Bosch Ortadoğu ve Türkiye Başkanı Steven Young, son 2 yılda Türkiye'ye 500 milyon dolarlık yatırım yaptıklarını belirterek, "Bu rakam, Bosch'un Türkiye'ye güveninin bir göstergesidir." dedi.
Young yaptığı açıklamada, Bosch'un, Türkiye'deki faaliyetlerinin 1910'da Robert Bosch'un İstanbul Sirkeci'de kurduğu otomotiv yedek parçası dükkanıyla başladığını anımsattı.
Türkiye'de otomotiv, dayanıklı tüketim, enerji, sanayi teknolojileri alanında 5 kentte 8 üretim tesisi ve 4 Ar-Ge merkezlerinin bulunduğunu aktaran Young, geçen yılı 3,4 milyar avro ciro ve 2,1 milyar avro ihracatla kapattıklarını dile getirdi.
İç satış ve ihracat anlamında 2016'da iyi geçirdiklerini belirten Young, "Bosch dünyasında Türkiye, Avrupa'ya ait. İstanbul'daki ofisimiz, Ortadoğu ve Türkiye'nin yönetim merkezi. Grup içinde dünyadaki 5'inci büyük yerleşkeyiz. Avrupa'da da Almanya'dan sonra en büyük yerleşkeyiz. Bölgemiz, Bosch Global için çok büyük öneme sahip. Geçen yıl Bosch Global için 300 milyon avro, 2016'da 200 milyon avro yatırımı hayata geçirdik. Son 2 yılda 500 milyon avroluk yatırım yaptık. Bu rakam, Bosch'un Türkiye'ye güveninin bir göstergesidir. Bu yatırım 5 yıldan beri devam ediyor. Son 2 yıl çok yoğun geçti. Son 5 yılda 1 milyar avroluk yatırımdan bahsediyoruz. Gelecek sene de yatırımlar devam edecek." diye konuştu.
2017 beklentileri
Young, Türkiye'deki Ar-Ge yatırımları sayesinde ihraç ettikleri ürünlerin niteliklerini arttığına işaret etti.
Gelecek senenin tüm dünya için farklı dinamikleri olan bir yıl olacağını belirten Young, "Brexit ve ABD'deki
seçim sonuçlarının ekonomiye etkilerinin gelecek yıl görülebilecek." dedi.
Gelecek yıl gelişmekte olan pazarlarda toparlanma görülebileceğini, Rusya'dan gelen veriler ve OPEC'in petrol arzını azaltma kararı sonrası Ortadoğu'daki altyapı yatırımlarının canlanacağı beklentisinin bu görüşü desteklediğini anlatan Young, "Almanya ve Fransa'daki seçimler de önemli bir etken. Türkiye'de ise pozitif bir büyüme göreceğiz. Bölgemizde de kanaatimce büyük ülkelerdeki yönetim değişikliği sayesinde olumlu bir politikaya gideriz." ifadelerini kullandı.
Steven Young, Türkiye'nin üretimde teknolojisini geliştirmesi gerektiğine dikkati çekti.
Türkiye'nin, yazılım ve dijital teknolojilere odaklanması gerektiğini ifade eden Young, şöyle devam etti:
"Açıklanan teşvikler motive edici. Bu süreçte bakanlıklarla çok yakın çalıştık. Bazı konuları olabildiğince birlikte oluşturduk. Burada ilave edebileceğimiz tek konu var ki bu konuda da çalışma yürütüldüğünü biliyorum, o da Endüstri 4.0 konusu. Endüstri 4.0'a geçmek için yatırımların teşvik kapsamına alınması gerekiyor. Bu, fabrikaların niteliğini artırdığı için ülkeye teknoloji bazında fayda getirecek."
Ar-Ge ve yüksek teknoloji desteklerinden bu sene en yüksek oranda faydalanan grup olduklarını dile getiren Young, yeni dönemde Endüstri 4.0'ın Türk sanayisinde yayılmasına odaklanacaklarını dile getirdi.
İlk kez Bosch tarafından Hannover Fuarı'nda duyurulan Endüstri 4.0'ın üretimin yanı sıra tedarik ve lojistikte de kullanılan yeni bir dijital teknoloji olduğunu, işletmelere yüzde 30'lara varan fayda sağlayabildiğini dile getiren Young, "Örneğin bu teknolojinin üretim konsepti sayesinde araba almak isteyen bir kişi aracını arzu ettiği şekilde tasarlayabilecek. Bu teknoloji dünyada çok hızlı yayılıyor. Bosch'un dünya çapındaki 250 üretim tesisinin 100'ünde geçiş çalışması devam ediyor. Bursa'da enjektör tesisi 2013 yılında bu teknolojiye geçti, beyaz eşya ve ısı fabrikaları da kademeli olarak geçiyor. Bosch olarak bunun Türk sanayisinde yayılması için yoğun bir şekilde çalışıyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Türkiye-AB ilişkileri
Türkiye'de 1910'dan bu yana faaliyet gösteren bir grup olarak ülkeye bakış açılarının farklı olduğunu vurgulayan Young, son dönemde Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında yaşananları bir sınav olarak değerlendirdiğini ifade etti.
Steven Young, şunları kaydetti:
"Hangi pakta ve ilişkilere bakarsanız bakın zaman zaman sınav verildiğini görürsünüz. Böyle bir dönemden geçiyoruz, bu doğal bir şey. Önemli olan buradan çıkarken daha güçlü olmak, buradan birlikte çıkabilmek. Yüz yıldan fazla Türkiye'de olduğumuz için hem Avrupa tarafını hem Türkiye'yi çok iyi anlayabiliyoruz. Bir köprü vazifesi de görebiliyoruz.
Bosch olarak her zaman uzun vadeli değerlendirmeler yaparız. Bu araba kullanmak gibi bir şey, sisli, yağmurlu fırtınalı havada araba kullanabilirsiniz ama arabayı kullanmaya devam edersiniz. O hava geçer, normale döner, güneş parlar. Bu dönemin atlatılması için her iki tarafla yakın irtibat halindeyiz çünkü her iki tarafı da anlayabilir durumdayız. Ne Türkiye Avrupa için vazgeçilebilir ne de Avrupa Türkiye için vazgeçilebilir, birbirimize sıkı sıkı sarılmamız gerekiyor."