Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı Özeti'nde, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağının öngörüldüğü belirtilerek, "TCMB'nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir." denildi.
Para Politikası Kurulu'nun 17 Mart'taki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, şubat ayında tüketici fiyatlarının yüzde 4,81 arttığı, yıllık enflasyonun 5,75 puan yükselişle yüzde 54,44 olarak gerçekleştiği anımsatıldı.
Bu dönemde döviz kurunda istikrarlı bir görünümün hakim olduğu, jeopolitik gelişmeleri takiben emtia fiyatlarındaki artış eğiliminin belirginleştiği aktarılan özette, tedarik sorunlarının da üretici fiyatlarında yüksek artışı beraberinde getirdiği vurgulandı.
Özette, gıda ve enerji grubunda yaşanan fiyat artışlarının gerekçelerinden bahsedilerek, "Gıda kalemlerinde KDV oranının yüzde 8'den 1'e indirilmesi daha olumsuz bir görünümün önüne geçerken, öncü göstergeler KDV indiriminin sarkan etkisinin desteğiyle mart ayında gıda grubunda daha olumlu bir görünüme işaret etmektedir. Öte yandan son dönemde yapılan düzenlemeler neticesinde elektrik fiyatlarının da mart ayında daha yüksek bir oranda gerileyeceği öngörülmektedir." denildi.
Küresel ekonomideki güçlü toparlanmanın sınırlı bir ivme kaybına karşın sürdüğü belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Çatışmaya dönüşen jeopolitik riskler ve salgında varyantlar, küresel ve bölgesel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmakta ve belirsizliklerin daha da artmasına yol açmaktadır. Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, enerji başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının daha da belirgin hale gelmesi ve taşımacılık maliyetlerindeki yüksek seviye, uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artmasına yol açmaktadır.
Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini değerlendirmektedir. Bu çerçevede, iktisadi faaliyet, işgücü piyasası ve enflasyon beklentilerinde ülkeler arasında farklılaşan görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası iletişimlerinde ayrışma gözlenmekle birlikte, merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını halen sürdürmekte, varlık alım programlarını azaltarak devam ettirmektedir."
"İmalat sanayi firmalarının yatırım eğilimleri yüksek seyretmektedir"
PPK toplantı özetinde, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarında son dönemde hisse senedi piyasası fonlarına girişlerin ivme kaybetse de devam ettiği, borçlanma senedi piyasası fonlarından ise çıkışlar gözlendiği bildirildi.
Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyrinin, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tuttuğu vurgulanan özette, "Söz konusu risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımları kanalıyla yaratabileceği etkilerin, yurt dışında yerleşiklerin portföy pozisyonlanmalarındaki mevcut seviyeler dikkate alındığında daha sınırlı kalabileceği değerlendirilmektedir." ifadesi kullanıldı.
Özette, enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte; sıcak çatışma ortamının yol açtığı enerji maliyeti artışları, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının geçici etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmelerinin etkili olduğu belirtilerek, şunlar kaydedildi:
"Döviz kurundaki ılımlı seyre rağmen süregelen arz yönlü sorunlar ve jeopolitik gelişmelerle belirginleşen emtia fiyatlarındaki artışlar, üretici fiyatlarını şubat ayında olumsuz etkiledi. Yıllık enflasyon tüm alt gruplarda yükselirken, enerji grubu uluslararası gelişmelere paralel olarak olumsuz ayrıştı. Alt gruplar bazında, aylık değişimler dikkate alındığında elektrik-gaz üretimi ile dağıtımı, ham petrol-doğal gaz, temel eczacılık, ağaç ve inşaat ile bağlantılı ürünler öne çıktı. Kapasite kullanım seviyeleri ve diğer öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin, bölgesel farklılıklar ortaya çıksa bile dış talebin de olumlu etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etti.
Yüksek frekanslı veriler, ocakta doğal gaz ve elektrik kesintileri nedeniyle gözlenen düşüşlerin ardından, şubatta üretim ve dış ticaret göstergelerinde bir miktar toparlanma olduğuna işaret etti. Şubat ayı itibarıyla imalat sanayi firmalarının gelecek 12 aylık döneme ilişkin yatırım eğilimleri yüksek seyretmektedir. Firmaların kayıtlı iç ve dış piyasa siparişleri ile geleceğe yönelik sipariş beklentilerine bakıldığında dış talebin güçlü seyrini sürdürdüğü, iç talebin ise bir miktar gerilemekle birlikte beklentinin artış yönünde olduğu görülmektedir."
"Para politikası duruşu, fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirlenecek"
Özette, iş gücü piyasasında olumlu görünümün korunduğuna işaret edilerek, cari işlemler dengesini enerji ithalatındaki kuvvetli seyrin olumsuz etkilediği, hizmet gelirlerinin ise desteklediği dile getirildi.
Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, cari işlemler dengesinde enerji fiyatlarından kaynaklanan risklerin yakından takip edildiği vurgulanan özette, "Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Para politikası duruşu, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikası ile ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirlenecektir." ifadeleri kullanıldı.
Özette, para politikasında sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten liralaşma odaklı bir yaklaşım sergilenmeye devam edileceği belirtildi.
Kurulun, uzun vadeli Türk lirası yatırım kredileri de dahil olmak üzere kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyetle buluşmasının, finansal istikrar açısından önemli bir rol oynayacağının değerlendirdiği özette, şunlar kaydedildi:
"Sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan ve kararlılıkla sürdürülmekte olan adımlarla birlikte küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağı öngörülmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Alınmış olan kararların birikimli etkileri yakından takip edilmekte ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB'nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir.
Bu süreçte, politika araçlarının Türk lirası mevduat gelişiminin desteklenmesi, Açık Piyasa İşlemleri (APİ) fonlamasının teminat yapısında Türk lirası cinsi varlıkların artırılması, para takası (swap) miktarının kademeli şekilde azaltılması ve döviz rezervlerinin güçlendirilmesi istikametinde geliştirilmesine odaklanılacaktır. Bu çerçevede, Türk lirası likiditesinde ve dağılımında yaşanan gelişmelerin mevduat ve kredi fiyatlamaları üzerindeki etkileri, döviz kurundaki gelişmelerin enflasyon beklentileri üzerindeki gecikmeli etkileri, kur korumalı mevduat ürünlerine yönelik gelişmelerin ters para ikamesi, döviz piyasalarının derinliği ve istikrarı ve fiyat istikrarı üzerindeki etkileri analiz edilmekte ve gerekli politika tedbirleri oluşturulmaya devam edilmektedir."
"Tüm araçlar, liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanılacak"
PPK özetinde, TCMB'nin fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceği aktarıldı.
Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrarın, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği belirtilen özette, böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacağı kaydedildi.
Özette, kurulun, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimi oluşturulmasını desteklediği dile getirilerek, kararların şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede alınmaya devam edileceği vurgulandı.