Borsa İstanbul yılın ilk yarısında yüzde 7,10 değer kazanarak son iki aydaki düşüş eğilimine karşın geçen yıl sonuna göre elde edilen getirisi ile yatırımcısının yüzünü güldürdü.
Borsa İstanbul 100 (BIST 100) endeksi yılın ilk yarısında 2015 yılı kapanışına göre yüzde 7,10 artış kaydederek haziran ayını 76.817 puandan tamamladı. Döviz kurlarının yatay bir seyir izlediği yılın ilk yarısında, BIST 100 endeksi 87.000 seviyelerine kadar çıksa da bu seviyelerde tutunamadı.
2016'nın ilk yarısında gerek yurt içi gerekse yurt dışındaki önemli gelişmelerle dalgalanan BIST 100 endeksi, yılın ilk dört ayında gerçekleştirdiği yaklaşık 15 bin puanlık rallinin ardından mayıs ve haziran aylarında düşüşe geçti. Son iki aydaki yüzde 10'luk gerileme ile kazançlarının önemli bir kısmını geri veren endeks, buna karşın uzun vadeli yükseliş trendi içinde kalmayı başardı.
"Yılın ilk yarısında önemli badireler atlatıldı”
İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen, Borsa İstanbul’un 2015 yılında kötü performans gösterdiğini hatırlatarak, satmak isteyenlerin zaten sattığı, tüm olumsuzlukların fiyatlandığı Borsa İstanbul’da olumlu beklentilerin fiyatlanmaya daha yakın olması nedeniyle 2016 yılının ilk yarısında pozitif bir seyir izlendiğini kaydetti.
Yılın ilk yarısında önemli badireler atlatıldığına değinen Gürleyen, “Yurt içinde Başbakan değişti, ilk çeyrekte Fed'in faiz artırma ihtimali arttı. Bunlara rağmen geçen seneki kötü performansla oluşan ucuz fiyatlar, TL varlıklarına ilgiyi artıran en önemli faktör oldu.” dedi.
Gürleyen, MSCI endeksi ve diğer gelişmekte olan ülke piyasalarına göre BIST 100 endeksinin daha güçlü göründüğünü, bu anlamda ilk yarı karnesinin kötü olmadığını dile getirdi. Son değerlemelere göre Borsa İstanbul’un benzerlerine göre yüzde 26 iskontolu işlem gördüğünü ifade eden Gürleyen, bu nedenle yatırımcılar açısından cazibesini koruduğunu dile getiriyor.
"Temel risk faktörü Brexit sancıları"
Yılın ikinci yarısına ilişkin temel risk faktörünün İngiltere'nin AB’den çıkış sürecinin yaratacağı sancılar olduğuna değinen Gürleyen, Brexit’in küresel büyüme üzerinde negatif etkilerinin olacağını ancak Fed'in ve diğer merkez bankalarının genişlemeci politikalarının bu etkiyi azaltabileceğini kaydediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Rusya ve İsrail ile atılan normalleşme adımlarının çok önemli ve pozitif olarak değerlendirdiğini kaydeden Gürleyen, Türkiye’nin yurt dışından sermaye ihtiyacı olan bir ülke olması nedeniyle Fed ve Japonya Merkez Bankasının (BoJ) olası genişlemeci adımlarının da yılın 2’nci yarısı için pozitif düşünmelerine neden olduğunu belirtiyor.
"Yılın ikinci yarısında oynaklık ve stres yüksek olabilir"
Gedik Yatırım Araştırma Müdürü Üzeyir Doğan ise yılın ilk yarısının gerek yurt içi gerekse küresel piyasalar açısından oynaklığın son derece yüksek olduğu bir dönem olduğunu belirterek, “Özellikle Petrol fiyatları, Japonya Merkez Bankasının (BoJ) negatif faize geçmesi, Avrupa Bankacılık Sistemine karşı güven sorununun ortaya çıkması küresel piyasalarda oldukça sert dalgalanmalara yol açtı.” dedi.
Küresel piyasalar açısından yılın ikinci yarısında oynaklığın ve stresin oldukça yüksek olabileceğini öngören Doğan, İngiltere’nin AB’den ayrılma süreci ve kasım ayında ABD’de gerçekleştirilecek olan başkanlık seçimlerinin küresel piyasalar açısından potansiyel stres unsuru olabileceğine dikkati çekiyor.
Doğan, "BIST 100 için 2016 yılı baz senaryomuz olan yıl içi en düşük 68.000, en yüksek 92.000 beklentimizi koruyoruz." dedi.