Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Erdemir, yaptığı değerlendirmede, 2016-2020 arasındaki 5 yıllık dönemde dış ticarete konu olan yükün ağırlık olarak ortalama yüzde 85’inin deniz yolu ile taşındığını belirterek, ihracat bazında bu oranın yüzde 80’ler civarında olduğunu ve ithalatta özellikle ham madde girişlerine bağlı olarak yüzde 95’lerin üzerinde seyrettiğini ifade etti.
Taşınan yükün bedeli olarak bakıldığında deniz yolu payının ithalatta yüzde 50’ler ihracatta ise yüzde 60’lar civarında olduğuna işaret eden Erdemir, "Deniz yolu hem ölçek ekonomisi hem de mesafe ekonomisi sağlayan bir ulaştırma türü olarak sahip olduğu üstün kapasitesi ile rakip olunması güç bir ulaştırma türü. Aynı zamanda en ekonomik ve çevresel açıdan da en sürdürülebilir olanıdır." ifadelerini kullandı.
Deniz yolu taşımacılığının hem değer hem de ağırlık payının yıllar bazında ciddi bir değişikliğe uğramadığını anımsatan Erdemir, deniz yolu taşımacılığının yıllar içinde nispeten istikrarlı seyrettiğini dile getirdi.
Erdemir, "İçinde bulunduğumuz pandemi ortamı alternatif rotaların ve taşıma türlerinin gündeme gelmesini ve belirli bir süre boyunca tercihlerin değişmesini sağlasa da orta ve uzun dönemde deniz yolunun payında önemli bir değişiklik beklemiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’de 200’ü geçen KTİİ iznine sahip kıyı tesisi olsa da TÜRKLİM’in bugün 71 üyesi olduğunu ifade eden Erdemir, "Küresel liman operatörü firmalarımız da dahil olmak üzere ülkemizin tüm lider firmalarını temsil ediyoruz. Bu üyeler ülkemizdeki yük faaliyetlerinin oldukça önemli oranlarını elleçliyor." açıklamasında bulundu.
"2022 yüzde 5 artışla 540 milyon tonun üzerinde yük miktarı bekliyoruz"
Erdemir, geçen yılın verilerine göre konteyner hareketinin yüzde 96’sını, genel kargo/kuru dökme yük hareketinin yüzde 70’ini, sıvı kimyasal yük hareketinin yüzde 100’ünü ve kuruvaziyer turizminin yüzde 95’ini TÜRKLİM üyesi limanların elleçlediğini aktararak, gelecek 3 yıllık dönemde artacağını bekledikleri üye sayılarıyla her tip limancılıkta yüzde 100’e yaklaşacaklarını ifade etti.
Salgın koşullarının etkin olduğu geçen yılın mart ayından bugüne limanlarda özellikle küresel petrol talebindeki azalmaya bağlı olarak sıvı yüklerde bir gerileme olsa da bu yılın yüksek gelişim oranlı bir toparlanma yılı olduğunu kaydeden Erdemir, bu toparlanmanın 2022 yılında büyüme rakamlarının tekrar bir dengeye oturması için uygun bir zemin hazırladığına dikkati çekti.
Erdemir, bu yılın ilk 11 ayındaki gerçekleşmelere baktıklarında ve aralık ayı ile ilgili beklentileri de dahil ettiklerinde bu yılın sonu itibarıyla TEU bazında konteynerde yüzde 6,9, kuru dökme yükte yüzde 2,8, sıvı dökme yükte yüzde 1,2, genel yükte yüzde 12,3 ve Ro-Ro taşımacılığında ise yüzde 28,8 oranında bir yük artışının olmasını beklediklerini söyledi.
2021 yılını geçen yıla göre yüzde 5 büyümeyle kapanacağını öngördüklerini kaydeden Erdemir, "Böylelikle limancılık sektörümüz yeniden genel beklentimiz olan yüzde 5 büyüme hedefine oturmuş olacaktır. 2021 yılı 521 milyon tonun üzerindeki bir elleçleme rakamıyla kapanacaktır. 2022 yılında ise yine yüzde 5 artış ile 540 milyon tonun üzerinde bir yük miktarı bekliyoruz." dedi.
"Ticaret savaşlarında limanlar sadece ülkemizin değil dünyadaki her ülkenin ön cephesi"
Erdemir, son iki yılda yaşananların taşımacılık sektörü için çok ciddi belirsizlikler ortaya çıkardığını ve sektörün insanlık için ne kadar önemli olduğunu yeniden gösterdiğini ifade etti.
Türkiye’nin bölgesindeki jeostratejik üstünlüğünü koruduğunu belirten Erdemir, "Bunun en somut yansıması ise yük oranlarında, özellikle transit yüklerdeki artışlardır. Limanlarımız altyapı, üst yapı ve ekipman olarak belirsizliklere ve değişimlere hazırdır. Bu gücün lojistik sektörü ve lojistik altyapı ile desteklenmesi gerekmektedir. Bu desteğin sağlanmasının belirli yolları var. Limanlarımıza yakın bölgelerde lojistik ekosisteminin gelişmesi, demir yolu bağlantılarının güçlendirilmesi ve demir yolu kullanım oranlarının artması bölgemizdeki önemimizi artıracaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Erdemir, salgınla beraber küresel ticaret akışında yaşanan kırılmaların ABD ve bazı AB ülkelerinde ciddi boyutlarda beklemelere, gecikmelere ve ilave masraflara yol açtığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bundan dolayı ABD ve AB, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimine alternatif olarak içinde limanların da olduğu intermodal ağlara çok büyük bütçe hedefleri dahilinde yatırım yapacağını ilan etmiştir. Bu söylemler küresel ticaret savaşlarının daha da hızlanacağını göstermektedir. Unutmayalım ki küresel çapta daha da yoğunlaşacağı beklenen ticaret savaşlarında limanlar sadece ülkemizin değil dünyadaki her ülkenin ön cephesidir."