Mikro ihracat Türkiye'de 2013 senesinde uygulamaya giren bir çalışma modeli. Ticaret Bakanlığınca yetkilendirilmiş kargo firmaları tarafından yürütülen faaliyetler pandemide hızlandı. Klasik ihracatın pandemiyle sekteye uğraması, globaldeki tüketicileri mikro ihracatı daha çok kullanmaya yönlendirdi. Mikro ihracat yapabilmek için, klasik ihracatta olduğu gibi İhracatçılar Birliği kaydına ve gümrük müşavirliği hizmeti veren bir firma ile çalışmaya gerek olmaması, yurt dışına satışların daha kolay yapılmasını sağlıyor.
Peki, Türkiye'de mikro ihracat ne durumda? Mikro ihracat yapmak isteyen küçük yatırımcılar nasıl bir yol izlemeli? Bu ihracat modelinde en önemli unsur lojistik... Biz de Türkiye'de 200'e yakın ülkeye lojistik sağlayan bir firmayla, mikro ihracatın avantajlarını konuştuk. Ayrıca yurt dışına satış yapmak isteyen ancak bu cesareti bulamayan girişimcilere örnek olacak bir hikayeyi, Eminönü'ndeki küçük bir işletmeden dinledik.
Mikro ihracatın avantajları
Lojistik firmaları birkaç gün içinde yurt dışına ulaşım sağlıyor, müşterilere kapıdan kapıya teslimat imkanı sunuyor. Uluslararası bir lojistik firması yetkilisi olan İbrahim Taşkın'a mikro ihracatın avantajlarını sorduk.
"Geleneksel ihracat yapmanız için bir firma olmanız lazım, ihracatçılar birliği kaydınızın olması lazım, uluslararası yük taşıma evraklarına sahip olmak için lojistik firmalarıyla anlaşma yapmanız lazım. İhracat biriminizin olması lazım ki bu çıkışları sağlayabilin... Ama mikro ihracat bu süreçlerin neredeyse hepsini sıfıra indirebilen bir yapı. Gümrük müşaviri ihtiyacınız yok, maliyet olarak daha düşük, süre olarak daha hızlı. Yetkilendirme, evrak prosedürü gibi birçok bürokrasi ayağı mikro ihracatta aşılabiliyor. Sadece iki, üç evrakla ürününüzü yurt dışındaki pazarlara çıkarabiliyorsunuz."
Mikro ihracat kolay satışı sağlıyor. Ancak her zaman durum bu kadar basit ilerlemiyordu. Tüketici alışkanlıklarının evrimleşmeye başladığını anlatan Taşkın, "Pandemi bu süreci hızlandıran en önemli etkenlerden biri oldu" diyor.
"Firmaların mikro ihracatı kullanmaları çok kolay değildi. Geleneksel ihracat yaparlardı. Pandemiyle beraber KOBİ ve KOBİ düzey altı firmalarımızda, mikro ihracatın Türkiye'den çıkış işlemlerinin sistematik yapıya kavuşmasıyla, dünyanın her yerine ürün satılabilir duruma geldi. Çok daha hızlı bir sürece girerek, mikro ihracatın Türkiye'den satışlarının inanılmaz bir sayıya ve potansiyele kavuştuğunu söyleyebilirim."
Süre ve maliyet bakımdan da avantajlı
Ufacık bir küpeden bastona, mikro ihracat küçük girişimci ve yatırımcılara global pazara açılma imkanı sağlıyor. Mikro ihracatın en önemli amacı, klasik ihracatla dünya pazarına sokulamayan ürünleri satabilmek. En önemli avantajı ise süre ve maliyet...
"Mikro ihracat yapmaya karar verirse bir firmamız, KOBİ düzeyinde Maliye Bakanlığı onaylı fatura kesebildiği takdirde, ertesi gün ihracatını gerçekleştirebiliyor. Ama klasik ihracatta bunu yapamazsınız. Evrak prosedürleri için en az bir hafta on gün gibi bir süreye ihtiyaç duyarsınız."
En çok ev tekstili, giyim, dekorasyon, anne-bebek ve tasarım ürünlerinin yurt dışına satışı tercih ediliyor. İbrahim Taşkın mikro ihracatın döviz getirsinin yanı sıra, Türk ürünlerinin tanıtımı açısından da geniş olanaklar sağladığını söylüyor.
"Hayallerinizi gerçekleştirebilir, dünyanın herhangi bir ülkesine satış yapabilirsiniz. Türk lirası ile ürün mal edip, yurt dışından döviz getirme imkanına sahip olabiliriz. Satış yapmak için birçok kanal ve alternatif çözümler var. Alt yapıyı kurduktan sonra bir tuşla global pazar yerlerinde Malezya'dan ABD'nin en uç noktasına kadar satış hacmine kavuşuyorsunuz."
İlk adım nasıl atılmalı?
Ürünlerimi global pazara nasıl açabilirim? Bunun için nereden başlamalıyım?
