Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Kayseri'de bir otelde düzenlenen Türkiye İhracat Seferberliği Zirvesi'ne katıldı.
Programda soruları yanıtlayan Muş, Ukrayna ve Rusya krizinin ister istemez ticari ilişkileri etkilediğini söyledi.
"100 milyar dolarlık hedef belki gecikmeli olarak yakalanacaktır"
100 milyar dolar hedefinin bu kriz yaşanmadan önce belirlendiğini dile getiren Muş, şöyle devam etti:
"İster istemez bu hedefler etkilenecektir. Bunların yakalanması biraz daha gecikebilecektir, böyle bir ihtimal söz konusu. Dünyada bir yavaşlama var. Bu yavaşlama sadece Rusya ile olan ticari ilişkilerimizi değil, dünyanın diğer ülkelerinde talepteki azalma burada da var. Buradaki ticaretin büyüklüğünde bir yavaşlama olacak. 100 milyar dolarlık hedef belki gecikmeli olarak yakalanacaktır. Şu an itibarıyla oradaki durumumuz ve burada Türkiye hem Ukrayna ile hem Rusya ile konuşabilen veya Cumhurbaşkanım daha doğru olur, hem Ukrayna lideriyle hem Rusya lideriyle konuşabilen, ilişki geliştirebilen tek lider şu an. Bu iki ülke ile de biz ilişkilerimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Sürdürmek istiyoruz. Belli seviyede ilişkilerimizi korumak istiyoruz. Bahsettiğiniz hedefte belki bazı gecikmeler olabilir."
Muş, Rusya'nın stoklarındaki hububatın uluslararası pazarlara çıkması noktasında Türkiye'nin stratejik merkez konumunda bulunduğuna işaret ederek, Ukrayna ve Rusya'nın önemli tahıl üreticisi ülkelerin başında geldiklerini belirtti.
"Türkiye bütün ilişkilerinde uluslararası kurallara da hep riayet eden ülke oldu"
Ukrayna ile ilgili meselede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın büyük gayretleriyle, Birleşmiş Milletlerin devreye girmesiyle çözümlü bir mekanizma kurulduğuna dikkati çeken Bakan Muş, şunları ifade etti:
"Bundan sonra bu mekanizma böyle çalışır. Rusya ile alakalı bu savaşın çıktığı ilk dönemde orada bir duraksama yaşandı, sonra Rusya açıldı. Şu an Rusya tahıl konusunda, diğer ürünlerle ilgili dünya piyasalarına ürün gönderebiliyor. Herhangi bir kısıtlama yok. Türkiye her zaman sağduyudan yana bir ülke oldu. Türkiye bütün ilişkilerinde uluslararası kurallara da hep riayet eden ülke oldu. Türkiye hukuki meşruiyetine her zaman dikkat eden bir ülke oldu. En çok hassasiyet gösteren, en çok dikkat eden ülke oldu. Geçmişte de çok farklı ithamlarla karşı karşıya kaldı ama zaman içinde Türkiye'nin haklı olduğu ortaya çıktı. Burada da genel yaklaşımımız budur. Uluslararası hukuk neyi gerektiriyorsa Türkiye onu yapıyor. Cumhurbaşkanı'mıza hem Rusya hem Ukrayna'nın bir güveni söz konusu, ekonomik ilişkilerimizi de bu minvalde yürütüyoruz."
"Ankara'da belli bir yer de bunun için ayrılmış durumda"
Bakan Muş, dünyadaki çip krizine değinirken de çip üretimi yavaşlayınca elektronik cihaz ve otomobil üretiminin de yavaşladığını dile getirdi.
Tayvan'ın çok önemli bir üretici pozisyonunda olduğunu söyleyen Muş, şunları kaydetti:
"Çin ve ABD'nin yatırımları söz konusu. Türkiye olarak bizim de bazı hazırlıklarımız var, hatta Ankara'da belli bir yer de bunun için ayrılmış durumda. Şu an bu yatırımla alakalı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının bir çalışması söz konusu. Yani, burada aslında Türkiye yatırım yapmak istiyor. Türkiye burada bir yatırımcıyı ağırlamak istiyor. Yani bu işin içine girmek istiyor ve girmemiz gerektiğini de düşünüyorum. Çünkü sürekli taşıma suyla değirmen dönmez. Bunun çok farklı seviyeleri var. Belli seviyelerde çipler üretmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu alanı kaçırmamamız lazım. Bu da Türkiye'nin ve bizim gündemimizde olan bir konu.
