Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) "önden yüklemeli" faiz artışı, uzun vadeli borçlanma maliyetleri ve risk primini düşürücü etkisiyle dikkati çekerken, enflasyonla mücadelede kararlılığın gösterilmesiyle de kredibiliteyi artırdı.
Küresel çapta, özellikle tahvil faizleri kaynaklı risk algısının arttığı son dönemde, gelişmekte olan ülke para birimleri üzerindeki baskı da hissedilirken, koronavirüs (Covid-19) salgınının devam eden etkileri enflasyonist endişeleri de gündeme taşıdı.
Yurt içinde de özellikle nisan-mayıs döneminde zirveyi göreceği öngörülen enflasyon karşısında, TCMB de bu ayki toplantısında 200 baz puanlık güçlü bir faiz artırımına imza atarak piyasanın önünden gittiğini kanıtladı.
Yurt dışı yatırımcıların güveni tazelendi
Politika faizinin yüzde 19'a çıkarılmasıyla yurt içinde maliyet kanalından gelebilecek kur kaynaklı enflasyonist baskıların hafifletilmesi amaçlanırken, geçmiş sözle yönlendirmelerle uyum ve net duruşun ortaya konulması da yurt dışı yatırımcıların güvenini tazeledi.
Analistler, atılan adım sonrası dolar/TL ve risk primi göstergesi CDS'lerde düşüş yaşandığını belirterek, merkez bankası politikalarının maliye politikalarıyla desteklenmesi durumunda enflasyon ve sürdürülebilir büyüme hedeflerinin yakalanabileceğini söyledi.
Mevduat faizlerindeki yükseliş paralelinde dolarizasyonun da çözülmeye başlanabileceğine işaret eden analistler, oluşan reel faiz seviyesinin de yatırımların çekilmesi açısından Türkiye'yi öne çıkardığını, ayrıca TCMB'nin kararlılığı konusundaki soru işaretlerinin giderilmesinin de ekonomiye katkı sağlayacağını vurguladı.