Türkiye'nin elektrik kurulu gücü Mart ayı sonu itibarıyla 100 bin megavatı (MW) aşarak 130 bini geçti.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre bu gücün yüzde 20’lik kısmını ise kömür yani namı diğer ‘Kara Elmas’ oluşturuyor.
Kömür rezervi 20,84 milyar ton seviyesinde
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ve Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) verilerine göre, Türkiye'nin toplam kömür rezervi yaklaşık 20,84 milyar ton seviyesinde bulunuyor.
TEİAŞ verilerine göre temmuz ayı itibarıyla Türkiye'de 1 asfaltit, 46 linyit, 4 taş kömürü ve 16 ithal olmak üzere toplam 67 kömürle çalışan elektrik üretim santrali var. Bu 67 santrali çalıştıran kömürün çoğunluğu yerli kaynaklardan gelen güç.
Kömür, dünya birincil enerji tüketiminde yüzde 27,2 payla petrolden sonra ikinci sırada yer alıyor. Dünya elektrik üretiminde ise kömür yüzde 35,1 payla ilk sırada geliyor.
Uzmanlar, uluslararası enerji piyasalarında yaşanan kriz nedeniyle yükselen fiyatların ve Avrupa'nın Rus gazından bağımsız bir gelecek tasarlama çabasının gelecek aylarda kömür tüketimini artırabileceğini öngörüyor.
Linyit birçok alanda kullanılıyor
Linyit, elektrik üretimi, sanayi sektörlerinde ısı elde edilmesi ve evsel ısınma amacıyla kullanılırken, taş kömürü de termik santrallerde, kok fabrikalarında, demir-çelik sanayisinde değerlendiriliyor.
Geçen yıl linyitin yüzde 81,7'si, taş kömürünün ise yüzde 52,9'u termik santrallerde elektrik üretimi amaçlı kullanıldı.
Yenilenebilir enerjiden gelen güç katlanıyor
Ayrıca yapılan yatırımlar sayesinde yenilenebilir enerji hem kurulu güçte hem de üretimde yıldan yıla artış gösteriyor.
Özellikle hidrolik, rüzgar ve güneş enerjilerinin kurulu güçteki katkısı geçen yıla göre yaklaşık yüzde 3 üretimde ise yüzde 4 arttı. Toplam orana bakıldığında ise yenilenebilir enerji, elektrik kurulu gücünün yüzde 54 payına sahip.
"Yenilebilir enerjisinin kurulu güçteki payı Avrupa'nın önünde"
Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener, Türkiye’nin kurulu güçteki yenilenebilir enerji payının Avrupa’nın ortalamasının üstünde olduğunu söylüyor.
“Nükleeri nasıl saydığımıza bağlı, nükleeri de yenilenebilir sayarsak Avrupa Birliği biraz öne geçebilir. Nükleer de aslına bakarsanız yenilenebilir değil ama temiz enerjidir. İki kavramı doğru kullanmak gerekiyor. Temiz enerji karbon emisyonu sıfır olan enerji türüne deniyor.”
Rüzgar ve güneş enerjisi öne çıkıyor
Kurulu güçte yenilenebilir enerji geçen seneye göre artmış. Rüzgar ve güneş öne çıkan enerjiler.
"Türkiye, yenilenebilir kurulu gücü noktasında çok yol katetti. Son dönemde jeotermal ve biyokütlede de ciddi anlamda yol alındı.
Rüzgar ve güneşte güzel bir artış söz konusu. Hidrolikte çok az bir artış var. Doğal gazda azalma var. Ithal kömürde çok küçük bir artış var. Küçük olduğu önemli.”
Nükleer enerjinin katkısı yüzde 5 olacak
Nükleer santralin sağladığı katkı ise çok daha fazla. Akyener, sadece Akkuyu Nükleer Santrali’nin 4 ünitesinin kurulu güce katkısının yüzde 5 oranında olacağını vurguluyor. Bu oranın ise rüzgar ve güneş enerjisi gibi seçeneklerden çok daha verimli olduğunu da belirtiyor.
“Akkuyu Nükleer Santrali'nde santralin kurulu gücünde bir ünitenin 1200 megavatlık gücü var. 4 ünite tamamlandığında 4 bin 800 megavatlık bir kurulu güç olacak santralde. Yani bu da kurulu güce yüzde 5 oranında katkı anlamına gelecek.
Yani geçen seneden bu yana rüzgar ve güneş santraliyle yaptığınızdan daha fazlasını bir nükleer santralle oluşturacaksınız.
Elektrik üretimi noktasında nükleer santraller çok daha verimli çalıştığında belki bir saniyede onlarca belki yüzlerce rüzgar ya da güneş santrali kurmak yerine bir tane nükleer santralle daha fazla elektrik elde edebileceksiniz.
Yani kurulu güç noktasında yüzde 4-5 beş oranında etki oluştururken elektrik üretiminde yüzde 10 civarında bir elektrik üretimi söz konusu.”
Nükleer santraller artık güvenli
Artık nükleer enerji santralleri çok daha güvenli. Öyle ki Akyener, şu anda en son teknolojilerin kullanıldığını söylüyor.
“Japonya'da santralle alakalı yaşanan problem, Rusya’da yaşanan Çernobil vakası, Avrupa'nın ve daha sonra Japonya’nın nükleere bakış açısını kısmen değiştirdi. Ama onlar çok eski teknoloji santrallerdi. Çernobil'deki santralden daha düşük seviyedeki teknolojiye sahip olan bir santral Ermenistan'da yıllardır çalışıyor yani bizim dibimizde. Ermenistan'a kimse bir şey demiyor.
Fakat, Türkiye nükleer santral kurmasın deniyor. Halbuki Türkiye'nin Akkuyu’da kurmaya çalıştığı nükleer santral en son teknoloji, yeni teknoloji. Yani artık bu yeni teknolojilerde bir kesinti, problem ve sızıntı riski çok az.”
Grafik: Hafize Yurt / TRT Haber