Gelecek daha da dijitalleşecek ve dijitalleşen her alanda daha fazla bu çipe ihtiyaç olacak. O açıdan buna olan talep her geçen gün daha da artacak. O anlamda biz Türkiye olarak üretici olmak istiyoruz. Burada en önemli ihtiyaçlardan bir tanesi su. Ciddi su kullanılan bir ürün. Temizlenmesiyle ilgili ciddi suya ihtiyaç var. Tayvan su kaynakları geniş olduğu için bu alanda uzmanlaştı. Bu, bizim de gündemimizde olan bir konu.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı çalıştı orada. Yatırımcı organize edilebilirse, şu an Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yatırımcı üzerinde çalışıyor. Yerli, yabancı nasıl bir organize yapılacaksa onların gündemlerinde olan bir konu. Ellerinde bir yerleri de var. Bunu organize etmeye çalışıyorlar. Amerika da ciddi yatırımlar yapıyor."
"Türkiye'de burada bazı fırsatlar ortaya çıkabilir"
Muş, Türkiye'nin, Rusya'nın Avrupa'ya kısıtlı doğal gaz vermesini fırsata çevirip çeviremeyeceği sorusuna karşılık Bakan Muş, Avrupa'nın doğal gazla ilgili bir planı devreye aldığını söyledi.
Avrupa'nın, Rus doğal gazına olan bağımlılığını azaltmaya çalıştığını dile getiren Muş, şunları söyledi:
"Kendi kaynaklarını tedarik kaynaklarını çeşitlendirmeye çalışıyor. Ne ölçekte kesileceğine bağlı şekilde Türkiye'de burada bazı fırsatlar ortaya çıkabilir. Türkiye'nin üretim kapasitesi önemli ve biz ithalat kalemlerine baktığımız zaman yatırım mallarında ithalatımız var. Türkiye, kapasite artırımına da gidiyor. Burada olacak bir sıkışma Türkiye'nin hem yakınlık hem de Gümrük Birliğinde olmasından dolayı bir kalite sorunu bulunmayan bir ülke. Yani Türkiye'nin ürettiği ürünlerin kalitesi artık Avrupa standartlarında. Orada bir eksik oluşursa Türkiye kapatabilir. Bu ihtiyacı Türkiye karşılayabilir. Bunun ne ölçüde olacağını bugünden kestirmek çok zor. Biz üretim kapasitelerimiz, fabrikalarımız, artırdığımız ilave kapasitelerle buradaki ihtiyacı karşılayabiliriz. Bize ihtiyaç olması durumunda burada rol üstleniriz."
"İhracımızın yüzde 55'ini AB ve AB dışı Avrupa ülkelerine yapıyoruz"
Türkiye'nin ihracatının yüzde 55'inin AB ve AB dışı Avrupa ülkelerine yapıldığını belirten Muş, bu yıldan itibaren çok yoğun şekilde uzak ülkelere gitmekle alakalı stratejiler geliştirdiklerini ve bunu açıkladıklarını ifade etti.
Şu an ihracatın menzilini artırmanın gündemlerinde olduğunu vurgulayan Bakan Muş, şöyle devam etti:
"Şu an bizim ihracatımızın yaklaşık menzili 3 bin kilometre, biz bunu 4 bin 500 kilometrenin üzerine çıkarmak istiyoruz. Belirlediğimiz hedef ülkelere gitmek istiyoruz ve orada ihracatımızı artırmak istiyoruz. Pazar buldukça, orada şirketlerimiz kendi iletişimlerini, kendi dağıtım kanallarını kurdukça bu çok daha hızlı artacaktır. Avrupa'da geleneksel pazarlarımızı tabii ki artıracağız ama artık oradaki büyüme bizim gelmek istediğimiz ihracat rakamlarına bizi getirmiyor. Bizim artık daha farklı yerlere, daha fazla ürün satma gibi bir durumumuz söz konusu. O pazarlara odaklanacağız. Bundan sonra yapacağımız desteklemelerde bunu hissedilir derecede göstereceğiz."
"İkinci elden sıfır olmaz"
Bakan Muş, şirketlerin aldıkları sıfır kilometre araçları ilk alımın üzerinden 6 ay geçmeden satamaması gibi yaptırımlar getirileceğinin hatırlatılması üzerine de bu konuda hazırlıkları tamamladıklarını dile getirdi.
