Ticaret Bakanı Mehmet Muş, bakanlık konferans salonunda Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ile düzenlediği basın toplantısında ağustos ayı dış ticaret rakamlarını açıkladı.
İhracatta 2021 yılı boyunca ortaya konulan güçlü performansın ağustos ayında da devam ettiğine işaret eden Muş, "İhracatımız geçtiğimiz yılın ağustos ayına göre yaklaşık yüzde 52'lik artışla 18,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki bu rakam ile en yüksek ağustos ayı ihracat rakamına ulaşmış bulunuyoruz. Ayrıca, son 12 aylık ihracat değerimiz de 207,5 milyar dolar ile yeni bir cumhuriyet rekoru kırmayı başarmıştır." diye konuştu.
"Pandemi öncesi performansını da geride bırakmış durumdayız"
Muş, yıl sonunda ihracatın 210 milyar dolara ulaşacağına olan inancının tam olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"2021 yılı ocak-ağustos döneminde ihracatımız geçtiğimiz yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında yüzde 37 artarak 140,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. İhracatımızda yakaladığımız bu güçlü ivme ile pandemi öncesi performansını da geride bırakmış durumdayız. İhracatımız ağustos ayında 2019 yılı ağustos ayına göre de yüzde 43'lük artış sergilemiştir. Benzer şekilde, ocak-ağustos döneminde 2019 yılına göre yaklaşık yüzde 20'lik artışa şahit oluyoruz."
İthalatın ise ağustosta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 23,8 artış ile 23,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini bildiren Muş, ocak-ağustos dönemi ithalatının 2020'nin aynı dönemine göre yüzde 25,5 artışla 170 milyar dolar olduğunu söyledi.
"İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 82,5'e yükselmiştir"
Muş, ağustos ayında gerçekleşen 42,1 milyar dolarlık ticaret hacminin en yüksek ağustos ayı dış ticaret hacmi olduğuna da işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"Bir diğer önemli gösterge olarak ihracatın ithalatı karşılama oranı, ocak-ağustos döneminde, geçtiğimiz yıla göre 6,9 puan artışla yüzde 82,5'e yükselmiştir. Bir zamanlar bu oranın yüzde 50'li seviyelerde olduğunu hatırlatmak isterim. Ağustos ayında ihracatın ithalatı karşılama oranı ise geçtiğimiz yılın aynı ayına göre 15,1 puan artış ile yüzde 81,5'a ulaştı. Benzer şekilde, dış ticaret açığımız ocak-ağustos döneminde geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 10 azalarak 29,8 milyar dolara gerilemiş durumdadır. İhracat tutarımız kadar, ihracata yönelen firma sayımızdaki artış da ihracatın tabana yayılması açısından bizleri sevindirmektedir. Ocak-ağustos döneminde ihracat yapan firma sayısı yüzde 11 artışla 83 bine yaklaşmıştır."
"Enflasyon, küresel bir sorun olarak karşımızda duruyor"
Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınının halen etkinliğini sürdürmesinin ham madde fiyatlarının yükselmesine ve enflasyonun küresel düzeyde artışına sebebiyet verdiğini belirten Muş, "Avro Bölgesi son 10 yılın en büyük enflasyon seviyesine ulaştı. Enflasyon, küresel bir sorun olarak karşımızda duruyor." diye konuştu.
Muş, son dönemde konteyner ve çip krizlerinin de küresel tedarik zincirlerinde yaşanan sorunların yansıması olduğunu vurguladı.
Dünya ekonomisinin yüzde 3 küçüldüğü 2020'de, Türkiye'nin yüzde 1,8 büyüyerek G-20 ülkeleri arasında ikinci en iyi performansı sergilediğini anımsatan Muş, 2021'de de Türkiye'nin büyüme trendinin güçlü bir şekilde sürdüğünü ifade etti.
Muş, dün açıklanan yılın ikinci çeyreğine ilişkin büyüme verilerine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 ile Türkiye ekonomisinde rekor bir büyüme kaydedildi. Bu oranla ülkemiz, yüzde 13’lük OECD ortalamasının çok üzerine çıkarak OECD ülkeleri içinde Birleşik Krallık'tan sonra en güçlü büyüme performansını gösterdi. Ülkemizin ikinci çeyrek büyüme rakamlarındaki artışın içerisindeki ihracat katkısının hayli yüksek olduğunu da özellikle ifade etmek isterim."
