ILO Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan, dünyada 160 milyon çocuk işçi olduğunu, bunun dünyadaki her 10 çocuktan 1'inin evine para götürmek için çalıştığı anlamına geldiğini söyledi.
Bu çocukların yarısının ağır ve tehlikeli işlerde çalıştığını ifade eden Özcan, "Yaptığımız araştırmalara göre çocuk işçiliğinde son 20 yıldır önemli azalma vardı. Ama bu azalmanın artık durduğunu görüyoruz. Özellikle COVID-19'dan sonra dünyada çocuk işçiliğinde artış söz konusu. Türkiye'de en son 2019 yılında araştırma yapılmıştı ve oran yüzde 4,4'e düşmüştü. Ama halen bu maalesef 720 bin çocuğun ekonomik faaliyette bulunduğu anlamına geliyor." diye konuştu.
Çocuk işçiliğinin aslında ailenin yoksulluğundan kaynaklanan bir durum olduğuna işaret eden Özcan, dolayısıyla çocuk işçiliğinin önlenmesi için öncelikle herkesin evrensel sosyal korumaya alınması gerektiğini belirtti.
"Ebeveynler için insana yakışır işlerin sağlanması gerekiyor"
Sosyal korumanın aileleri kırılganlıklara karşı koruduğunu, çocuk yoksulluğunu önlediğini ve çocukların işte çalışmalarının önüne geçtiğini vurgulayan Özcan, şöyle konuştu:
"İkinci olarak da ebeveynler için insana yakışır işlerin sağlanması gerekiyor. Bunun da bir çalışanı yoksulluktan kurtaracak, sosyal güvenceli, kayıtlı ve adil bir gelir sağlayan işler olmalı ki çocukların da çalışmasına gerek kalmasın. Üçüncü ve en önemli etken de herkes için ulaşılabilir, erişilebilir, kaliteli, evrensel ve zorunlu eğitimin mümkün kılınması. Bu üç önemli faktör aslında çocuk işçiliğinin önlenmesinde en önemli etkenlerdir."
"Son yıllarda özellikle geçici mevsimlik tarım işlerinde çalışan çocuklara odaklandık"
Özcan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile çocuk işçiliğinin önlenmesi için 25 yıldır çalıştıklarını belirterek, bu çalışmalardan birinin de 12 Haziran 2021'de başlayan "ILO Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Programı" olduğunu dile getirdi.
Son yıllarda özellikle odaklandıkları noktanın geçici mevsimlik tarım işlerinde çalışan çocuklar olduğunu vurgulayan Özcan, şu ifadeleri kullandı:
"Çünkü mevsimlik tarım işçiliği ülkemizin bir gerçeği. Pek çok aile, tarım ürünlerini toplamak için yılın büyük bir bölümünde yaşadıkları yerden ayrılıp başka illere gidiyor. Çocukları da onlarla seyahat etmek zorunda kalıyor. Bu dönemde çocukların okuluna devam edemediklerini hatta bazen ailesiyle birlikte çalıştığını görüyoruz. Bizim amacımız da çocuklar nereye giderse gitsin onları gittikleri yerdeki örgün veya yaygın eğitim kurumlarına yönlendirerek, tarlaya değil okula gitmelerini sağlamak."
Türkiye'deki eğitim sisteminin çocuklara nereye giderlerse gitsinler oradaki okullara kayıt olma imkanı sağladığını aktaran Özcan, kendilerinin de çocuk, aile, bahçe veya tarla sahibi, iş veren, okul müdürü ve öğretmeni bir araya getirip, çocuklar ve okul arasındaki bu bağlantıyı kurmada köprü vazifesi gördüklerini söyledi.
"Bu projemiz, 21 ilde hala devam ediyor"
ILO Türkiye Ofisi Direktörü Özcan, mevsimlik işçiliğin bazen de yaz aylarında, okulların kapalı olduğu döneme denk geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"O dönemde de biz çocuklara kaldıkları çadırlarda eğitim imkanı sağlayarak, onları gündüz tarlaya gitmektense oradaki eğitim imkanlarına yönlendiriyoruz. Böylece hem çocuklar bir şekilde kaybettikleri eğitimi orada telafi etmiş oluyor hem de sportif ve kültürel faaliyetlerle gelişimlerine destek oluyoruz. Bu projemiz, 21 ilde hala devam ediyor. Bütün aileler nereye giderlerse gitsin onları takip ediyoruz ve bu imkanları onlara sunuyoruz. Şu ana kadar 8 binin üzerinde çocuğa, 4 binden fazla aileye ulaştık. Çocukların okula ulaşımını da sağlayarak onları eğitim imkanlarına yönlendiriyoruz."