Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, 2021 yılında büyümenin dengeli bir görünüm ile yüzde 9'un üzerinde gerçekleşmesini beklediklerini belirterek, "Yüksek büyüme oranları gerçekleştiğinde, görevimizi tamamladığımızı düşünmüyoruz. Uyguladığımız politikalarda büyümenin dengeli, sürdürülebilir, istihdam dostu ve gelir dağılımı adaletini tesis edici nitelikte olması, bizim için büyümenin seviyesinden çok daha önemli." dedi.
Elvan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Hazine ve Maliye Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının 2022 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.
Küresel salgınla birlikte, son 2 yıldır olağanüstü bir dönemden geçildiğine ve bu sürecin makroekonomik dengeleri de ciddi ölçüde sarstığına işaret eden Elvan, salgının ekonomik etkilerine cevaben uygulanan politikalarla her ne kadar dünya genelinde bir canlanma olsa da hala önemli belirsizlikler olduğunu söyledi. Elvan, enerji ve emtia fiyatlarındaki artış ile tedarik ve lojistik sorunlarına dikkati çekerken, "Küresel enflasyonun, 2021'de yüzde 4,3 ile son on yılın en yüksek seviyesine ulaşması bekleniyor. Almanya, İspanya ve ABD gibi gelişmiş ekonomilerde son 25-30 yılın en yüksek enflasyonu yaşanıyor. Dolayısıyla 2022 yılında, küresel piyasalarda gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikaları önemli ölçüde etkili olacak. Yurt dışı kaynaklı oynaklığın artacağı bir döneme giriyoruz. Gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları da bu dönemde olumsuz etkilenebilir." diye konuştu.
Elvan, küresel borçluluğun yüksek seviyesinin de bir diğer risk unsuru olarak dikkat çektiğini aktardı.
Bakan Elvan, böylesine zorlu bir dönemde, bazı sorunlar olsa da Türkiye'nin başarılı bir sınav verdiğini vurgularken, ülkede ilk vakanın görüldüğü andan itibaren hayata geçirilen tedbirlere işaret etti.
Bu yıl aşılamanın artması ve küresel canlanmanın ülkeyi daha sağlam ve dengeli bir büyüme rotasına yönlendirdiğini belirten Elvan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Yılın ilk yarısını yüzde 14,3’lük bir büyümeyle kapatırken, bu büyümenin yaklaşık yüzde 60'ını yurt içi yatırımlar ve net dış talep oluşturdu. Makine teçhizat yatırımları 2019 yılının son çeyreğinden itibaren yedi çeyrektir büyüyor. Yatırım harcamalarındaki bu kuvvetli eğilim; potansiyel büyümeye yaptığı katkıların yanında, güçlü ve sürdürülebilir büyüme açısından da önemli bir gösterge niteliğindedir.
Öncü göstergeler yılın ikinci yarısında ılımlı bir iç talebe ve güçlü bir ihracata işaret ediyor. Böylece, 2021 yılında büyümenin dengeli bir görünüm ile yüzde 9'un üzerinde gerçekleşmesini bekliyoruz. Bu büyümenin en az yüzde 65'inin yatırımlar ve net dış taleple desteklenmesini öngörüyoruz. Yüksek büyüme oranları gerçekleştiğinde, görevimizi tamamladığımızı düşünmüyoruz. Uyguladığımız politikalarda büyümenin dengeli, sürdürülebilir, istihdam dostu ve gelir dağılımı adaletini tesis edici nitelikte olması, bizim için büyümenin seviyesinden çok daha önemli."
Bakan Elvan, alınan tedbirlerin de etkisiyle istihdamın, 2020'nin ikinci yarısından itibaren önemli ölçüde arttığını belirterek, "2021 Ocak-Eylül döneminde 2,2 milyon istihdam artışı ile salgın öncesi dönemin de üzerine çıktık. Kadın ve genç istihdamının artırılması başta olmak üzere, istihdam piyasamızdaki mevcut yapısal sorunların farkındayız." dedi.