Belki de bir çok kişi aklında bu sorularla, nasıl başlayacağını bilmediği için satış yapmaktan kaçınıyor. Eğer kendi ürününüzün kalitesine, özgünlüğüne ya da başka özelliklerine güveniyorsanız, dünyanın her yerinde alıcı bulmanız mümkün. Peki ilk adımı nasıl atmalı? İbrahim Taşkın iyi lojistiğin mikro ihracatın temel taşını oluşturduğunu anlatıyor. Yurt dışına açılmak isteyenlere "önce markanızı oluşturun" önerisinde bulunuyor:
"Bu süreç bir uluslararası pazarda marka oluşturmakla başlar. Ticaret Bakanlığının bu konuda çalışmaları var; ticaret.gov.tr'den takip edilebilir. Global pazarda satış yapılacak bölge ve hedefler seçildikten sonra bir lojistik firmasıyla planlama yaparak adım atmak çok önemli. En büyük gelir kalemi lojistik... KOBİ ve girişimcilerin en çok takıldığı nokta da lojistik tarafı. Ürünlerin maliyetlerinin nasıl düşürülebileceği, hangi ülkelere satış yapmanın daha kazançlı olacağı açısından alınacak danışmanlıklar çok değerli girişimciler için. Mutlaka iyi bir lojistik firmasıyla planlama yapmak, ürünleri doğru ülkelerde satışa sunarak sorunsuz bir uluslararası operasyon süreci yaşanabilir."
Türkiye'nin e-ticaretteki payı
Araştırmalara göre 2035 yılında dünya ticaretinin yüzde 40'ı elektronik ticaretle gerçekleşecek. E-ihracat pandemiyle birlikte Türkiye'ye de yeni fırsatlar sundu. Türkiye son dönemde 2,6 milyar dolarlık e-ihracat satışına ulaştı. Ancak Ticaret Bakanlığı bu tutarı yeterli bulmuyor. E- ihracatın 2021 yılında genel ihracat içindeki payı yüzde 1,3 düzeyinde. 2030 yılında bu oranın yüzde 10'a ulaşması hedefleniyor. İbrahim Taşkın, Türkiye'nin coğrafi konumunun sağladığı avantajlarla, ileride sektörde daha büyük pay alacağı görüşünde.
"Bugün verdiğiniz paketi, yarın İngiltere'ye, 3 gün içinde ABD'ye teslim edebiliyoruz. Türkiye coğrafi olarak avantajlı bir konumda. Biz bu süreci iyi kurgularsak ilerleyen yıllarda e-ihracatta Türkiye iyi bir noktaya yükselebilir. İyi bir üretici ülke olarak, iyi bir de lojistik alt yapımız var. E-ihracatın yapılabileceği en iyi coğrafyadayız. Bunu artıya çevirmek elimizde."
"Mikro ihracat yaptığımızın farkında değildik"
Mikro ihracatı peki kimler yapabilir? Yurt dışına satış yapmak isteyen ancak bu cesareti bulamayan girişimcilere örnek olacak bir hikayeyi, epoksi ve pleksiden tasarım ürünler yapan Eminönü'ndeki küçük bir işletmeden dinledik. İşletme sahibi Ebru Mollaoğlu sözlerine, "Biz mikro ihracat yaptığımızın aslında farkında bile değildik" diyerek başlıyor.
"Ürünlerimizi sosyal medya üzerinden müşterilere sunduk. Yurt dışındaki müşterilerimiz bize yazmaya başlayıp onlara ürün gönderme sürecinde fark ettik ki, biz bir şeyler yapıyoruz ve bu mikro ihracata giriyor. Nasıl geliştirebiliriz diye araştırmaya başlayınca kargo firmasıyla karşılaştık. Onların danışmanlığıyla ilerledik. Mikro ama çok iyi seviyelerde ihracat yapmaya başladık.
Yurt dışında alıp satım yapan firmalar bizimle temasa geçtiler, tanışmak için Türkiye'ye geldiler. Toptan olarak onlara ürün göndermeye de başladık. Duyula duyula işlerimizi büyütmeye başladık."
Yaptıkları hediyelik eşyaları sosyal medya üzerinden satarak girdikleri yolda mikro ihracata adım atınca, firmanın siparişleri 3 kat artmış. Kendi çıktıkları yolculuktan örnekler vererek girişimcilere tavsiyelerde bulunan Mollaoğlu, "Ürününüze güveniniz yoksa bu işe hiç girmeyin" diyor.
"Dürüst çalışmak, müşteriye verilen sözü tutmak, teslim tarihine uymak gerekiyor. Mikro ihracatla ürünlerinizi çok daha çabuk ulaştırabiliyorsunuz müşteriye. Bir kere yurt dışında daha fazla tanınmanızı sağlıyor. Çabuk ulaşması da müşteriye çok cazip geliyor. Ben 2 gün sonra elinizde olur garantisini çok rahat verebiliyorum. Bu onları çok mutlu ediyor. Duyulmanızı, tanınmanızı, daha fazla sipariş almanızı sağlıyor. Ancak burada en önemli nokta, güvenilir bir kargo firmasıya çalışmak."