Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Bakanlıkta düzenlenen "Enerjide Arama Buluşmaları: Hidrojen" konulu çalıştayda yaptığı konuşmada, enerji politikalarında en temel amacın kısa ve orta vadede enerji arz güvenliğini garantiye almak olduğunu söyledi.
Hidrojenin "geleceğin enerji taşıyıcısı" olarak kullanımının son günlerde sıklıkla tartışıldığına işaret eden Dönmez, Türkiye'nin enerjide gelecek vizyonunu tüm paydaşlarla birlikte inşa etmek istediklerini dile getirdi.
Bakanlık olarak hidrojeni 4 ana fayda üzerinden elde etmeyi amaçladıklarına dikkati çeken Dönmez, bunları "daha fazla yenilenebilir enerjiyi sisteme dahil etmek, ısı sektörünü karbon emisyonsuz hale getirmek, yerli kömürden hidrojen üretimi gerçekleştirmek, hidrojen depolama ve tutucusu olarak borun kullanımını artırmak" olarak sıraladı.
Enerjide "yerlilik" vurgusu
Dönmez, tüm enerji stratejilerinde "yerlilik" kriterinin esas alındığını belirterek şöyle devam etti:
"Bizim için yerli kömürümüzden hidrojen ve sıvı yakıtların üretimi çok önemli. Temiz kömür teknolojileri kapsamında düşük karbon emisyonlu kömür kullanımı için yerli kömürden hidrojen projeleri gündemimizde olmaya devam edecek. Özellikle petrol ve doğal gaz fiyatlarında jeopolitik riskler ve ekonomik dalgalanmalardan kaynaklı artışlar ekonomimizi olumsuz yönde etkiliyor. Yerli enerji fiyatlarının petrol ve doğal gaz fiyatlarıyla bağını koparmamız ya da etkisini en aza indirmemiz için yerli kömür portföyümüzde önemli bir yere sahip."
Sürekli artan yenilenebilir kaynakların şebekeye entegrasyonunun da önemli olduğunu vurgulayan Dönmez, şunları ifade etti:
"Yenilenebilir kaynakların sistem içindeki miktarında bazı temel limitler olabilir. Ankara özelinde konuşursak, gerçek değerlerle kışın 1 birim üreten güneş paneli yazın 10 birim üretiyor, yani 20 bin megavat güneş enerjisinin kış etkisi 2 bin megavata kadar düşebiliyor. Özellikle bir de kar yağışının yoğun olduğu dönemlerde güneş enerjisi üretiminin çok düşmesi ve ısınma talebinin tüm yılın en yüksek seviyesinde olması, sistemin kaldıramayacağı bir dengesizlik olarak karşımıza çıkıyor. Bu sebeple yenilenebilir kaynaklardan yapılan üretimin dengelenmesi için depolama sistemlerine büyük ihtiyaç var. Bunun yöntemlerinden biri de doğal gaz dağıtım hatlarına hidrojenin yüzde 2 ila 6 oranında basılmasıdır. Türkiye ölçeğinde bu 1 ila 3 milyar metreküp hidrojenin sisteme verilebileceği anlamına geliyor."
"Doğal gaz sektörümüz çalışmalara başladı"
Bazı ülkelerin geliştirme çalışmalarıyla yüzde 10 rakamlarını da mümkün gördüğünü aktaran Dönmez, "Biz de bu konuda ilk EPDK projesini geçen sene verdik ve doğal gaz sektörümüz çalışmalara başladı. Türkiye'de en geç 2021 sonunda dağıtım hatlarına ilk hidrojen girişinin olmasını hedefliyoruz. İlk başta bu deneysel ve çok az bir miktar olabilir ama önemli olan sistemin başarıyla çalışması." dedi.
Dönmez, ulaştırma sektöründe de hidrojenin sık gündeme gelen bir yakıt olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Özellikle ağır yük taşımacılığında elektrikli taşıma daha masraflı olabilir. Bu noktada bizim yerli kömürlerimizden hidrojen üreterek, ulaştırma sektöründe de hidrojenle temiz taşıma sağlama ihtimalimiz var. Şimdilik maliyetler yüksek olsa da 1 ton kömürden hidrojen elde ettiğimizde bu bir otobüsü 1030 kilometre götürebiliyor. Üstelik de emisyonsuz. Yerli kömürlerimizden böyle bir fayda da elde edebiliriz."
Yerli hidrojen sanayisi oluşturmak için çalışmalarına hız vereceklerini söyleyen Dönmez, "Gençlerin bilimi birinci elden deneyimlemesi için Ankara'da en çok ziyaret edilen bilim merkezlerinden birine sahibiz. MTA Şehit Cuma Dağ Tabiat Tarihi Müzesi'ne gençlerimizin de hidrojeni ve yenilenebilir teknolojileri deneyimleyebilmeleri için hidrojen laboratuvarımızla birlikte deney setleri yerleştireceğiz. Hidrojen laboratuvarımız, BOREN laboratuvarımız, Enerji Verimliliği evimiz, çarşamba günü ziyaretçilerine kapılarını açacak. Randevularınızı BOREN'den alabilirsiniz" dedi.
Kaynak: AA