Abdullah Karadağ, yaptığı açıklamada, gelişmiş ülkelerde elektrikli araç satış rakamlarının neredeyse yıldan yıla geometrik şekilde katlandığını belirterek, 2020 yılında yüzde 3 iken 2021 yılında yüzde 6’ya yükseldiğini ve 2022 beklentisinin ise yüzde 10’un üzerinde olabileceğini ifade etti.
Karadağ, "Gelişmekte olan ülkelerde durum biraz daha farklıdır. Bu gibi ülkelerde elektrikli araç kullanım oranı araç maliyetinin içten yanmalı araca göre maliyetine, enerji fiyatlarına, altyapıya, enerji üretim kapasitesine ve şarj istasyonlarının yaygınlığı, yasal mevzuat gibi faktörlere bağlı olup gelişmiş ülkelere göre daha azdır" dedi.
Türkiye’de elektrikli araçlarla ilgili olarak elektrik motoru, invertör, batarya teknolojileri konusunda yatırımların belli bir aşamaya geldiğine işaret eden Karadağ, "Lityum-iyon pil, batarya ve inventör imalatına yönelik çalışmalarda belli bir aşamaya gelinmiş durumdadır. Dolum (şarj) istasyonları da ülkemizde üretilebilmektedir. Ancak genel olarak sektöre baktığımızda yazılım ve elektroniğin yüksek teknolojinin belkemiğini oluşturduğunu görmekteyiz" diye konuştu.
"Elektronik ve yazılım alanında ülke varlığımız gösterilmeli"
Karadağ, hem içten yanmalı hem de elektrikli araçlarda her geçen gün elektronik bileşenlerin sayısının mekanik bileşenlerin sayısına oranla artmakta olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Ülke olarak elektronik ve yazılım alanında nitelikli projeler üreterek bu alanda varlığımızı göstermeliyiz. Dünyada bu konuda atılmış adımlar vardır. Ülkemiz koşullarına uyarlanarak bizde de benzer adımlar atılabilir. Özellikle sektör aktörlerinin iş birliğini artırıcı adımlar büyük önem arz etmektedir. Özellikle TOGG projesini de fırsat bilerek sektördeki yatırımları ortak bir strateji ve vizyon çerçevesinde yönlendirmek gerekir. İrili ufaklı firmaların bir araya gelerek kümeler oluşturmaları sektöre ivme kazandırabilir."
"5 ile 10 yıl arasında bir yaygınlaşma beklentisi gerçekçi olacak"
Karadağ, elektrikli araçların yaygınlaşması konusunda öncü ülkelere bakıldığında altyapıların oluşması, batarya maliyetlerinin düşmesi, şarj istasyon sayılarının artması, yasal mevzuata destekleyici kanunlar ilave edilmesi aşamasının biraz uzun sürdüğü ancak özellikle Tesla firmasının oluşturduğu rüzgârın da etkisiyle yaygınlaşmanın büyük bir ivme kazandığını ifade etti.
Son yıllarda farklı üreticilerin sektöre girmesi, Türkiye’de birçok yeni elektrikli araç modelinin satışa başlaması ve yakında devreye girecek TOGG otomobilinin de etkisiyle elektrikli araçlarda yaygınlaşmanın yüksek bir ivme kazanacağına dikkati çeken Karadağ, "5 ile 10 yıl arasında bir yaygınlaşma beklentisi gerçekçi olacaktır" dedi.
"Strateji ve vizyon ortaklığı yapılmalı"
Karadağ, sektörde ortak bir vizyon ve strateji eksikliğinin olduğunu aktararak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Strateji ve vizyon ortaklığı sağlandığında diğer sorunlar da kendiliğinden zaman içerisinde çözülecektir. Uzun vadeli yatırımlarda her paydaşın ortak bir vizyon ve strateji çerçevesinde işin bir ucundan tutması gerekmektedir. Aksi durumda belli alanlarda çok fazla rekabet oluşurken diğer bazı alanlarda tekelleşme veya dışa bağımlık meydana gelmekte ve gelişimi yavaşlatmaktadır.
Her ne kadar devlet fon projeleri yoluyla belli bir dengeyi kurmaya çalışsa da bu yeterli değildir. Bu alanda devletin sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle özel sektörü, üniversiteleri ve diğer paydaşları ortak bir amaç etrafında birleştirmesi gerekmektedir. Resmi hüviyeti bulunan meslek odalarının bu anlamda rolü çok büyüktür."
"Ortak hareket ve ahenkli çalışmak önemli"
Kamu ile özel sektör arasında köprüler inşa etmenin önemine işaret eden Karadağ, şu ifadeleri kullandı:
"Bu vazife yerine getirebilirse hem ülkenin kalkınmasına hem de üyelerinin istihdamına ve refahına büyük bir katkı sağlanabilir. Ortak strateji ve vizyon belirlenirken ülkemiz insanı ve şartlarının dikkate alınması da önemli. Elektrikli araçların bu denli öne çıkarılmasının sebebi, genelde mevcut araçların iklim üzerindeki olumsuz etkileri gösterilmektedir. Bu ve buna benzer konulardaki ani ve duygusal kararlar ülkeye zarar verebilir, insan unsurumuz mağdur olabilir."
Siyasi kaygılardan ziyade ortak hareket edebilme ve diyalog iklimi oluşturmanın kaçınılmaz olduğunu kaydeden Karadağ, yerli ve milli teknolojinin gelişip yaygınlaşması için de tüm kurum ve kuruluşların ahenk içinde çalışması gerektiğinin altını çizdi.