Muş, söz konusu dönemde Türkiye'nin mal ve hizmet ihracatının yüzde 60 yükselişle büyümeye 10,8 puanlık katkıda bulunduğu bilgisini vererek, "Söz konusu değer, 1998 yılından itibaren açıklanan büyüme rakamlarına en yüksek ihracat katkısı olma özelliğini taşıyor. Gerçekleşen yüksek oranlı büyümenin yaklaşık yarısı mal ve hizmet ihracatından kaynaklandı." ifadelerini kullandı.
Net ihracatın büyümeye katkısının 6,9 puan olduğunu aktaran Muş, mal ve hizmet ihracatçılarına sağlayacakları ilave destekler ve finansman imkanlarıyla Uzak Ülke Stratejisi ve e-ihracat gibi alanlarda atacakları adımlarla bu katkıyı daha da artıracaklarını bildirdi.
Muş, yatırımların büyümeye olan katkısına bakıldığında, 2020'nin ikinci yarısından itibaren devam eden artış trendinin bu yıl da sürdüğünü ve yatırımların büyümeye 5,4 puan katkı sağladığını dile getirdi. Bakan Muş, bu durumun büyümenin sağlam temeller üzerinde dengeli ve sağlıklı bir şekilde gerçekleştiğinin, yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı artırma temelli politikaların sonuç verdiğinin de en büyük göstergesi olduğunu anlattı.
"Vatandaşımızın hakkını kimseye yedirmeyiz"
İstanbul Ataşehir Hali'nde sebzelerin çöpe atılmasına ilişkin olaya değinen Muş, Bakanlık olarak piyasayı bozucu faaliyette bulunanlara, tekel oluşturarak fiyatları manipüle edenlere asla ve asla müsaade etmeyeceklerini vurguladı. Muş, haksız fiyat artışlarıyla vatandaşların kursağından geçecek ekmeğe gözünü diken fırsatçıların gözünün yaşına bakmayacaklarını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
"Çarşıda, pazarda ve markette arz-talep dengesiyle uyuşmayan fiyat artışlarıyla vatandaşımızın cebine elini uzatanlardan hesap soracağız. Elbette serbest piyasa ekonomisinden yanayız ancak bu kuralsız ve sınırsız bir piyasa düzenini savunduğumuz anlamına gelmiyor. Serbest piyasa ekonomisinden ne kadar yanaysak piyasa ekonomisinin kurallarını hiçe sayanların da bir o kadar karşısındayız. Birtakım yasa dışı yollarla fahiş fiyat artışı yapanlara karşı Bakanlığımızın elindeki tüm enstrümanları kullanacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın. Vatandaşımızın hakkını kimseye yedirmeyiz. Tüm denetim elemanlarımız kanunların Bakanlığımıza verdiği yetki çerçevesinde bu olağan dışı faaliyetleri gözlemleyecek ve gereken cezai işlemleri uygulayacak."
Muş, dürüst çalışan esnafın, tüccarın, iş insanının sonuna kadar yanında olduklarını ve onların taleplerini sektör sektör dinlemeye, çözüm üretmeye devam ettiklerini belirtti.
Birilerinin, Türkiye'nin elde ettiği başarıları önemsiz göstermenin derdine düştüğüne işaret eden Muş, "Bakın dün yüzde 21,7 ile rekor bir büyüme oranı açıklandı. Ülke olarak hepimiz bu büyüme oranından ve bu başarıdan memnuniyet duyarken bazı çevreler hemen bu oranı küçümsemeye kalktı. Akla, mantığa ve izana sığmayacak birtakım argümanlarla bu büyüme oranının doğru olmadığını ispatlamaya çalıştılar, büyüme oranıyla ilgili değerlendirme yapmak yerine çamur atma yoluna gittiler. Türkiye'nin her başarısında üzülen, Türkiye'nin krize girmesi için bir köşede sinsice ellerini ovuşturan, algı operasyonları yürüten bu anlayışın elbette yüzde 21,7 büyümeyi hazmetmesini bekleyemeyiz. Açıkça ifade edelim ki bu hazımsızlığın nedeni Türkiye'nin başarısını kendi başarısızlığı olarak gören bir anlayıştan kaynaklanmaktır. Biz bu sakat anlayışa karşı mücadelemizi sürdüreceğiz." dedi.
Ekonomideki tüm göstergelerin, ülkenin kalkınmasına yönelik verilen çabaların meyvesinin alınmaya başlandığını gösterdiğine işaret eden Muş, sanayide çarkların tüm hızıyla döndüğünü, ülke için üretim, ihracat ve istihdamın önünü açtığını söyledi.