Sanayicinin ara eleman ihtiyacını karşılamak için mesleki eğitim merkezlerini gençler açısından daha cazip hale getireceklerini bildiren Elvan, "Bu amaçla, hem kalfalık döneminde alınan ücretlerde iyileşme sağlayacak hem de bu merkezlerde eğitim gören öğrencilerin ücretlerini kamu olarak karşılayacağız. Böylece yaklaşık 160 bin olan mesleki eğitim merkezlerinin kapasitesini 1 milyona çıkarmayı hedefliyoruz." ifadesini kullandı.
"Verimlilik artışıyla desteklenmeyen büyüme sürdürülebilir değildir"
Elvan, döviz kuruna ilişkin son dönemde yapılan yanlış yorumlara da dikkati çekerken, "Hükümetimizin ihracatı desteklemek amacıyla, yüksek döviz kuru hedeflediğine yönelik yorumlar doğru değil. Türkiye dalgalı kur rejimi uygulamaktadır, kurun değeri de piyasada belirlenir. Bir ülkedeki rekabet artışı, üretkenlik artışından, inovatif kabiliyetlerden ve teknolojiyi kullanma becerisinden gelir. Verimlilik artışıyla desteklenmeyen bir büyüme modeli, sürdürülebilir bir model değildir." değerlendirmesinde bulundu.
Altın ithalatına yönelik önlemlerin etkisini kayda değer şekilde ortaya koyduğunu aktaran Elvan, sözlerine şöyle devam etti:
"Böylece dış ticaret dengesi, güçlü ihracat performansı ve altın ithalatındaki gerileme ile iyileşme kaydetti. Uluslararası enerji ve diğer emtia fiyatları aleyhimize işlese de, cari işlemler açığının milli gelire oranının, 2021 yılı sonu itibarıyla yüzde 2'nin altında gerçekleşmesini bekliyoruz. 2021 yılını, geçmiş dönem eğilimlerinin aksine yüksek büyüme ve düşük cari açık ile kapatacağız. Cari dengede yaşanan iyileşme, ülkemizin dış finansman ihtiyacındaki azalmaya katkı sunmanın yanında, yapısal cari açığı kapatmada katettiğimiz mesafeyi de ortaya koyuyor. Cari işlemler dengesini orta ve uzun vadede kalıcı olarak iyileştirme çabası içindeyiz. Bu amaçla detaylı bir politika setimiz bulunuyor. Örneğin, yenilenebilir enerji kapasitesini artırmaya devam edeceğiz. Enerjisini kendi karşılayan yeşil organize sanayi bölgelerini hayata geçireceğiz. Yurt dışı lojistik merkezleri açacağız. Sağlık endüstrileri ve yazılım alanında da çok somut adımlar atacağız. Yüksek teknolojili mal ve hizmet üretimine yönelik yeni nesil ihtisas serbest bölgelerini faaliyete geçireceğiz."
"Küresel konjonktür ve yurt içi enflasyonun seyri temkinli olmayı gerektiriyor"
Elvan, Türkiye'deki enflasyon dinamiklerinde küresel gelişmeler, birikimli döviz kuru etkileri, artan gıda fiyatları ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın etkili olduğunu bildirirken, enflasyonla mücadelede, 2020'nin son çeyreğinden itibaren para ve maliye politikalarında kritik adımlar attıklarını söyledi. Son 2 aydır, küresel gelişmelerin de etkisiyle, finansal piyasalarda dalgalanmalar yaşandığına işaret eden Elvan, "Piyasa faizlerinde, varlık fiyatlarında, döviz kurunda ve beklentilerde yaşanan hareketliliğin farkındayız. Tüm bu unsurlar, entegre bir şekilde enflasyon görünümünü şekillendiriyor. Dolayısıyla, burada, hiçbir ilgili dinamiğin göz ardı edilemeyeceği kanaatindeyim. Küresel konjonktür ve yurt içi enflasyonun seyri temkinli olmayı gerektiriyor." ifadesini kullandı.
