Türkiye’nin son dönemlerde en önemli konu başlıklarından biri yeni bulunan enerji rezervleri. Karadeniz’de bulunan doğal gazın bu yıl içerisinde kıyıya ulaşması bekleniyor. Bir yandan gazla ilgili çalışmalar devam ederken diğer yanda bölgedeki hidrojen sülfür rezervleriyle ilgili de önemli gelişmelere şahitlik edebiliriz.
Dünyanın günümüzde en önemli sorunlarından biri fosil yakıtlar ve onların doğaya verdiği zarar. Fosil yakıtlarla ilgili diğer bir sıkıntı da rezervlerin giderek azalması. Haliyle hem çok temiz hem de enerjisi yüksek kaynaklar öne çıkıyor. Hidrojen de bunların başında geliyor.
Hidrojen bilinen tüm yakıtlar içerisinde birim kütle başına en yüksek enerjiyi barındırıyor. Rakamlarla anlatmak gerekirse, 1 kilogram hidrojen 2.1 kg doğal gaz veya 2.8 kg petrolün enerjisine sahip. Ancak temel bir sorun var. Hidrojen doğada serbest halde değil bileşikler halinde bulunuyor ve en çok bilinen bileşiği su. Suyun elektrolizi en basit hidrojen üretme metodu olarak bilinse de bu işlem yüksek maliyetli.
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ) görevli bir grup bilim insanı geliştirdikleri yeni formülle hidrojen sülfürü diğer tekniklere göre çok daha ucuza ayırabilecekleri görüşünde. Patent çalışmaları devam eden ve KTÜ Teknoloji Transfer Merkezi’nden de destek gören projenin detaylarını konunun uzmanlarıyla konuştuk.
Karadeniz’deki rezervler ilk sırada geliyor
Prof. Dr. Teoman Ayhan, emekli bir öğretim üyesi. Son olarak Bahreyn’de deniz suyundan içme suyu elde edilmesi projesinde yaklaşık 20 yıl çalışmış bir isim. Türkiye’ye döndükten sonra Karadeniz’deki hidrojen sülfürün yüzeye çıkarılabilmesi için ciddi emek harcamış.
Dünyada hidrojen sülfürün en çok bulunduğu yerin Karadeniz olduğu bilgisini paylaşıyor Prof. Dr. Ayhan. Karadeniz’in dışında Kanada ve Hindistan’ın da bazı bölgelerin bulunuyor ancak miktar bizdeki kadar değil.
Denizin dibindeki hidrojen sülfürü nasıl yüzeye çıkaracakları ne hangi yöntemle ayıracaklarını merak ediyoruz. Herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatıyor. Gazoz örneğinden yola çıkıyor ve kapak açıldıktan sonra gaz moleküllerinin yukarı doğru çıktığını anımsatıyor. Geliştirdikleri teknikle Karadeniz’de yüzeyin 150-200 metre altındaki hidrojen sülfürü yukarı çıkaracaklarını ve yüzeyde ayrıştıracaklarını geriye kalan suyu yeniden denizin dibine yollayacaklarını söylüyor.
“Bu rezervler bir şekilde ekonomiye kazandırılmalı”
Karadeniz’in dip sularında en az 30 milyar ton hidrojen sülfür gazının olduğunu öğreniyoruz. Bu rezervin bir şekilde Türk ekonomisine kazandırılmasının hayati olduğundan bahsediyor Prof. Dr. Teoman Ayhan.
Hidrojeni ayrıştırmak için geliştirdikleri formülle ilgili kamudan da destek beklediklerinin altını çiziyor Ayhan ve “Geçmişte SSCB döneminde Ruslar bu işle ilgili çok çalıştı. Ancak ortaya koydukları formülün uygulanması çok pahalıydı. Biz şimdi çok ucuza hidrojen sülfürü çıkaracağız. Ortaya koyduğumuz projeksiyonda işletim sistemi çok ucuz. Sadece ilk yatırım maliyeti var. O da elde edilecek gelire kıyasla oldukça cüzi. Hidrojeni ayrıştıracağız. Sülfür de son derece kritik. Elde edeceğimiz sülfürü de hem tarımda hem de milli savunma sanayiinde kullanacağız” diyor.
“Mevcut platformlardan birinde denenebilir”
Prof. Dr. Abdülaziz Güneroğlu de projede katkı sunan isimlerden. KTÜ Deniz Ekoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi. Karadeniz’in iki tabakalı yapısına dikkat çekiyor. Alt tabakadaki oksijensiz alanda çok ciddi miktarda hidrojen sülfür olduğunu söylüyor.
Denizin ekolojik açıdan zarar görmeden hidrojen sülfürü çıkarılması gerektiğini belirten Güneroğlu, dikkate değer bir öneride de bulunuyor. Karadeniz’in farklı bölgelerinde hidrokarbon arama faaliyetleri devam ediyor. Bu platformlardan birinde ilgili kurumla ortak hareket edip hidrojen sülfür çıkarabilme konusunda çalışabileceklerini kaydediyor.
“Karadeniz’deki canlı varlığı için çok önemli”
Bedir Ünver de KTÜ Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışan ve bu projede önemli sorumluluklar üstlenen bir isim. Hidrojenin çok temiz bir yakıt olduğunu, petrole göre iki kat, doğal gaza göre üç kat daha fazla enerji çıkardığını anımsatıyor. ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere dünyanın hidrojenle ilgili projelere yüzlerce milyar dolar ayırmasının temelinde bu var.
“Hidrojen sülfürün ayrıştırılması suya göre 3 kat daha ucuz ve pek çok endüstriyel faaliyette kullanılan sülfür getirisi var” bilgisini paylaşan Ünver, geliştirdikleri yöntemle hidrojen sülfürü yüzeye çıkarıp, ayrıştırmaları hususunda dikkat çekici başka bir noktaya da işaret ediyor.
Karadeniz’de 150-200 metre derinlikten sonra canlı yaşamı olmadığını, dipte yer alan hidrojen sülfürün giderek yukarı doğru çıktığını anlatıyor. Daha net bir ifadeyle, dipteki hidrojen sülfürün hasat edilmeyip de yüzeye doğru çıkmasının Karadeniz’deki canlı varlığı için çok tehlikeli bir süreci tetikleyebileceğinden bahsediyor.
“Trilyon dolar değerinde bir enerjiden bahsediyoruz”
Böylesine önemli bir projenin elbette ekonomik açıdan da ciddi katkıları olacak. Bedir Ünver bu duruma da açıklık getiriyor. Literatür çalışmalarına göre burada mevcut olan hidrojen sülfür miktarı 28-63 milyar ton aralığında.
Türkiye’nin yaklaşık 100 yıllık enerji ihtiyacının buradan karşılanabileceğini söylüyor Ünver ve “10 trilyon dolar değerinde hidrojenden, 5 trilyon dolar değerinde bir sülfürden bahsediyoruz.” diyerek bölgedeki enerjinin ne denli büyük olduğunu gözler önüne seriyor.
Kamera: Özge Güngörmüş
Kurgu: Cihan Karaahmetoğlu