Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, reel sektörün kısa vadeli yabancı para pozisyonunun oldukça dengeli olduğunu ancak kur riskine yönelik daha sağlıklı bir gözetim imkanının oluşturulması için Merkez Bankasınca bir "sistemik risk veri takip modeli"nin oluşturulacağını bildirdi.
Şimşek, yaptığı açıklamada, Türkiye ekonomisinin son yıllarda içerde ve dışarıda yaşanan bir dizi şok karşısında oldukça dayanıklı bir performans gösterdiğini söyledi.
Küresel ekonomideki belirsizliklerin devam ettiği bir konjonktürde, Türkiye'nin dış şoklara ve döviz kuru oynaklığına karşı dayanıklılığını daha da artıracak ilave tedbirler üzerinde çalıştıklarını vurgulayan Şimşek, reel sektörün yabancı para cinsinden borçluluğuna ilişkin çalışmaları da bu kapsamda değerlendirdiklerini ifade etti.
Çeşitli kaynaklardan derlenen verilere göre firmaların kısa vadeli yabancı para pozisyonunun oldukça dengeli olduğunu belirten Şimşek, şöyle devam etti:
"Buna rağmen elimizde resmin bütününü görecek detayda veri olmadığı da bir gerçek. Bu nedenlerden dolayı zaman zaman döviz kurunda dalgalanmalar yaşandığı dönemlerde reel sektörün döviz borcuna ilişkin yapılan yorumların Türkiye’ye yönelik risk algısını olumsuz etkileyebildiğini görüyoruz. Dolayısıyla firma bazında yabancı para pozisyonunun ve döviz nakit akışlarının düzenli olarak izlenebildiği bir çerçeve oluşturulmasının birçok açıdan faydalı olacağını düşünmekteyiz. Nakit akımlarını veya vade uyumsuzluğunu daha iyi takip edecek bir çerçeve oluşturulmasının risk yönetimi açısından yararlı olacağını değerlendiriyoruz. Sonuç olarak, basiretli borçlanma ve risk yönetimine katkıda bulunmak amacıyla teşvik ve makro ihtiyati düzenleme çerçevesinin yeniden ele alınması gerekiyor."
Reel sektör döviz pozisyonunun daha kapsamlı bir şekilde ve makul bir frekans aralığında izlenebilmesinin finansal istikrar ve fiyat istikrarı açısından önem taşıdığını vurgulayan Şimşek, yakın dönemde Finansal İstikrar Komitesi koordinasyonunda ilgili paydaşların da katkılarıyla konuyla ilgili bir çalışma platformu oluşturulduğunu söyledi.
Veriler yeni modelle takip edilecek
Bu kapsamda, öncelikle firmaların döviz yükümlülüklerinin sağlıklı ve süreklilik arz eden bir izleme ve etkin bir makro ihtiyati düzenleme çerçevesine kavuşturulmasının hedeflendiğini belirten Şimşek, Komitenin yönlendirmesiyle Merkez Bankasının koordinasyonunda bir süredir reel sektör ve bankalarla temas halinde çalışmaların yürütüldüğünü ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Şimşek, bu çerçevede reel sektörün kur riskine yönelik sağlıklı bir gözetim imkanının oluşturulması ve doğru politikaların belirlenmesi için bir "sistemik risk veri takip modeli" üzerinde çalışıldığını belirtti.
İlk aşamada toplam yabancı para borcun yüzde 83’üne sahip olan 2 bin firmaya dair detaylı veri toplanacağına işaret eden Şimşek, "Böylelikle firmalarımızın hem stok döviz pozisyonu ve hem de kısa vadeli döviz nakit akışını izleyebilecek durumda olacağız. Oluşturulan veri seti aracılığıyla firmalarımızın doğal ve finansal korunmalarına dair bilgiler de toplanacak." şeklinde konuştu.
Çalışmalar son aşamaya geldi
Verilerin içeriği ve süreç hususunda çalışmaların sonuçlanma aşamasına geldiğini ifade eden Şimşek, bu modele başkanlığını yaptığı Finansal İstikrar Komitesinde son halinin verileceğini kaydetti.
Şimşek, "Veri aşaması tamamlandıktan sonra firmalarımızdan gelen bilgileri analiz ederek gerekirse teşvik ve makro ihtiyati düzenleme aşamasına geçmeyi planlıyoruz. Amacımız firmalarımızın riskini daha etkin bir şekilde yönetmesine katkıda bulunmak, firmalarımızı basiretli borçlanma ve etkin risk yönetimine teşvik etmek, bu alanda ilgili paydaşlarda farkındalık oluşturarak sağlıklı ve uzun soluklu bir çerçeve tesis etmek." değerlendirmesinde bulundu.
Firmaların döviz gelirleri ile döviz borçları arasındaki bağın gözetilmesi, risklerin yönetilmesi için finansal araçların kullanımının finansal istikrar açısından da önem taşıdığına dikkati çeken Şimşek, makro ihtiyati düzenlemenin çerçevesinin bu amaçları hedefleyen ve kademeli bir uyum sürecine dayanan bir yapıda olacağını aktardı.
Şimşek, yabancı para borcun nispeten daha düşük kısmına sahip yaklaşık 23 bin firmanın dövizle borçlanmasının da yapısal bir perspektiften ele alınacağını sözlerine ekledi.