Enflasyonla mücadele konusunda bütüncül bir yaklaşıma sahip olduklarını kaydeden Elvan, "Yapılan indirim ve fiyat ayarlamalarının TÜFE'yi düşürücü etkisi yaklaşık 5,3 puan olurken, bu uygulamalar sonucunda 125 milyar liralık kamu gelirinden vazgeçtik. Böylece enflasyonla mücadelede maliye politikası kararlılığını çok net biçimde gösterdik. Bu tutara doğal gaz ve elektrik alanında verdiğimiz destekler dahil değildir." değerlendirmesinde bulundu.
Elvan, küresel enerji fiyatlarındaki artışlara da dikkati çekerek, bu yükselişlerin neden olduğu maliyet artışlarını, vatandaşlara en az düzeyde yansıtıp maliyetin önemli bir bölümünü üstlendiklerini söyledi.
"Takibe dönüşüm oranı makul düzeyde"
İç talep gelişmelerini de yakından izlediklerini, ekonomide, tüketim odaklı aşırı ısınmanın önüne geçmek için bireysel kredilere yönelik bazı makro ihtiyati tedbirleri hayata geçirdiklerini anlatan Elvan, "Türkiye ekonomisi dış şoklara karşı dayanıklı ve sağlam bir finansal sisteme sahiptir. Yakın dönem gelişmeler gösterdi ki en kötü stres senaryolarında bile yer almayan şoklar yaşadık ve ekonomimiz, finansal sektörümüz bunlara karşı dirençli durdu." diye konuştu.
Elvan, sermaye gücü, aktif kalitesi, likidite ve risk yönetimi gibi göstergelere göre bankacılık sektörünün sağlıklı bir duruş gösterdiğini belirterek, "Sektördeki kredilerin takibe dönüşüm oranı 2021 yılı Eylül ayı itibarıyla yüzde 3,5 seviyesindedir. Bu oran makul ve yönetilebilir düzeydedir. Tahsili gecikmiş alacakların takibe alınması ve sınıflandırılması ile ilgili esneklikler 2021 eylül ayı sonunda kaldırılmıştır. Bu durumun, takibe dönüşüm oranını kısıtlı bir miktarda artırmasını bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Elvan, salgın döneminde Kredi Garanti Fonu kefaletiyle 2020 yılının ilk çeyreğinden bugüne kadar 357 milyar lira tutarında kredi kullandırıldığını belirtirken, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığı ile 2021'de 701 bin üreticiye yaklaşık 50 milyar lira hazine faiz destekli kredi kullandırdıklarını ve bu kredilerden doğan faizin, ortalama yüzde 70'ini Bakanlık olarak karşıladıklarını aktardı. Halkbank aracılığı ile 2021'de 185 bin esnaf ve sanatkara yaklaşık 24 milyar liralık hazine faiz destekli kredi kullandırdıklarını ve bu kredilerden doğan faizin de yaklaşık yüzde 50'sini Bakanlıkça karşıladıklarını anlatan Elvan, "Salgını da dikkate alarak burada önemli bir düzenleme daha yaptık. Esnafımızın 2021'den önce kullandığı hazine destekli kredilerin faizlerinin ortalama yüzde 75'ini yıl sonuna kadar biz karşılayacağız. Salgın sürecinin başından itibaren Hazine faiz destekli esnaf ve sanatkar kredileri 3 kez, tarımsal üretici kredileri ise 1 kez ertelendi. Böylece toplamda 1,6 milyon esnaf ve sanatkarın 13,6 milyar liralık 97 bin üreticinin ise 4,5 milyar liralık kredisi ertelenmiş oldu." ifadesini kullandı.
Son bir yılda şirketlerin halka arz sayısı ve tutarının rekor seviyelere ulaştığını bildiren Elvan, "Önceki 7 yılda yapılan toplam halka arz sayısı 47 iken, sadece bu yıl halka arz sayısı 46 olarak gerçekleşti ve toplanan fon büyüklüğü 19,5 milyar lira oldu. Sermaye piyasalarımızın şirketlerimiz için alternatif bir finansman kaynağı olması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yıl sonuna kadar da Borçlanma Aracı Garanti Fonu’nu hayata geçirip, reel sektör şirketlerinin tahvil ve kira sertifikası ihraçlarını kolaylaştıracağız." dedi.