Bakan Dönmez, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen "Dünyada ve Türkiye’de Enerji Trendleri" sempozyumuna katıldı.
Enerji fiyatlarındaki ani ve şok dalgalanmaların son zamanlarda maliyetleri artırdığını belirten Dönmez, doğal gaz, petrol ve kömür gibi kaynakların fiyatlarındaki olağan dışı artışların nihai olarak hem evsel tüketicileri hem de sanayiyi olumsuz etkilediğini söyledi.
Dönmez, olağanüstü bir dönemden geçildiğine dikkati çekerek, "Tüketiciyi koruyan geçici önlemlerin alınması elzem hale geldi. EPDK, önceki gün elektrik üretim santralleri için azami uzlaştırma fiyatlarını belirledi. Böylece hem vatandaşlarımızı yüksek maliyetten koruyacağız hem de arz güvenliğimizi sağlayacağız." diye konuştu.
"Oluşan küresel fiyatlar içerideki maliyetleri de zorluyor"
Uzlaştırma fiyatlarının doğal gaz ve ithal kömür santralleri için megavatsaat başına 2 bin 500 lira, diğer santraller için 1200 lira olarak belirlendiğini anımsatan Dönmez, sözlerine şöyle devam etti:
"Böylece santrallerin üretime sorunsuz bir şekilde devam etmesini sağlayacağız. Bir tarafta maliyeti düşük santraller var, diğer tarafta maliyeti yüksek santraller. İstihdam ve sağladıkları enerjinin miktarını da korunması gerekiyor. Bu nedenle piyasa yapısını bozmadan, piyasanın güçlü ve dengeli bir şekilde desteklenmesi gerekiyordu. Öte yandan bu destekle birlikte fiyat artışlarının faturalara yansımasını da engelleyeceğiz. Bugüne kadar elektrik ve doğal gaz faturalarına 100 milyar liralık bir destek sağladık. Bu sübvansiyon bu yıl da devam edecek.
Bu desteklere ilaveten sosyal yardım alan vatandaşlarımıza verdiğimiz kömür desteğinin, doğal gaz desteği olarak verilmesinin önünü açtık. Ancak şu hususu da göz önüne almamız gerekiyor. Özellikle ithal kaynaklarla üretim yapan santrallerin son dönemde ciddi girdi maliyetleri oluşmaya başladı. Oluşan küresel fiyatlar içerideki maliyetleri de zorluyor. Devletimiz büyük oranda sübvansiyon uyguluyor ancak son raddede artışları minimum düzeyde yansıtmak zorunda kalıyoruz."
"İhtiyacımız olan şey daha fazla enerji, daha az emisyon"
Dönmez, COVID-19 sonrası küresel ekonomilerin toparlanma sürecinde talepteki hızlı artışa arzın yetişemediğini aktararak, yatırım eksikliği, üretime hızla dönülememesi ve arz kesintisi politikalarının enerji fiyatlarının önce kademeli olarak sonra ise hızla yükselmesine neden olduğunu söyledi.
Dünyanın ciddi bir enerji dönüşümüne girdiğini belirten Dönmez, sözlerine şöyle devam etti:
"İhtiyacımız olan şey daha fazla enerji, daha az emisyon. Bu enerji dönüşümü bir enerji dönüşümünden çok emtia dönüşümüne benziyor. Temiz enerji dönüşümünü başarabilirsek, bugün fosil yakıt üreticilerinin yerini belki bakır, lityum, kobalt, alüminyum üreticileri alacak. Peki, bu durum gerçek bir çözüm olacak mı? Hayır. Çünkü bir bağımlılığı başka bir bağımlılığa dönüştürmüş olacağız. Bu sebeple tıpkı satranç gibi bir sonraki adımı hesaplayarak hareket etmek gerekecek. Bugün enerji sektöründe bir yandan enerji krizini, fiyatları, fosil yakıtlarda arz eksikliğini konuşuyoruz bir yandan da yeşil dönüşümü, iklim değişikliğiyle mücadeleyi konuşuyoruz. Bütün bu çelişkiler içerisinde doğru yolu bulmaya çalışıyoruz."
Dönmez, enerjinin ekonomiye, uluslararası ilişkilere, güvenlik politikalarına ve iç siyasi dinamiklere bağlı bir alan olduğuna dikkati çekerek, "Bu değişen denklemde değişmeyen tek şey Türkiye’nin bölgedeki yapıcı tavrıdır. Çevremizdeki kaynakların uluslararası pazarlara ulaşması için en ekonomik ve makul yolun Türkiye olduğunu, en rasyonel rotanın Türkiye olduğunu defalarca belirttik. Biz iş birliğine, dayanışmaya ve birlikte hareket etmeye hazırız. Son dönemde yaşanan jeopolitik gerilimler şunu açıkça gösteriyor ki güvenilir ve ekonomik kaynakların sisteme entegre edilmesi önemli. Hem arz güvenliğini teminat altına alacak, hem kaynak çeşitliliği sağlayacak hem de enerjiyi makul bir fiyattan temin edecek her proje sadece bizim değil bölgemizin de çıkarınadır." ifadelerini kullandı.
Yenilenebilir enerjiye önem veren ancak sistemin emisyon dengesini bozmayacak baz santrallerin devreye alındığını anımsatan Dönmez, daha fazla yerli daha fazla yenilenebilir stratejisine devam edileceğini vurguladı.
Dönmez, piyasa kuralları içerisinde bir dönüşüm sürdüğünü belirterek, şunları kaydetti;
"Kimseyi kapatmadan, kapatmaya zorlamadan, piyasa kuralları içerisinde bir dönüşümü başlattık. Türkiye'nin elektrikli otobüslerden, rüzgar türbinlerine, güneş panellerine, bu enerji dönüşümünün bir emtia dönüşümü olduğunu görerek, madencilik ve sanayide bir dönüşümümüz olmalı. Kimseyle yarışmadan, kimseyle kendimizi kıyaslamadan, kendi ihtiyaçlarımız ve önceliğimizi esas alan bir dönüşümden bahsediyorum. Bunun ilk yolu enerji teknolojilerinin üretimi. Bugün güneşte yüzde 70, rüzgarda yüzde 60, jeotermalde yüzde 50-55 ve biyokütlede yüzde 60-65 arası yerli ekipman kullanılıyor. Türkiye artık yenilenebilir enerji teknolojilerinin üretiminde önemli bir noktaya geldi demek. Biz enerji bağımsızlığını teknoloji bağımsızlığından ayrı görmüyoruz."