçeden yatırımlar için 65,1 milyar lira kaynak ayırdıklarını söyledi.
Yerel yönetimlere daha fazla önem verdiklerine dikkati çeken Albayrak, kamu hizmetlerinin sunumunda yerel yönetimlere daha çok görev ve sorumluluk vererek, merkezden yürütülen birçok hizmetin mahallinde daha etkin ve verimli sunulmasını sağladıklarını anlattı. Albayrak, yerel yönetimlere verilen önem doğrultusunda, büyükşehir ve diğer belediyeler ile il özel idarelerine ayırılan kaynağı yüzde 28,4 artırarak 93,6 milyar lira seviyesine ulaştırdıklarını dile getirdi.
Gelecek yılın bütçesinde sosyal harcamalar için ayrılan kaynağı 62,1 milyar liraya çıkardıklarına dikkati çeken Albayrak, "Bu tutar 2019 yılı bütçesinin yüzde 6,5'ine denk gelmektedir. Oysa 2002'de bu oran o günün bütçesinin yüzde 1,3'üydü, ayırılan kaynak ise sadece 1,6 milyar liraydı." ifadelerini kullandı.
Albayrak, 2019'da bütçeden yatırım ödenekleri dahil tarıma ayrılan kaynak toplamının 26,5 milyar lira olduğunu ifade ederek, "Bu kapsamda, tarımsal destek programları için 16,1 milyar lira, tarım sektörü yatırım ödenekleri için 5,1 milyar lira, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT’lerin finansmanı, ihracat destekleri ve diğer tarımsal destekler için 5,3 milyar lira kaynak ayırıyoruz." dedi.
"Reel sektörü desteklemeyi sürdürüyoruz"
Albayrak, 2019'da özel sektör öncülüğünde büyüme stratejisini sürdürdüklerini anlatarak, reel kesim destekleri için bütçemizden 32,8 milyar lira kaynak ayırdıklarını bildirdi.
Yurt içi tasarruf oranının artırılmasının, hükümetin ekonomi politikasının önemli bileşenlerinden biri olduğunu vurgulayan Albayrak, bu sayede sürdürülebilir yüksek büyüme hedeflediklerini söyledi.
Gelecek yıl Bireysel Emeklilik Sistemi kapsamında devlet katkısı tutarı için bütçede 4,1 milyar lira kaynak ayırdıklarını, 2019 sonunda bütçeden karşılanan toplam devlet katkısı tutarının 19,4 milyar liraya ulaşacağını bildiren Albayrak, bugün itibarıyla bireysel emeklilik sistemindeki katılımcı sayısı 7 milyon kişiye, birikmiş fon tutarı ise devlet katkısı dahil 87 milyar liraya yaklaştığını belirtti.
Albayrak, iktidara geldikleri 2002'den bu yana kamu görevlilerinin mali ve sosyal haklarında ciddi iyileşmeler sağladıklarını vurguladı. Albayrak, 2002-2018 Kasım döneminde kamu görevlilerinin aylık ve ücretlerinde enflasyonun oldukça üzerinde artış sağladıklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Aile yardımı ödeneği dahil en düşük memur maaşı 2002 Aralık ayında 392 lira iken 2018 Kasım ayında 3 bin 133 liraya çıkarıldı, artış oranı yüzde 699'a ulaştı. Aile yardımı ödeneği dahil ortalama memur maaşı 2002 Aralık ayında 578 lira iken 2018 Kasım ayında 3 bin 806 liraya çıkarılarak, artış yüzde 559'a ulaştı. Muhtar aylığı 2002 Aralık ayında 97 lira iken 2018 Kasım ayında bin 726 liraya çıkarıldı, artış yüzde bin 673'e seviyesine ulaştı. Güvenlik korucu ücretleri 2002 Aralık ayında 236 lira iken 2018 Kasım ayında bin 727 liraya çıkarıldı, artış yüzde 631'e ulaştı. Aynı dönemde gerçekleşen enflasyon ise yüzde 349,5 olmuştu."
