Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), finansal kuruluşların müşterilerini mağdur etmemesi konusunda "Finansal İstikrar Kalkanı" kararlarını bankalara iletti.
"Mağdur eden uygulamalardan özenle kaçınılmalı"
Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkeye yayılan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ilk ortaya çıktığı günlerden itibaren, ülke olarak hızlı kararlar alarak bunları süratle uygulamaya geçirilmesi gerektiğini belirten BDDK, bu süreçten ülkenin en az şekilde etkilenmesi için herkesin elinden gelen azami gayreti göstermesinin bir zorunluluk olduğunu ifade etti.
BDDK, bu çerçevede yaşanan sürecin ekonomiye, piyasaya, üretime ve istihdama olumsuz etkilerini mümkün olan en az seviyeye indirmek amacıyla, finansal kurum ve kuruluşlar tarafından uyulması gerekli kararları belirledi.
Kredi limiti olan firmaların, likidite ve nakit ihtiyacına yönelik taleplerinin hızlıca karşılanması ve kredi limitlerinin kullandırılmasında kısıtlamaya gidilmemesi uyarısında bulunan BDDK, kredi geri çağırma, mevcut kredi limitini kullandırmama, fiyat artırma, teminat şartlarını zorlaştırma, makul faiz oranlarıyla yeniden yapılandırma yapmama gibi uygulamalardan özenle kaçınılması gerektiğini vurguladı.
"Kararlara azami gayret gösterilmeli"
BDDK, kredilerin takip hesaplarına atılması için geçmesi gereken gecikme sürelerinin 180 güne uzatıldığını hatırlatarak, şu tavsiyelerde bulundu:
"Kovid-19 salgınıyla ilgili tedbirlerden etkilendiği için nakit akışı bozulan firmalar ile gerçek kişilere ilave finansman desteği sağlanması ve bunlara kullandırılan kredilerin müşterilerin talebi halinde kredi anapara ve faiz ödemelerinin asgari 3 ay süreyle ötelenmesi dahil gerekli kolaylıkların sağlanması, kredilerin kullandırılması sonrası bankalarca teminatların tekrar değerlemeye tabi tutularak teminat değerinin güncellenmesi uygulamasına bu yazı tarihinden itibaren 3 ay süreyle ara verilmesi, kuruluş birlikleri tarafından bu kapsamda alınan tavsiye kararlarına uyulması hususlarına riayet edilmesi konusunda azami gayretin gösterilmesi ve bu konunun bir milli görev olarak addedilmesi gerekmektedir."