Muş, Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli'nin, 9 Ağustos'ta yayımladığı "insanlık için kırmızı alarm" niteliğindeki raporunda, iklim değişikliğinin yaygınlaştığını, yoğunlaştığını ve hızlandığını ilan ettiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Bu kapsamda, hem iklim değişikliğiyle mücadele politikalarına adaptasyonunu sağlamak hem de ihracatta rekabetçiliğimizi güçlendirmek amacıyla hükümetimizce 'Yeşil Mutabakat Eylem Planı' temmuz ayında yürürlüğe konulmuştur. Yol haritası niteliğinde olan bu plan çerçevesinde kurulan çalışma grubu, özel sektör ile tüm STK, çatı ve istişare kuruluşlarının katılımıyla geçtiğimiz hafta geniş çaplı bir toplantı gerçekleştirmiştir. Bu kapsamda kurulacak ihtisas gruplarının da katkılarıyla ülkemizin Yeşil Mutabakat'a uyumunda öncü rol üstlenip, riskleri fırsata çevirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Bu sayede bütün sektörlerimizde geç kalmadan yeşil ve dijital dönüşüm süreçlerini tamamlamalı, yapay zeka ve yeni iş yapma modellerine ağırlık vermeli, tüm bunları kurumsal kültürlerimizin yeni fakat asli parçaları haline getirmeliyiz. Bakanlık olarak bu manada yeni iş modellerinin geliştirilmesini teşvik ediyoruz."
"Siber güvenlik, yazılım, oyun ihracatını 10 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz"
Turquality Programı'nı daha etkin hale getirmek için önemli geliştirmeler yaptıkları bilgisini veren Muş, bu kapsamda, oyun ve yazılım ihracatına özel önem verdiklerini anlattı. Muş, Turquality içinde ayrı bir destek mekanizması olarak e-Turquality'yi devreye alacaklarını belirterek, "Halihazırda 2 milyar dolarlık oyun ihracatımız var. Bu çalışmalar ışığında, siber güvenlik, yazılım, oyun ihracatını 10 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz." dedi.
Bakan Muş, ihracatçılar için bir müjdesi olduğunu da belirterek, şöyle konuştu:
"İhracatçımızın Merkez Bankası kaynaklarıyla Eximbank ve ticari bankalar aracılığıyla kullandığı reeskont kredilerinin miktarını 30 milyar dolara çıkarmış bulunmaktayız. Bu limit artırımıyla özellikle KOBİ'lere yönelik reeskont kredisi kullanımını yaygınlaştırmış olacağız. İhracatçılarımız için hayırlı uğurlu olsun."
İhracatın menzilinin geliştirilmesine verdikleri öneme de değinen Muş, "Çalışmaları devam eden Uzak Ülke Strateji'miz ile, ihracatçılarımızı Uzak Doğu'ya, Latin Amerika'ya taşımak istiyoruz. Bu yöndeki çalışmalarımıza hızla devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Muş, Uluslararası İnşaat Sektörü Dergisinin raporuna göre Türkiye'nin yurt dışı müteahhitlik sektöründe 250 firma arasında 40 firma ve yüzde 4,4 pay ile dünya üçüncüsü olduğunu anımsatarak, "Küresel inşaat pazarının, geçtiğimiz yıl yüzde 11'lik tarihi bir daralma yaşamasına rağmen ilk 100 arasında 7 firmamızın olduğunu görmek bizler için gurur verici bir tablodur." değerlendirmesinde bulundu.
"Sınır kapılarındaki önlemler en üst düzeye çıkarıldı"
Bakan Muş, Afganistan'daki gelişmelerle gündeme gelen mülteci-göçmen meselesine de dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Buradan net şekilde ifade etmek isterim ki Türkiye kendi topraklarına yönelik bir göçmen dalgasına asla ve asla müsaade etmeyecektir. Biz Türkiye olarak mülteci akınına karşı sınırlarımızı sıkı bir şekilde tutacak ve göçmen yükünü sırtımıza almayacağız.Tabi göç meselesi tüm dünyanın üzerinde durması gereken küresel bir sorundur. Bu noktada bütün yükü belli ülkelere yüklemeye dönük yaklaşımları kesinlikle kabul etmiyoruz. Afganistan'da ortaya çıkan sorunların müsebbibi kim ise bugün Afganistan kimlerin yüzünden bu kaotik ortama sürüklenmiş ise evvela onlar bu göç dalgasıyla ilgili çözüm üretme sorumluluğundadır. Bu noktada Türkiye sınır kapılarında aldığı önlemleri en üst düzeye çıkarmıştır."