Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi'nde düzenlenen Yatırım Danışma Konseyi 10. Toplantısı'nın kapanış programında konuştu.
Türkiye'nin geleceği için yatırım ortamını daha da güçlendirmek adına yaptıkları bu toplantıda, katılımcıların görüşlerinin her zaman yol gösterici olduğunu ve olmaya da devam edeceğini belirten Yılmaz, toplantıda gündeme gelen her bir öneri ve değerlendirmenin, Türkiye'nin yatırım ortamını iyileştirmek ve daha cazip hale getirmek adına büyük önem taşıdığını vurguladı.
Yılmaz, Türkiye'nin yeni dönemde küresel ekonomideki güçlü konumunu pekiştirmeye yönelik atılabilecek stratejik adımlar konusunda sunulan önerilerin dikkatle takip edileceğini dile getirerek, "Türkiye ekonomisi son 21 yılda 268 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım çekerek, bu alandaki küresel payını yüzde 0,2'lerden yüzde 1 düzeyine çıkarmayı başarmıştır. Bu dönemde ortaya koyduğumuz güçlü ekonomik program ile önümüzdeki 5 yılda bu oranı yüzde 1,5'e çıkarmayı ve daha nitelikli hale getirmeyi planlıyoruz. Türkiye Yüzyılı olarak nitelendirdiğimiz bu dönemde, ülkemizin ekonomik, diplomatik ve stratejik açıdan daha güçlü bir konuma ulaşması için tüm gayretimizle çalışmaya devam edeceğiz. Türkiye'yi yatırım ve üretim üssü haline getirecek bir cazibe merkezi yapma konusunda kararlıyız." ifadesini kullandı.
Toplantıda bulunan şirket temsilcileri başta olmak üzere, dünyanın çeşitli yerlerinde yatırım fırsatı arayan tüm yatırımcılara mesaj veren Yılmaz, "Küresel değer zincirlerinin yeniden şekillendiği bir ortamda Türkiye'nin sunduğu fırsatları değerlendirmenin, bu eşsiz ülkeye yatırım yapmanın tam zamanıdır. Bu konuda hükümet olarak biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız ve sizlerin yatırım süreçlerini kolaylaştırmak için her türlü desteği vereceğiz." dedi.
Yatırım Danışma Konseyi toplantısında, şirket temsilcilerinden yatırım ortamına dair çok kıymetli öneriler ve yorumlar dinlediklerini ve toplantıdan bir dizi tavsiye kararı çıktığını aktaran Yılmaz, son oturumda tüm katılımcılarla birlikte tavsiye kararlarına son halini vererek bir sonuç bildirisi ortaya koyduklarını dile getirdi.
Yılmaz, konuşmasının ardından sözü, şirket temsilcilerinden sözcü olarak belirlenen Templeton Asset Management Üst Yöneticisi (CEO) Manraj Sekhon'a bıraktı.
Sekhon'un sonuç bildirisini okumasının ardından Yılmaz, toplantının başarıyla tamamlanmasında emeği geçen herkese teşekkür etti.
Basına kapalı düzenlenen toplantının ardından, Templeton Asset Management CEO'su Sekhon, katılan şirketleri temsilen açıkladığı sonuç bildirisi öncesinde değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasında, toplantı kapsamında çok verimli oturumlar gerçekleştirdiklerini belirten Sekhon, "mükemmel" bir toplantı gerçekleştirdiklerini söyledi.
Toplantılarda fikir alışverişinde bulunduklarını aktaran Sekhon, şunları kaydetti:
"Hem masanın etrafında hem de daha geniş bir çerçevede iş ortaklarımızla, dünya çapındaki bütün paydaşlarımızla da görüştüğümüz üzere çok büyük bir iyimserlik var. Buradaki değişiklikler ve Türkiye'deki devam eden reformlarla ilgili oldukça iyimseriz ve aynı zamanda politika çerçevesine de çok büyük bir güven duymaktayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve sizlerin ekibinizin ortaya koyduğu bu politik çerçeve ve burada işaret ettiğiniz yönlendirmeler oldukça net."
