Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-İngiltere İş Konseyi Başkanı Osman Okyay, İngiltere’nin, Türkiye’nin dış ticaretinde fazla verdiği ve ihracatını sürekli artırdığı ülkelerden biri olarak öne çıktığını belirtti.
Okyay, geçen yıl Türkiye ve İngiltere arasındaki ticaret hacminin 16,3 milyar dolar olduğunu ve Türkiye’den İngiltere’ye ihracatın 11,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini anımsattı.
İki ülke arasındaki ticaret hacminin üçte ikisini Türkiye’nin ihracatının oluşturduğunu dile getiren Okyay, bu durumun Türkiye’nin gelişmiş ülkelerle ticari ilişkileri açısından değerlendirildiğinde büyük önem taşıdığını aktardı.
"Ticaret hacmimizin 20 milyar dolara ulaşması bekleniyor"
Okyay, İngiltere, geçen yıl Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı İhracat Ana Planı’nda belirlenen 17 hedef ülkeden biri konumunda olduğunu ifade ederek, "DEİK/Türkiye-İngiltere İş Konseyi olarak, ikili temaslarda bulunduğumuz İngiliz yetkililer sıklıkla Türkiye ile ticareti artırmayı hedeflediklerini dile getiriyor. 2023 yılına kadar ticaret hacmimizin 20 milyar dolara ulaşması bekleniyor" ifadelerini kullandı.
İki ülke arasındaki ticaret hacminin artması için Brexit’in çok büyük fırsatlar barındırdığına işaret eden Okyay, şunları söyledi:
"Ancak bunun için Avrupa Birliğİ (AB) ve İngiltere’nin bu yıl sonuna kadar bir anlaşmaya varması gerekiyor. Bilindiği üzere, Türkiye’nin, AB ile içinde bulunduğu Gümrük Birliği’nden dolayı AB-İngiltere anlaşmasının tamamlanmasından önce İngiltere ile ayrı bir Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalaması mümkün değil."
"Hedef, 1 Ocak 2021 tarihinde anlaşmanın yürürlüğe girmesi"
Okyay, iki ülkenin Serbest Ticaret Anlaşması konusunda gayri resmi görüşmeleri sürdürdüğüne işaret ederek, "Hedef, 1 Ocak 2021 tarihinde anlaşmanın yürürlüğe girmesi. İkili ticaretimizin artırılması için hayati önem taşıyan bu anlaşmada asgari düzeyde Gümrük Birliği ile sağlanan muafiyetlerin devam etmesi önceliklerden biri olmalı" değerlendirmesinde bulundu.
"Bölgesinde üretim kabiliyetiyle öne çıkan Türkiye açısından fırsatlar büyük"
Okyay, yeni tip koronavirüsün tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye-İngiltere ticaretini de etkilediğini ve nisan ayında Türkiye’nin İngiltere’ye ihracatının yüzde 57’lik bir kayıpla bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık 500 milyon dolar azaldığını söyledi.
COVID-19 sonrasındaki süreci bugünden kesin olarak öngörmek mümkün olmasa da küresel tedarik zincirinin değişeceğine dikkati çeken Okyay, “Birçok büyük şirket, Çin’deki üretimini geri çekmeye başladı. Önümüzdeki süreçte, tedarik zincirinin kısalacağı ve bölgesel merkezlerin ortaya çıkacağı tahmin ediliyor. Hal böyle olunca, bölgesinde üretim kabiliyetiyle öne çıkan Türkiye açısından fırsatlar büyük" diye konuştu.
Okyay, Türkiye’nin İngiltere ile ticaretinde en büyük ihracat kalemlerinden birinin elektrikli makine ve cihazlar olduğunu anımsatarak, “Çin’in de İngiltere’ye ihracatının en büyük kısmını bu ürünler oluşturuyor. Mevcut durumda Çin’in ihracatı bizim 14 katımız. Dolayısıyla burada oluşacak boşluğu Türkiye’nin doldurması çok olası. Benzer şekilde otomotiv sektörünün de bir fırsat taşıdığını düşünüyorum” dedi.