Sıfır araçların ya şirketlere ya araç kiralama şirketlerine veya galerilere gittiğini söyleyen Muş, şunları ifade etti:
"Çünkü bayilerin satış rakamları belli, kar marjları belli. Dolayısıyla bu ikinci piyasaya düşünce şöyle bir ilan görüyorsunuz, 'Sıfır, ikinciye sıfır araç.' Şimdi, ikinci elin sıfırı olmaz. Dolayısıyla alınıyor ve orada üzerine daha büyük bir rakam konularak, talep de var, satılıyor ve otomobil fiyatlarında birbirini tetikleyen bir yükselme söz konusu oluyor. Biz şunu yapacağız, 6 ay ilk tescilden sonra şirketler, galeriler, rent a car'lar, ilk tescilden sonra 6 ay geçmeden ve 6 bin kilometreyi geçmeden bunun satışına kısıtlama getireceğiz. Dolayısıyla ne olacak? Gerçek anlamda ihtiyacı olanlar gidip alsın. Yani eğer bunu alıyorsanız sıfır kilometre değil, ikinci el olacak. Gerçek anlamda ikinci el olacaktır ve bunu sürekli çevirerek fiyatların üzerine bir baskı oluşturulmasının önüne geçileceğini düşünüyorum."
Ortak fiyat belirleme veya piyasayı manipüle etme gibi durumların Rekabet Kurulunun görev alanına girdiğini belirten Muş, şöyle dedi:
"Zaten kendi alanıyla alakalı bir soruşturma bu. Açtı, bunları inceliyor. Varsa bir yanlışlık gereğini yapar. Yoksa dosyasını kapatır. Türkiye hukuk devleti, yani zorla kimseye bir şey yapamazsınız. O hukukun çizdiği kural içinde kalmak kaydıyla o da incelemesini yapar. Burada peşinen kimseyi suçlamayı da doğru bulmuyoruz. Burada işini çok düzgün yapan esnafımız var, tacirlerimiz var, iş dünyamız var. Yapılan incelemelerde herhangi bir şey yoksa o dosyalar kapanır. Dediğim gibi yani bu bir incelemedir. Varsa bazı eksikler onları da bildirirler, düzeltirsiniz. Kendinizi check etmiş olursunuz. Gelen şikayetleri biz inceledik. Ondan dolayı biz bir kural koyuyoruz, 'bundan sonra yapacağınız satışlarda bu şekilde olacak' diyeceğiz. Birinci elde sıfır otomobile erişimde problem yaşayan vatandaşın daha fazla erişim imkanına sahip olacağını düşünüyoruz. Çünkü alıp da hemen aldıktan 10-15 gün sonra satma imkanını kestiğiniz zaman orada hem bunu alanlara stok maliyeti olacaktır hem de artık ikinciye sıfır gibi bir ilanla karşı karşıya kalmayacağız."
Bu sorunu bayilerin üst kuruluşlarıyla da görüştüklerini söyleyen Muş, bu rahatsızlığı, vatandaştan gelen şikayetleri ilettiklerini dile getirdi.
Onların da kendileriyle iş birliği yapmak istediklerini anlatan Bakan Muş, "Onlar da kurum olarak bu şekilde anılmaktan rahatsızlar. Bizim bu söylediğimizi ben önceden söyledim. Onlar zaten bayiler. Onlardan zaten çıkıyor, diğer piyasaya geçiyor. Yani aslında onlar mağdur gibi. Onlar da biraz bu işten rahatsızlar. Bu işin içinde olan bayiler varsa o zaten şu an bizim incelemelerimizde. Bizim ilgili birimlerimiz faturaları hem de oradaki yoğunlaşmaları inceliyor. Aynı şekilde kendi personelimizle de araba alır gibi bazı ziyaretlerde bulunacağız." diye konuştu.
E-ticaret düzenlemesi
Muş, bir süre önce yapılan e-ticaret düzenlemesinin ilk yansımalarının sorulması üzerine de şu bilgileri verdi:
"Bu blockchain ile ilgili bizim bakanlığımızın yaptığı bazı projeler var, çalışmalar var. Uçtan önce biliyorsunuz bir sistem, o bir mekanizma. Tamamladığımız veya tamamlamak üzere olduğumuz projelerimiz var. Biz orada çalışıyoruz, ihracatta blockchain teknolojisini. Bu tabii dijital hizmetler. Bu da bir ihracat alanı aslında. Biz hepsine bir ihracatçı gözüyle bakıyoruz. Bu alanları destekliyoruz. Mesela oyunları, dizi filmleri, yazılımları destekliyoruz. Onlara özel ve çok ciddi bir kaynak ayırdık. Bu anlamda ciddi bir desteğimiz var. E-ticaret düzenlemesinin şimdi hem Amerika'da şu an iki tane tasarı çalışılıyor, Avrupa Birliği'nin bu anlamda komisyonlarda kabul ettiği yasalaştırma konusunda üzerinde çalıştığı Avrupa Dijital Hizmetler Yasası var. Her ülke kendisi bu alanı düzenlemeye çalışıyor. Burası çok yeni bir alan olduğu için ülkelerin burada bugünden tedbirler almaları lazım."