Sekhon, "İki tane çok önemli alan burada kendini gösteriyor. Buradaki istikrarın, politika çerçevesinin devamı ve kendi rayında gitmesi hem buradaki mali yatırımlar için hem de doğrudan yatırımlar için kilit rol oynamaktadır. İşbirliğimizin ve bu odada bulunan insanların yine işbirliği, paydaşlığı ve bunun üzerindeki müzakereleriniz, işimizi ve Türkiye'deki paydaşlarımızı geliştirmek açısından büyük rol oynamaktadır." dedi.
Manraj Sekhon, değerlendirmesinin ardından şirket temsilcilerinden seçilen sözcü olarak sonuç bildirisini okudu.
Söz konusu bildiride, "Türkiye Yatırım Danışma Konseyi (YDK) üyelerinin yatırım ortamının güçlendirilmesi, küresel rekabet gücünün artırılması ve sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümenin sağlanması amacıyla hükümetin çabalarını değerlendirmek üzere bir araya gelmekten onur duyuyoruz. Türkiye’nin son dönemdeki güçlü performansını ve makroekonomik istikrara olan bağlılığını takdir ediyoruz. Uluslararası iş dünyasının görüşlerini politika yapım sürecine dahil ettiği için Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederiz." denildi.
Türkiye'nin küresel değer zincirlerindeki konumunu daha da güçlendirerek dünyadaki ticaret akımlarından aldığı payı her geçen yıl arttırdığı vurgulanan bildiride, bu performansta, Türkiye'yi bölgesel üretim ve ihracat merkezi olarak seçen uluslararası yatırımcıların önemli rol oynadığına dikkat çekildi.
Bildiride, son 20 yılda, Türkiye'nin küresel finansal ve ekonomik şoklara karşı daha dirençli olduğunu kanıtlandığı belirtilerek şu ifadelere yer verildi:
"Ulaştırma, enerji, finans, eğitim, sağlık ve dijitalleşme gibi alanlarda yapılan büyük yatırımlar neticesinde Türkiye her anlamda sağlam bir altyapıya sahip bir ülke haline gelmiştir. Hukuki çerçevenin güncellenmesinin, altyapının geliştirilmesinin ve yeşil ve dijital dönüşümün teşvik edilmesinin, Türkiye'nin yatırım ortamını daha da iyileştirmek için kritik öneme sahip olduğunu ve oyun kurucu rolü bulunduğunu düşünüyoruz. Bu vesileyle Yeni Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi'nde belirtilen vizyonu memnuniyetle karşıladığımızı ve Türkiye’nin küresel yatırım payını artırma hedeflerini desteklediğimizi belirtmek isteriz."
Sonuç bildirisinde, konsey üyeleri, ekonomik politikaların rekabetçiliği ve verimliliği artırmak için üretim yapısını dönüştürmeye odaklanması gerektiğine işaret edildi.
12'nci Kalkınma Planı ve Orta Vadeli Program (OVP) gibi ulusal politika belgelerinin bu vizyonla uyumlu olduğunu müşahede edildiği belirtilen bildiride, "Ayrıca, yüksek teknoloji yatırımlarını artırmayı amaçlayan HIT-30 Programı'nın, Türkiye'yi teknoloji üretiminde önemli bir konuma yerleştirmek için kritik öneme sahip olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda, uluslararası doğrudan yatırımların önemini göz önünde bulundurarak hükümete Türkiye'nin ekonomik gelişimini sürdürülebilir kılmak için öncelikli olduğuna inandığımız şu hususlara odaklanmasını tavsiye ediyoruz." denildi.
Bildiride, söz konusu hususlar arasında yer alan makroekonomik istikrar ve yatırım ortamına değinilerek şunlar kaydedildi:
"Türkiye'nin makroekonomik istikrarı korumak için güçlü adımlar atmış ve sürdürülebilir kamu finansmanı ve dış dengeleri sağlamasına yönelik politika tedbirleri geliştirmiştir. Ancak küresel ekonomik belirsizlikler ve jeopolitik riskler göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye'nin makroekonomik istikrarını daha da güçlendirecek reformlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda, kamu borçlanma maliyetlerinin azaltılması ve makroekonomik istikrarın korunması amacıyla mali disiplinin sağlanması kritik önem arz etmektedir.