"İngiltere Merkez Bankası V şeklinde bir toparlanma bekliyor"
Brexit ile birlikte İngiltere’nin Türkiye’ye olan yatırım iştahının arttığını ifade eden Okyay, “Kovid-19 sonrasında küresel seviyedeki ekonomik daralmadan dolayı ne olacağını bugünden tahmin etmek zor, ancak, uzun vadede yatırımların da arttığını göreceğimizi düşünüyorum” yorumunda bulundu.
Okyay, İngiltere’nin salgından dünyada en çok etkilediği üçüncü ülke olduğunu, bunun hiç şüphesiz ekonomik yansımalarının olduğunu belirterek, “İngiltere Merkez Bankası, Kovid-19 nedeniyle ekonominin yüzde 14 küçülebileceğini tahmin ediyor. Ancak 2021 yılında da yüzde 15’lik bir toparlanma bekleniyor. Bu durumda, İngiltere Merkez Bankası’nın V şeklinde bir toparlanma beklediğini söyleyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
İngiltere’nin tarihsel olarak da her zaman açık ticareti destekleyen, küresel ticaretin sınırlarının kaldırılmasından yana bir ülke olduğunu vurgulayan Okyay, şunları kaydetti:
“Her ne kadar Kovid-19 ile ülkelerin içine kapanacağı ve bir süre ekonomik toparlanmaya odaklanacağı tahmin edilse de uzun vadede yatırımlar devam edecektir. İngiltere’nin Kovid-19’un da etkisiyle daha yakın coğrafyalarda, daha güvenilir ülkelere yatırım yapmasını beklemek makul bir yaklaşım olacaktır. Özellikle Brexit sonrasında ticari ilişkilerini çeşitlendirmek isteyen İngiltere için Türkiye’nin bu açıdan önemli bir fırsat sunduğunu düşünüyorum.”
"Savunma sanayi iş birliği, çok daha fazla önem kazanacak"
Okyay, savunma iş birliğinin son yıllarda iki ülke tarafından büyük önem atfedilen alanlardan birini oluşturduğuna dikkati çekerek, 2017 yılında iki ülkenin Türkiye’nin Milli Muharip Uçağı’nı geliştirmek üzere iş birliği adımları attığını hatırlattı.
İngiliz ve Türk firmalar arasında insansız kara araçları platformları, top sistemlerinin geliştirilmesi gibi çeşitli alanlarda anlaşmaların da yapıldığına işaret eden Okyay, “Hükümetler tarafından ortaya koyulan iradenin özel sektör arasında iş birliklerine dönüştüğünü görmek çok olumlu” ifadelerini kullandı.
Okyay, iki ülke arasında savunma sanayi iş birliğinin Brexit sonrasındaki dönemde çok daha fazla önem kazanacağına işaret ederek, “Çünkü Türkiye ve İngiltere AB’ye komşu, ancak AB üyesi olmayan iki NATO ülkesi olacak. Büyük savunma projelerinin karar alma süreçlerinin de detaylı ve uzun olduğu göz önüne alındığında, iki ülkenin de kendi öncelikleri doğrultusunda en iyi şekilde değerlendirme yaparak adımlarını atacağına şüphe yok” değerlendirmesinde bulundu.
İngiltere’nin de katılımıyla AB’de devam eden Yapılandırılmış İş Birliği (PESCO) ve Avrupa Savunma Fonu’nun (EDF) Brexit sonrası durumuna ilişkin soru işaretlerinin de devam ettiğini belirten Okyay, "AB’nin de Türkiye ile yakınlaşması mümkün. Ülkemizin savunma sanayisinde giderek ivme kazanan kabiliyetleri ile gelecekte büyük fırsatlar elde edeceğimize olan inancım tam" dedi.