Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Hamidiye Eczacılık Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi İsmail Aslan ve arkadaşları "Isparta gülü" ismiyle bilinen "rosa damascena" adlı türün posasını sıfır atık yöntemiyle değerlendirerek, kozmetik sektörünün yüz maskelerinde kullanabileceği ham madde elde etmeyi başardı.
İnsanlık tarihinde sadece hoş görüntüsü ve kokusuyla değil, tıbbi faydalarıyla da öne çıkan gül çiçeğinin rosa damascena cinsi, Türkiye'nin endemik bitki türleri arasında yer alıyor.
"Isparta gülü" ve "yağ gülü" olarak da adlandırılan rosa damascena, mayıs ve haziran aylarında toplanarak gül yağı ve suyu elde edilmek üzere fabrikalara gönderiliyor. İşlendikten sonra tonlarca gülden arta kalan posalar ise ya gübre olarak kullanılıyor ya da doğaya salınıyor.
Sıfır atık projelerinden feyz alarak gül posalarını değerlendirmeye karar veren SBÜ Hamidiye Eczacılık Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi İsmail Aslan ve Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Isparta Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Tıbbi Hizmetler Ve Teknikler Bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Ümit Kara ile Öğr. Görevlisi Ahmet Arif Kurt, 1 yıllık çalışmanın neticesinde gül posasından yüz maskelerinde kullanılabilecek kozmetik ham madde yapmayı başardı.
Akademisyenler, gülün distilasyonunun ardından belirli şartlarda kurutulan ve uygun boyutlara getirilen gül posası ile yerli kil ve nemlendiriciden oluşan ham maddenin patentini almak için de gerekli mercilere başvuruda bulundu.
Isparta gülünün katma değerli hale gelmesini hedefleyen, ürettikleri ham maddenin Türkiye ve dünyadaki kozmetik sektörüne kazandırılmasını amaçlayan akademisyenler, bu projeleriyle Ticaret Bakanlığı onayında İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliğince (İKMİB) düzenlenen 9. Kimya Ar-Ge Proje Pazarı'nın "Kozmetik, Sabun ve Temizlik Ürünleri Kategorisi"nde de birincilik elde etti.
Gül, en iyi nemlendirici maddelerden biri
Dr. Öğr. Üyesi İsmail Aslan, yaptığı açıklamada, gülün önemli bir ham madde olarak gıda, kozmetik ve ilaç sektörü gibi birçok alanda kullanıldığını, ayrıca dünyada en iyi nemlendirici maddelerden biri olarak kabul edildiğini aktardı.
Gül yağı ve suyunu elde etmek için yapılan distilasyon sonrası gül posasının gübre olarak kullanıldığını, doğaya bırakıldığını ya da çöpe atıldığını belirten Aslan, ekip olarak posa hakkında uzun bir süre araştırma yaptıklarını ve çalışmaları sonucunda kozmetik sektöründe kullanılabilecek standardize bir ham madde elde etmeyi başardıklarını anlattı.
Aslan, çalışmalar sırasında gül posasının, gül suyundaki kadar antioksidan içerdiğini gözlemlediklerini, bu nedenle kozmetik ürünler açısından gül posasının da değer taşıdığını ifade etti.
Dünyadaki çok uluslu şirketlerin gül yapraklarının kozmetik ürünlerde kullanılmasına ilişkin çalışmalar yaptıklarından bahseden Aslan, artık doğada çözünürlüğü ve dönüşümü uzun yıllar süren ürünlerde dönüştürülebilir sıfır atık ham maddelere doğru gidildiğine işaret etti.
"Ham maddenin içerisindeki bileşenlerin tamamı yerli"
Aslan, Türkiye'de de rosa damascena cinsinin posasının geri dönüştürülebilir, sıfır atık kapsamında son derece katma değerli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"1 yılda 40 ton gülden 1 kilogram gül yağı ve belli oranda gül suyu üretiliyor. Fakat gül suyu üretildikten sonra posanın tamamı katma değersiz bir halde ya gübre yapımında kullanılıyor ya da doğaya salınıyor. Posayı doğaya bıraktığınızda zararlı gazlar da ortaya çıkabilir. Bu nedenle gül posasının kozmetikte geri dönüştürülebileceğini düşündük. Oluşturduğumuz ham maddenin içerisindeki kilin, nemlendiricilerin ve diğer bileşenlerin tamamının da yerli olmasına özen gösterdik."
"Bitmiş bir ürüne yakın yarı mamul elde ettik"
Dr. Öğr. Üyesi Aslan, yaptıkları çalışmalarda kil maskesi içerisine koydukları gül posasının en az gül suyu kadar nemlendirme sağladığını ve antioksidan kapasitesinin yüksek olduğunu gözlemlediklerini aktardı.
Gerçekleştirdikleri mikroskobik, laboratuvar ve üretim çalışmalarında gül posasının kremler ve maskelerle uyumuna baktıklarını, birçok formülasyon geliştirdiklerini anlatan Aslan, "Günümüzde birçok firmanın Ar-Ge çalışmalarında sadece küçük bir değişiklik yaparak kullanabileceği, bitmiş bir ürüne yakın yarı mamul elde ettik." dedi.
İsmail Aslan, İKMİB'in yarışmasında birinci olmalarının kendileri için çok değerli olduğunu çünkü sıfır atık projesi ile yerli ve milli ham madde üretiminin Türkiye'nin politikaları arasında yer aldığını kaydetti. Aslan, kendilerinin de bu istikamette, Türkiye'ye özgü olan bir bitkiyi daha kaliteli, nitelikli hale getirmenin yollarını aradıklarını ve sonucunda böyle bir ödüle layık görüldüklerini dile getirdi.
"Dünya vitrinine taşımayı düşünüyoruz"
Dr. Öğr. Üyesi İsmail Aslan, gül posasından elde ettikleri kozmetik ham maddenin patentini almak için başvuruda bulunduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Gül posasının bu yöntemle kurutulması veya toz edilmesi, ayrıca bu ham maddelerle kombine halinde karıştırılmasıyla elde edilen bir formülasyon daha önce dünyada çalışılmamıştı. Bu yönüyle her iki üniversitedeki akademisyenler ile patent başvurusunda bulunduk ve ciddi gelişmeler kaydettik. İlerleyen dönemde bu ham maddeyi tonlarca üreterek Türkiye'deki kozmetik sektörüne kazandırmak istiyoruz. Ayrıca uluslararası arenada da çok uluslu şirketlerin dikkatini çektiği için bu ham maddeyi dünya vitrinine taşımayı düşünüyoruz. Önümüzdeki yıl kozmetik ham maddeleriyle ilgili fuarlarda, bilimsel mecralarda çalışmamızı endüstriyel hale getirme hedefimiz var. Sürdürülebilirlik bizim açımızdan son derece değerli."
Aslan, gül posasından elde ettikleri ham maddeyle ilgili Isparta ve İstanbul'daki birkaç kozmetik firmasından ürünün pazarlama aşamasına gelmesi halinde talep edileceğine dair mektuplar aldıklarını anlattı.
İsmail Aslan, Bulgaristan ve Fas gibi birkaç ülkede de gül yetiştiriciliği yapıldığını fakat bu ülkelerdeki güllerin kalite açısından rosa damascena ile yarışamayacak kadar farklı ürünler olduğunu bu nedenle Türkiye'de Isparta gülünün son derece katma değerli hale geleceğini düşündüklerini sözlerine ekledi.