Fiyat istikrarı sağlanması için söz konusu çalışmaların sürdürülmesi yararlı olacaktır. Yapısal reformların hızlandırılması ve yenilikçi politikaların benimsenmesi Türkiye'nin rekabet gücünü artıracaktır. Türkiye’deki yatırım ortamının daha da güçlendirilmesi için hukuki çerçevenin güncellenmesi ve yargı sisteminin etkinliğinin artırılması faydalı olacaktır. Yargıda ihtisaslaşmanın geliştirilmesi ve alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının yaygınlaştırılması bu alandaki öncelikler arasındadır. Finansal kuruluşlar arasında daha liberal ve serbest bir piyasa ortamının oluşturulması, bu alanda rekabet ve inovasyonun daha fazla teşvik edilmesini sağlayacaktır."
Bildiride, yatırım teşvikleri ve yüksek katma değerli ekonomik faaliyetlere dikkat çekilerek Türkiye ekonomisinin hedeflenen büyüme oranlarına ulaşabilmesi için verimlilik artırıcı yüksek katma değerli ekonomik faaliyetlere öncelik verilmesi gerektiği vurgulandı.
Bu çerçevede, bildiride, "İkiz dönüşüme yönelik ihtiyaçları karşılamak ve bilgi yoğun, yüksek katma değerli yatırımları çekmek amacıyla yatırım teşvik sisteminin güncellenmesi, Türkiye'nin küresel değer zincirlerindeki rolünü güçlendirecektir. Teşvik sisteminin stratejik yatırımların desteklenmesinde daha etkili hale getirilmesi ve güncellenmesi için gerekli çalışmaların tamamlanması büyük önem taşımaktadır." ifade edildi.
Sonuç bildirisinde, üniversiteler ile iş dünyası arasındaki işbirliğinin artırılmasına vurgu yapılarak "AR-GE yatırımlarının desteklenmesi ve fikri mülkiyet haklarını korumak için etkili mekanizmalar kurulması faydalı olacaktır. KOBİ'lerin uzun vadeli finansmana erişim imkanlarının genişletilmesi ve rekabet güçlerinin inovasyon yoluyla artırılması bu şirketlerin büyümesi ve uluslararasılaşması için kritik öneme sahiptir. Kadınlar ve gençler başta olmak üzere tüm ülke nüfusu için daha iyi yaşam ve istihdam koşullarını sağlamaya dönük fırsatların artırılmasına yönelik politikalar devam ettirilmelidir." belirtildi.
Sonuç bildirisinde "Yeşil ve Dijital Dönüşüm" başlığına ilişkin de değerlendirmeler yer aldı.
Türkiye ekonomisinin sürdürülebilir büyümesini sağlama ve küresel rekabet gücünü artırabilmesi için yeşil ve dijital dönüşüm alanlarında kapsamlı reformlar yapılmasının elzem olduğu belirtilen bildiride, şunlar kaydedildi:
"Bu doğrultuda Türkiye’nin enerji verimliliğini artırmak, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik etmek ve düşük karbonlu bir ekonomi oluşturmak için gerekli adımları atmaya devam etmesi özellikle tavsiye edilmektedir. AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması başta olmak üzere, karbon nötr önlemlere ihracatçıların uyum sağlamalarını kolaylaştıracak belirli yatırım faaliyetlerinin sürekli olarak geliştirilmesi faydalı olacaktır."
Enerji sektöründe kritik mineraller dahil olmak üzere yeşil yatırımların teşvik edilmesinin, sürdürülebilir tarım uygulamalarının desteklenmesinin ve sanayide temiz üretim tekniklerine geçişin hızlandırılmasının önemli adımlar olacağı aktarılan bildiride, "Dijital ekonominin gelişimini sağlamak için Türkiye'nin dijital altyapısının, özellikle de 5G, fiber altyapısının güçlendirilmesi, yapay zekanın hızlandırılması ve siber güvenlik önlemlerinin artırılması tavsiye edilmektedir. İkiz dönüşümün insan kaynağı gereksinimlerini karşılamak ve inovasyonu harekete geçirmek için yetenekli ve çeşitliliğe sahip bir iş gücü havuzu oluşturulmalıdır." ifadelerine yer verildi.
Bildiride, eğitim ve işgücü piyasası politikalarında yeşil ve dijital becerilere odaklanılmasının, işletmelerin ikiz dönüşüme uyumu ve dijital okur yazarlıklarının geliştirilmesinin ve kamu hizmetlerinde dijitalleşmenin daha da ileri noktaya taşınmasının bu alanda atılabilecek önemli adımlar olduğuna işaret edildi.
