Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından yapılan açıklamaya göre, yılın 10 ayı sonunda Türkiye'nin serbest bölgeler dahil toplam makine ihracatı miktar bazında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 4,3 gerilemeyle 3,1 milyon ton oldu. Değer bazında bakıldığında toplam ihracat geçen seneyle aynı seviye olan 23,3 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Makineciler, kilogram başına ortalama ihracat fiyatlarının 7,5 dolar olarak gerçekleştiği ekim ayında 2,5 milyar doları aşarak aylık bazda yüzde 4,3 artış yakaladı.
10 aylık dönemde en fazla makine ihracatı yapılan dallar evsel ve endüstriyel soğutma makineleri olurken, onu sırasıyla içten yanmalı motorlar ve aksamı ile inşaat ve madencilik makineleri izledi.
Söz konusu dönemde, ihracat pazarları arasında yüzde 5’lik gerilemeye rağmen 3 milyar doları aşan Almanya ilk sırada bulunurken, Rusya ikinci ve yüzde 7,5'lik artış gerçekleşen ABD üçüncü sırada yer aldı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, ABD’deki seçimlerle birlikte, bu yıl küresel ekonomiyi etkileyen seçim belirsizliklerinin şimdilik sonlandığını ifade etti.
Donald Trump’ın yeniden Başkan seçilmesinin küresel ihracat üzerine olası etkilerini değerlendiren Karavelioğlu, şunları kaydetti:
"Trump hükümetinin ithalata yüksek vergiler getirme vaatlerinin küresel ölçekte yeni bir korumacılık savaşı başlatacağı, bunun da dünya ticaretinde gözle görülür bir daralmaya yol açacağı açık. Yükselen duvarlar küresel büyümeyi zayıflatmakla kalmayabilir, ürünlerden çok üreticilerini hedef alacak ilave gümrük vergileriyle, bir türlü sonuna gelinememiş dezenflasyon çabalarını da akamete uğratabilir. Ana pazarı Avrupa olup ihracatının çoğunu avroyla ithalatını ise dolarla yapan bizim gibi sektörler için doların giderek güçlenmesinin karlılık ve rekabetçilik bakımından menfi etkileri olacaktır. Son yıllarda ABD’ye hızlı artan makine ihracatımız, parite risklerini azaltmaya yönelik çabalarımızın bir neticesiydi. Tedarik zincirlerindeki yeni kırılmaların, ABD pazarındaki iş birlikleri giderek güçlenen Türkiye için yeni fırsatlar yaratacağına inanıyoruz. Diğer yanda, ABD ile ticaretinin sınırlanacağı peşinen ilan edilmiş ülkelerin dünyanın geri kalanında ticaret yollarını saptırmak da dahil, çok daha agresif stratejiler geliştireceğini beklemeliyiz. Süreç, duvarlarını örmekte kararsız kalanların lehine gelişmeyecektir."
Karavelioğlu, dünya makine cirosunda yüzde 2’lik düşüşün alışılmış sanayi kollarının egemen olduğu gelişmiş ülkelerde çok büyük sorunlar yarattığını vurguladı.
Almanya’da Satın Alma Yöneticileri Endeksi'nin (PMI) eylülde 40,6’ya kadar gerilemesi gibi birçok verinin üretim maliyetleri düşük ülkelere kayış konusunda tedirginlik oluşturduğuna dikkati çeken Karavelioğlu, "ABD’deki seçmen davranışlarında belirginleşen bu eğilim, gelişmiş ülkelerin makine, otomotiv ve savunma sanayii gibi üretim sektörlerini korumaya kararlı olduklarının bir işareti. Bugüne kadar bu kutuplaşmalar arasında yolumuzu hep bulmamızı sağlayan rekabet gücümüzü koruyabilmek için, niş alanlardaki üretim ölçeklerimizi ve teknoloji seviyelerindeki çeşitliliğimizi geliştirmeye her zamankinden fazla eğilmeliyiz. Kamunun yatırım, inovasyon ve sürdürülebilirlik desteklerini odak sektörlerde daha işlevsel hale getirmeliyiz" değerlendirmesinde bulundu.
Ticaret Bakanlığının yılın ikinci çeyreğindeki büyümenin yarısının net mal ve hizmet ihracatından geldiğine yönelik vurgusunu önemli bulduğunu ifade eden Karavelioğlu, Bakanlığın sunumundaki, ihracatın ana belirleyicisi olan dış talepte tarihsel ortalamanın altında zayıf bir seyir görüldüğüne yönelik tespitin de yerinde olduğunu bildirdi.
Karavelioğlu, neredeyse tüm iç pazarlarda talep, yatırım ve üretimin zayıfladığını, kapasite kullanım oranlarının gerilediğini belirterek, şu bilgileri paylaştı:
"Bu durum genel ihracatın ucuzlamasına, değer bazındaki artışın esasen miktar bazındaki daha büyük artışlarla sağlanabilmesine neden oluyor. Makinede ise durum daha farklı, bizde miktar bazındaki gerilemeyi ihracat birim fiyatlarındaki artış kompanse ediyor. Yurt içi üretim maliyetlerindeki yükselişin bir sonucu olarak gelen bu fiyat düzenlemelerinin tabii ki bir sonu var. Maliyetlerin yönetilemez olduğu durumda, istihdamda kayıplar yaşanabilir. 2019-2023 yılları arasında istihdamı yüzde 40 gibi yüksek seviyede bir artış sağlayan sektörümüzde son 12 ayda istihdam artışı durdu hatta yüzde 1 seviyesinde de olsa bir azalış gerçekleşti. 4 yılda yüzde 72 artan makine üretiminin de bu yıl yüzde 8 civarında düştüğünü görüyoruz. Rekabet gücümüzü koruyabilmek için trendin hızla kırılması gerekiyor."