Sosyal medya yasası ve dijital hukukun tartışıldığını anlatan Muş, bunların yeni alanlar olduğunu ve bu yeni alanlara uygun şekilde hukukun da düzenlenmesi gerektiğini dile getirdi.
Bakan Muş, e-ticaret alanında sektördeki bütün oyuncular, paydaşlar ve odaların görüşleri alınarak Meclis'te de tam mutabakatla bir düzenleme çıkardıklarını belirterek, "Şimdi onun yönetmeliklerini hazırlıyoruz ve onun geçiş süreçleri var. Yani bugün kuralı çıkarttık, hemen uygulayacağız diye bir şey yok. Bir kısmı 2022'nin sonunda devreye giriyor, bir kısmı 2023'ün sonunda devreye giriyor, bir kısmı 2024'ün sonunda devreye giriyor. Kademeli bir geçiş öngörüyoruz. Amacımız ne? Amacımız, sektörde bir oyuncunun veya belli bir oyuncunun bütün o yoğunlaşmayı eline almasından ziyade sektörde belli oyuncuların olmasını, sektörün büyümesini, sektörle beraber şirketlerin ve firmaların büyümesini temin etmek ve aralarında bunların bir rekabet ortamı tesis etmek." dedi.
Muş, şunları kaydetti:
"Şimdi burada şunun özellikle altını çizmek istiyorum, ilk baktığınız zaman 'Çok ciddi indirim yapıyorlar. Ne güzel kargo ücretini hizmetsiz veriyor.' İlk başta böyle gözüküyor bu. O belli bir pazar büyüklüğüne ulaşmak için bunu yapar. Belli bir pazar büyüklüğüne gidip fiyatları belirleme kabiliyetine ulaştığı zaman istediği gibi fiyatları belirleme gücüne sahip oluyor. O zaman tüketicinin de aleyhine olur. Dolayısıyla biz Türkiye olarak buna zamanında müdahaleyi yaptık. Zamanında bu düzenlemeyi yaptık ve çok da öngörülür bir sistemi var Türkiye'nin. Sabah kalktınız yine bir sürprizle mi karşılaşacaksınız? Hayır, olmayacak. Kurallar baştan konulmuş. Kaideler baştan belirlenmiş. 'Bu kurallara göre ticari faaliyetleri sürdürebilirsiniz' denilmiş ve ihracat tarafını da inanılmaz derecede destekliyoruz."
Sınır kapılarında yaşanan yoğunlukla ilgili soru üzerine de Bakan Muş, bunun nedenlerinden ilkinin Bulgaristan'dan kaynaklandığını belirterek, "İkinci nedeni, şimdi siz 250 milyar dolar değil de 150 milyon dolarlık bir ihracat yapsaydınız kapılarda hiçbir şey olmazdı. Çok rahat çalışırdı kapılar. Bizim 20 peronun tamamını çalıştırma kabiliyetimiz var. Biz 7/24 çalışabiliyoruz ama aynı şekilde karşı tarafın da çalışması lazım ki o yoğunluğu aşabilesiniz. Şimdi onların da belli kriterleri var. Personel yapısı var." ifadelerini kullandı.
Bakan Muş, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının bir tren hattı projesi olduğunu dile getirerek, "Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının 2 yıl içinde bitireceği bir tren hattı var. Çerkezköy'e kadar. Sonra bu Çerkezköy'den Halkalı'ya bağlanacak. Dolayısıyla Çerkezköy-Kapıkule arası bittiği zaman biz ağırlıkla zaten ihracatımızı raylı sistemle yapacağız. Şimdi onu bekliyoruz. Bu entegre edildiği zaman biz Çerkezköy'den yüklerimizi bu trene yüklemek suretiyle burada zaten raylı sistemle bunları taşıyacağız ve bize ciddi bir rahatlama getirecek." diye konuştu.
Bakan Muş, toplantının ardından Kayseri Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, AK Parti ve MHP İl başkanlıklarını ziyaret etti. Ziyaretler basına kapalı gerçekleştirildi.