Bildiride, Türkiye'nin fiziki altyapısında sağlanan gelişmelerin, ekonominin genelinde verimlilik artışına katkı sağlandığı ve bunun devam edebilmesini teminen uluslararası finansman kaynaklarının da dikkate alınarak kamu ve özel sektörün işbirliğiyle altyapı yatırımlarının hızlandırılmasının, enerji, ulaşım ve telekomünikasyon gibi sektörlerin giderek artan yatırım ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için önem arz ettiği vurgulandı.
Türkiye genelinde, özellikle de daha az gelişmiş bölgelerde dijital altyapının yaygınlaştırılmasına yönelik finansal destekleme modellerinin oluşturulmasının faydalı olacağı aktarılan bildiride, şu ifadelere yer verildi:
"Sanayi alanları ve limanların daha verimli bir şekilde kullanımını sağlamak amacıyla kara, hava, deniz ve demir yolu bağlantılarının entegrasyonu sağlanmalı ve intermodal taşımacılık çözümleri geliştirilmelidir. Hükümet tarafından hedeflendiği üzere, önümüzdeki 12 yıl içerisinde 60 GW yenilenebilir enerji kapasitesinin devreye alınmasını mümkün kılabilmek için kamu ile proje geliştiriciler arasında uygun risk paylaşımı ve esneklik esasına dayanarak uzun vadeli alım anlaşmalarının yapılması tavsiye edilmektedir.
Ülkedeki yaşlanan nüfus göz önünde bulundurularak yaşlı bakım tesisleri gibi sosyal altyapı olanaklarının artırılması ve depremden etkilenen bölgelerdeki konut ihtiyacına yönelik çabaların devam etmesi önem arz etmektedir. Afet yönetimi ve krizlere hazırlık konusunda yapılacak ilave çalışmalar ile Türkiye'nin bölgesel altyapısının risk adaptasyonu daha da güçlendirilebilecektir. Bölgesel gelişmişlik farklılıkların azaltılması, Türkiye'nin çeşitli bölgeleri için ekonomik fırsatlara eşit erişim sağlanması adına önem arz etmektedir."
Bildiride, Türkiye'nin sağlık sistemi ve eğitim altyapısının, vatandaşların yaşam kalitesini artırmak ve ekonomiye nitelikli iş gücü sağlaması bakımından büyük önem taşıdığı kaydedildi.
Bu bağlamda sağlık sisteminin geliştirilmesine yönelik çalışmaların sürdürülmesinin, yaşam süresinin uzatılmasını, vatandaşların sağlık hizmetlerine eşit şekilde erişimini ve verimliliğin artmasını mümkün kılacağı ifade edilen bildiride, şöyle denildi:
"Hayat boyu öğrenme kavramını merkeze alan bir mesleki eğitim sisteminin özel sektör ile iş birliği halinde geliştirilmesi, insan kaynağının daha nitelikli hale gelmesini ve Türkiye'nin daha güçlü bir global marka olmasını sağlayacaktır. Yetişkin eğitimi de dahil olmak üzere tüm eğitim sisteminde yabancı dil becerileriyle beraber kodlama ve dijital yeteneklerin iyileştirilmesi önemli bir adım olacaktır."
Hedefe yönelik reformların ve teknolojinin etkin kullanımının, bilhassa depremden etkilenen bölgelerde nitelikli eğitim imkanlarına ulaşma konusunda faydalı olacağı belirtilen sonuç bildirisinde, eğitim sisteminde dijital dönüşüm konusunda yeni standartların getirilmesini ve uluslararası iş birliklerinin artırılmasının Türkiye'nin büyümesine katkı sağlayacağı ifade edildi.
Bildiride, şunlar kaydedildi:
"Sonuç itibarıyla Konsey üyeleri olarak Türkiye'deki reform sürecini ve yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik atılan adımları destekliyoruz. Yatırım Danışma Konseyinin, Türkiye'nin uluslararası yatırımcılar nezdindeki cazibesini artırmak için önemli bir platform olduğuna inanıyoruz. Konseyin sağladığı işbirliği ortamı ve hükümetin reform çabaları, Türkiye'nin yatırımcılar açısından rekabet gücünü artırmada etkili olacaktır. Bu süreci yakından takip etmeyi ve bir sonraki Yatırım Danışma Konseyi toplantısında daha fazla iş birliği fırsatını değerlendirmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz."