Ocak 2014'ten bu yana Merkez Bankası ilk kez daha önceden ilan edilen takvimin dışına çıkarak ara Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı gerçekleştirdi.
Yurt içinde piyasaların kapanmasının ardından toplanan PPK, Geç Likidite Penceresi (GLP) borç verme faiz oranını 300 baz puan artırarak yüzde 13,50'den yüzde 16,50'ye çekti.
Ekonomistler, piyasa beklentisinin üzerinde faiz artışı gerçekleştiğini ve bunun Türk lirası varlıkları açısından olumlu olacağını söyledi.
Merkez Bankası'nın gelecek dönemde de benzer adımları atmaktan imtina etmeyeceğini düşünen ekonomistler, 7 Haziran'daki PPK toplantısından sadeleşme yönünde adımlar gelebileceğini dile getirdi.
Ekonomistler, bu hamle ile Merkez Bankası'nın piyasada oluşturulan bağımsızlık ve kredibilite kaybına ilişkin algıyı tersine çevirdiğini vurguluyor.
"Hükümetten ve ekonomi yönetiminden PPK'ya destek mesajları gelirse etki daha kalıcı ve yüksek olacak"
Ekonomist Haluk Bürümcekçi, Merkez Bankası'nın 300 baz puanlık iyi bir tepki verdiğini belirterek, "Enflasyonun yükseleceği nokta dikkate alındığında bu faiz artışı yeterli diye düşünüyorum. Kurdaki oynaklık açısından yeterli olmasa da kısa süre sonra 7 Haziran'daki PPK'da bir hamle şansı daha var. Gerektiği taktirde o toplantıda da adımlar atılabilir." ifadelerini kullandı.
Bugünkü PPK karar metninde yeni bir mesaj olmamasına işaret eden Bürümcekçi, zaten sadeleşme adımını böyle acil bir toplantıdan beklemediklerini söyledi.
"Sadeleşme adımları piyasada kafa karışıklığına neden olabilir ve Merkez Bankası istediği tepkiyi alamayabilirdi. Sadeleşme kozunun da halen elinde olduğunu ve sonraki PPK toplantılarında kullanabileceğini unutmamak lazım. Kur tarafına bakıldığında para politikası açısından bir aksiyon ihtiyacı olduğu ortadaydı. Bu açıdan PPK'nın 7 Haziran'daki toplantısını beklemeden aksiyon alması olumlu olmuştur. Hükümetten ve ekonomi yönetiminden de PPK'ya destek mesajları gelirse etkisi daha kalıcı ve yüksek olacaktır."
Haluk Bürümcekçi, bugünkü reel kur seviyelerinin çok aşırı noktalara ulaştığını ve Türk lirasının, reel kur olarak 2001 krizinin de altına indiğini dile getirdi.
Karar sonrası dövizdeki köpüğün gittiğine dikkati çeken Bürümcekçi, "Sonrasında döviz kurlarının daha aşağıya gelmesi için özellikle ekonomi yönetimi tarafındaki söylemlerde dikkatli olmak gerekiyor." diye konuştu.
"Sadeleşme haziranda gündeme gelebilir"
İş Portföy Başekonomisti Nilüfer Sezgin de Merkez Bankası'nın bugün piyasa kapandıktan sonra yaptığı ara toplantıda Geç Likidite Penceresi faizini 300 baz puan artırarak yüzde 16,5 seviyesine çektiğini anımsattı.
Merkez Bankası'nın ABD Merkez Bankası (Fed) ve yurt içinde seçim öncesi oluşan belirsizlik kaynaklı risklerin farkında olduğunu ve gelecek dönemlerde de benzer adımların atılmasından imtina edilmeyeceğini söyleyen Sezgin, "Gecikmiş olsa da, kararın olumlu olduğunu değerlendiriyoruz. Ayrıca, pozisyonlanma olarak Türk lirası varlıklarda şu ana kadar olumsuz bir beklenti ve uç senaryolar fiyatlandığı için kararın olumlu etkisi daha fazla hissedilebilir." ifadelerini kullandı.
Sezgin, sadeleşme yönünde bir adımın haziran ayı toplantısında gündeme gelebileceğini ve sıkılaşma kararlılığının perçinlemesi açısından destekleyici olacağını dile getirdi.
"Sadeleşme adımının atılmasında çekimser kalınmayacak"
Halk Yatırım Araştırma Direktörü Banu Kıvcı Tokalı ise kur ve enflasyonun artan baskısı karşısında, politika faiz göstergesinde beklenen artışın gerçekleştiğini söyledi.
Faiz artırım seviyesinin beklentileri karşıladığına dikkati çeken Tokalı, "Bundan sonraki adımın sadeleşme yönünde gelmesi, son dönemde negatif ayrışmanın ciddi seviyelere ulaştığı TL varlıklardaki toparlanmanın hız ve boyutunun kalıcılığı konusunda oldukça destekleyici olacaktır." dedi.
Tokalı, özellikle küresel normalleşme döneminde gelişen piyasalara yönelik risk algılamasının dalgalanmaya devam edeceği düşünüldüğünde sadeleşme adımının atılmasında çekimser kalınmayacağını vurguladı.
"TCMB beklentilerin üzerinde faiz artırdı"
QNB Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı da Merkez Bankası'nın faizi beklentilerin de bir miktar üzerinde 300 baz puan artırdığını vurguladı.
Son dönemde yaşananların geçmiş dönemde de defalarca yaşandığını ve sonucun hep aynı olduğunu ifade eden Kanlı, yüksek cari açık veren bir ülkenin Merkez Bankası olarak piyasayı ikna edecek faiz artışını yapmak durumunda kaldığını söyledi.
300 baz puanlık artışın kuru sakinleştirebileceğini ve dolar/TL'nin 4,50'ye doğru gevşeyebileceğini dile getiren Kanlı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ancak bu noktada kritik bir husus, politika tarafından bu faiz artışının ardından menfi yorumlarda bulunmaması olacaktır. Faiz artışının ardından, önümüzdeki dönemde faiz politikasında sadeleşme de gündeme gelecektir. Nitekim hem hükümet kanadının hem de TCMB kanadının bu konuya olumlu yaklaştığını düşünüyorum. Ancak, bu hamle, seçimin ve piyasaların sakinleşmesinin ardından gelecektir diye düşünüyorum."
"Kredibilite kaybını kısmen yerine koydu"
DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Stratejisti Orkun Gödek ise TCMB yönetiminin Ocak 2014'ten bu yana ilk kez daha önceden ilan edilen takvimin dışına çıkarak ara PPK toplantısı gerçekleştirdiğini söyledi.
Mevcut para politikası uygulama çerçevesi nezdinde politika faiz oranı olarak kullanılan GLP borç verme faiz oranının 300 baz puan artışla yüzde 16,5 seviyesine yükseltildiğini anımsatan Gödek, "Gerçekleştirilen faiz artırımının genel olarak swap piyasası işlemlerinde oluşan beklentilerin alt bandında-sınırında olduğunu ve beklentiler ile başa baş düzeyde örtüştüğünü düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
Gödek, TCMB yönetiminin yatırımcı kesimi açısından gecikmeli de olsa bugün yaptığı hamle ile yaşanan kredibilite kaybının bir kısmını yeniden yerine koyduğunu dile getirdi.
Kaynak: AA