Albayrak, uygulamakta oldukları vergi politikalarıyla sosyal ve çevresel politikalara da destek olduklarını söyledi.
Net asgari ücretin vergi tarifesi sebebiyle dönem başında belirlenen miktarın altına düşmesini kalıcı olarak önlediklerini anlatan Albayrak, şöyle devam etti:
"İşverenlerce kadın hizmet erbabına sağlanan kreş hizmetlerini gelir vergisinden istisna ettik. Kreş hizmeti verilmeyen durumlarda ise kreşlere ödenen tutarın aylık olarak asgari ücretin yarısına kadar olan kısmını gelir vergisinden muaf tuttuk. 16 yaş ve üzerindeki ikinci el araçlarını 2019 sonuna kadar hurdaya çıkarmak suretiyle trafikten çeken araç sahiplerine, yurt içinden yeni araç alımında 10 bin liraya kadar ÖTV indirimi sağladık. Şehir içi ticari yolcu taşımacılığında kullanılan taşıtlar ile yük taşımacılığında kullanılan taşıtların 30 Haziran 2019'a kadar özel tüketim vergisi ödenmeksizin yenilenebilmesini mümkün kıldık."
Kayıt dışı ekonomiyle etkin mücadeleye devam
Albayrak, kayıt dışı ekonominin azaltılması için planlı mücadele yürüttüklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Mükelleflerin uyum düzeyinin artırılarak uyumlu mükellefler aleyhine oluşabilen haksız rekabetin önlenmesi ve kayıtlı ekonominin teşvik edilmesi amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığı bünyesinde yeni bir veri ve risk analiz merkezi kuruyoruz.
Kurulacak bu merkezde, farklı veri kaynaklarından elde edilen bilgilerle, faaliyet grupları ve sektörler itibarıyla analizler yapılmak suretiyle vergilemede muhtemel risk alanları tespit edilecektir. Bu yıl tamamlamayı hedeflediğimiz yeni bir eylem planı çerçevesinde kayıt dışı ekonomi ile mücadele çalışmalarımıza devam edeceğiz."
e-Tebligat ile 300 milyon lira tasarruf
Albayrak, vergi mükelleflerin elektronik uygulamalarla neredeyse tüm işlemlerini gerçekleştirilebilmesini sağladıklarının altını çizerek, "Bunun yanı sıra idari işlemlerimizi de elektronik ortama taşıdık. Kurduğumuz e-Tebligat Sistemi ile yaklaşık 30 milyon tebliğ belgesini elektronik ortamda tebliğ ettik ve yaklaşık 300 milyon lira tasarruf sağladık." dedi.
Serbest meslek erbabı, işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerle basit usule tabi olan mükelleflerin kayıtlarının elektronik ortamda tutulmasına imkan veren defter beyan sistemini hayata geçirdiklerini ifade eden Albayrak, "Bu kapsamda yaklaşık 2,1 milyon mükellefin gelir ve gider kayıtlarının portal üzerinden elektronik ortamda tutulmasını, beyannamelerin kullanıcı dostu ara yüzler vasıtasıyla sistem üzerinden doldurulmasını hedefliyoruz. Böylece küçük ölçekli mükelleflerimizin de vergiye uyum maliyetlerini azaltıyoruz." şeklinde konuştu.
“İşlemlerde kolaylık, hız ve etkinlik sağladık”
Albayrak, KDV iadelerinin hızlı ve doğru yapılabilmesini sağlamak için yoğun bir şekilde çalıştıklarını vurgulayarak, şunları aktardı:
"Bu kapsamda daha önce yapmış olduğumuz hizmetlere ilave olarak belirli şartları sağlayan mükelleflerimizin, yeminli mali müşavirlerce hazırlanmış KDV iadesi tasdik raporu ile talep ettikleri KDV iade tutarlarının yüzde 50'sinin, yapılacak ilk kontrollere göre 10 iş günü içerisinde teminat alınmaksızın iade edilmesini, kalan tutarın daha sonra yapılacak kontroller çerçevesinde iade edilmesini öngören bir sistem kuruyoruz."
