Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkan Yardımcısı Oğuzhan Özbaş, güncel gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
"Merkez Bankası olarak koronavirüs salgınının Türkiye ekonomisinin büyümesini ne kadar etkileyeceğini öngörüyorsunuz?" sorusu üzerine Özbaş, öncelikle kalplerinin ve dualarının salgın dolayısıyla virüse karşı mücadele eden çalışanların, hastaların ve maalesef hayatını kaybetmiş olan vatandaşlarla olduğunu ifade etti.
Özbaş, Merkez Bankası olarak, salgının yayılımını sınırlamayı amaçlayan ve temelde geçici olması beklenen tedbirler sonucunda ortaya çıkan menfi ekonomik etkileri en aza indirmeye yönelik adımlar attıklarını söyledi.
Açıklanan mali tedbirlerle beraber izlenen genel yaklaşımın ilk başta istihdamı ve ticari işletmeleri korumaya, dolayısıyla finansal istikrarı güçlü tutmaya yönelik olduğunu vurgulayan Özbaş, "Dengelenme sürecinde elde edilen kazanımlar sayesinde Türkiye ekonomisi bu sürece dirençli bir şekilde girdi. Salgının yurt içi iktisadi faaliyet üzerindeki etkilerine baktığımızda mart ayı ile birlikte öncelikle dış ticaret, turizm, taşımacılık ve bağlantılı sektörlerin etkilenmeye başladığını görüyoruz. Ocak-şubat aylarındaki güçlü seyir nedeniyle ilk çeyrek genelinde yüksek oranlı büyüme bekliyoruz." diye konuştu.
"Bu sürecin geçici olduğunu unutmamalıyız"
Oğuzhan Özbaş, salgının süresi ve olası etkilerin büyüklüğüne ilişkin geniş bir veri seti kullanarak etkileri sağlıklı bir şekilde ölçmeye çalıştıklarını söyledi.
Yüksek frekanslı veriler incelendiğinde mart ayının ilk yarısında kartla yapılan harcamalar içerisinde süpermarket harcamalarının belirgin bir şekilde artarken, hava yoluyla ulaşım harcamalarında düşüş görüldüğünü belirten Özbaş, seyahat harcamaları dışında tüketimde henüz belirgin bir zayıflama sinyali almadıklarını vurguladı.
Özbaş, ancak dış ticaret tarafında, sınır kapılarındaki kısıtlamalarla beraber ihracat ve ithalat üzerinde etkiler görmeye başladıklarını söyledi.
Günlük verilere göre mart ayı ihracat ve ithalatında Avrupa ve komşu ülkeler geneline yayılan bir zayıflama görüldüğünü ifade eden Özbaş, şunları kaydetti:
"Avrupa'daki yavaşlamanın yanı sıra salgın hastalık ve düşen petrol fiyatları kaynaklı olarak Orta Doğu ve Rusya ekonomilerindeki talep zayıflaması Türkiye'nin ihracatı üzerinde doğrudan belirleyici olacak. Bu sürecin geçici olduğunu unutmamalıyız. Salgının yayılma hızının düşmesiyle birlikte Türkiye ekonomisinin hızla toparlanmaya başlayacağını göreceğiz. Yapılan bazı kötümser tahminlerin aksine bizim tahminlerimiz büyüme rakamlarında dramatik bir düşüşe işaret etmiyor. Türkiye ekonomisi, dinamik yapısıyla bu süreci göreceli olarak en az hasarla ve kısa sürede atlatan ekonomilerden biri olacaktır."
"Yılın genelinde cari dengenin nispeten ılımlı seyredeceğini öngörüyoruz"
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Özbaş, "Koronavirüs salgınının, ihracat ve ulaşım kanalıyla turizmi yavaşlatacağını düşünerek gelecek aylarda cari dengede nasıl bir seyir bekliyorsunuz?" sorusu üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ocak-şubat döneminde ihracatta süregelen istikrarlı artışa rağmen yurt içi talepteki toparlanmaya bağlı olarak ithalat kaynaklı bir miktar bozulma görülüyor. Mart ayında ise ihracat ve turizm gelirlerinde belirgin bir yavaşlama yaşanması kaçınılmaz gözüküyor. Ancak küresel iktisadi faaliyette gözlenen sert yavaşlama, başta ham petrol olmak üzere emtia fiyatlarının keskin bir şekilde gerilemesine yol açtı. Bu gelişmeleri göz önüne alarak yılın genelinde cari dengenin nispeten ılımlı seyredeceğini öngörüyoruz."
"Merkez Bankası'nın elinde son derece geniş ve etkili bir araç seti var"
Oğuzhan Özbaş, Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının ardından açıklanan tedbir paketine ilişkin de şu değerlendirmelerde bulundu:
"Salgına bağlı gelişmelerin Türkiye ekonomisine olumsuz etkilerinin sınırlandırılması için finansal piyasaların, kredi kanalının ve firmaların nakit akışının sağlıklı işlemeye devam etmesi büyük önem taşıyor. Aldığımız kararlar, bankacılık sektörünün ve reel sektörün likiditeye uygun koşullarla erişimini sağlamayı hedefliyor. Son PPK toplantımızda, faiz indirimi ile birlikte kapsamlı bir tedbir setini uygulamaya koyduk. Tedbirlerimiz temel olarak üç amaca yönelik adımları içeriyor. Bankaların Türk lirası ve yabancı para likidite yönetiminde esneklik sağlanarak öngörülebilirliğin artırılması, reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamını teminen bankalara hedefli ilave likidite imkanları tanınması ve reeskont kredi düzenlemeleriyle ihracatçı firmaların nakit akışının desteklenmesi... Bunun geçici bir durum olduğunun tekrar altını çizmek istiyorum. Bu süreçte Merkez Bankası olarak hızlı karar alma ve alınan kararları etkili bir şekilde uygulama imkanına sahibiz. Merkez Bankası'nın elinde son derece geniş ve etkili bir araç seti var, bunları güçlü ve hızlı bir şekilde kullanıyoruz ve gerektikçe kullanabilecek durumdayız."