Vergisel konularda anlaşılabilirliğin sağlanması, mükelleflerin hak ve ödevleri konusunda bilgilendirilmesi yoluyla vergi bilincini ve gönüllü uyumu daha da artırmak üzere, Mükellef Hizmetleri Merkezi'ni yeniden yapılandırdıklarını anlatan Albayrak, "İnteraktif Vergi Dairesi'nin kapsamını genişletiyoruz. Vergi dairesine gidilerek yapılan işe başlama bildirimi, adres değişikliği gibi birçok işlemi elektronik ortama taşıyarak vergi dairesine gitmeden yapılabilir hale getirdik. Bu sayede vergisel işlemlerde kolaylık, hız ve etkinlik sağladık." dedi.
Albayrak, Dünya Bankasının İş Yapma Kolaylığı Endeksi'nde Türkiye'nin 2018'de 190 ülke arasında bir önceki yıla göre 60. sıradan 17 basamak yükselerek 43. sıraya çıktığını anımsatarak, raporda, Türkiye'nin iş yapma kolaylığı açısından en büyük ilerleme kaydeden ülkelerin arasında gösterildiğine işaret etti.
Çifte vergilendirmeyi önlemek için yaptıkları çalışmalara değinen Albayrak, "Türk müteşebbislerin diğer ülkelerde vergisel yönden öngörülebilir ve kurallara bağlanmış bir ortamda çifte vergilendirme riski olmaksızın ticari, mesleki faaliyetlerini sürdürmelerine ve her türlü yatırımda bulunmalarına imkan tanımak, benzer şekilde yabancı müteşebbislerin ve yatırımcıların da aynı koşullarda ülkemize güven içinde gelmelerini sağlamak amacıyla çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları imzalamaktayız. Bu kapsamda imzalanan anlaşma sayımız 90’a ulaşmış olup, bunlardan 85'i yürürlüktedir. Diğer anlaşmaların ise onay süreci devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
Yürütecekleri gelir politikasına da değinen Albayrak, şunları kaydetti:
"Gelir politikalarımızı, 2019'da gerekli mali alanın temini suretiyle makroekonomik dengelenme sürecinin desteklenmesi, 2020 ve 2021 döneminde ise kamu harcamaları için ihtiyaç duyulan finansmanın sağlanması, sosyo-ekonomik kalkınma ve adaletin daha da güçlendirilmesi, ekonominin uluslararası düzeyde rekabet gücünün artırılması ve yurt içi tasarruflara katkı sağlanması hedefleri doğrultusunda yürüteceğiz."
"Ekonominin rekabet gücünü daha da geliştireceğiz"
YEP'teki gelir politikalarına yönelik hedefler çerçevesinde gelecek dönemde yapılacakları aktaran Albayrak, şöyle konuştu:
"Mali disiplinin hassasiyetle korunması ekonomi politikalarımızın en öncelikli hedefi olacaktır. Vergi sisteminin daha basit, etkin, geniş tabanlı ve daha adil bir yapıya kavuşturulmasına ve vergi mevzuatının sadeleştirilmesine yönelik çalışmalarımıza çok daha hızlı ve etkili devam edeceğiz. Etkinliği olmayan istisna, muafiyet ve indirimleri kademeli olarak kaldıracak ve mecbur olmadıkça yeni istisna, muafiyet ve indirim getirmeyeceğiz.
Mükelleflerimizin vergiye uyum seviyelerini güçlendirecek ve kayıtlı ekonomiye geçişi hızlandıracağız. Gelir politikalarımız ile ihracat odaklı ve teknoloji tabanlı bir üretim modeli çerçevesinde, nitelikli yatırımları, katma değerli üretimi, istihdamı ve ihracata dayalı büyümeyi destekleyerek, ekonomimizin rekabet gücünü daha da geliştireceğiz."
Kaynak: AA