Dünyada 200’ün üzerinde ülkeye yayılarak pandemiye dönüşen koronavirüs salgını nedeniyle birçok ülke sınırlarını kapattı, uçuşları iptal etti, sokağa çıkma yasağı uyguladı.
Virüsün yayılımını engellemek için alınan bu tedbirler birçok sektör gibi turizm sektörünü de durma noktasına getirdi. Deloitte tarafından hazırlanan “COVID-19 Türkiye’de Turizm ve Konaklama Sektörü Raporu”nda, sektörün istihdam ve döviz rezervlerinin artışı açısından kritik önemine dikkat çekiliyor.
2014 yılında Rusya ekonomik krizi, ardından Türkiye-Rusya arasında yaşanan uçak krizi nedeniyle zorlu bir dönemden geçen turizm sektörü, toparlanma emareleri gösterdiği 2018 yılının ardından, 52 milyon turist ve 35 milyon dolar gelir ile 2019 yılında rekor büyüme gerçekleştirdi.
Sektör, yakaladığı ivme ile turist sayısı ve kişi başına düşen harcamalarda çok daha iyi rakamlar elde edeceğini planlayarak girdiği 2020 yılının ilk çeyreğini pandeminin gölgesinde geçirdi.
Salgın sonrasına hazırlıklı olanlar fark yaratacak
Rapora göre, sektör yöneticileri, rezervasyon iptallerinin, personel yönetiminin ve finansman yapılandırmalarının yanında, gelecek döneme ilişkin operasyonel stratejilerinin de belirlenmesi açısından zorlu bir dönemden geçiyor.
Yöneticilerin, operasyonel etki analizlerini farklı senaryolara göre pro-aktif bir şekilde güncel tutması ve buna ilişkin nakit yönetimini ve devlet tarafından sağlanan destekleri yakından takip etmesi gerekiyor.
Gelecek günlerde olumlu gelişmelerin yaşanması durumunda oluşacak talebe hızlı cevap verebilmeleri kurumsal açıdan fark yaratmalarını sağlayacak.
Yeni iş modelleri ve fırsatlar
Açıklamada görüşlerine yer verilen Deloitte Ulaştırma, Turizm ve Hizmet Sektör Lideri Osman Arslan, koronavirüsün hem gelirler hem de tedarik zincirleri üzerinde çok büyük ve henüz tam ölçülemeyen bir etkisi olduğuna dikkati çekerek, “Küresel virüs krizine en çok maruz kalan sektörlerden biri olan otelcilik ve konaklama endüstrisindeki müşterilerimizin, hızla hareket ettiğini ve sektörlerindeki operasyonel ve finansal etkisini anlamaya ve ölçmeye odaklanmış olduklarını gözlemlerken, bir taraftan da mekanlarını hastaneler ve hastane çalışanları için kullanılabilir hale getirmeleri gurur verici.” ifadelerini kullandı.
Arslan, turizm ve konaklama sektörünün üretkenliği azaltan stok sayımları, güvenlik planları, standart işletme prosedürleri ve sosyal medya planlarına ayrılacak zamanları ötelediğini ve hızlı operasyonel aksiyonlara yöneldiğini belirtti.
Yeni fırsatlara ve Çin’den gelen iyi haberlere de değinen Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu dönem, yeni teslimat konseptleri, beşeri sermaye paylaşım platformları, ‘staycation veya holistay konsepti’ olarak adlandırılan insanların mevcut kendi yaşam alanında yaptıkları tatil ve aktivite konsepti gibi yeni iş modellerini ve fırsatları da getiriyor. Asya'daki meslektaşlarımız henüz sadece başlangıç noktasında olmasına rağmen sektörde yerel bazda bir toparlanma görüyorlar. Bu gelişme, bu aşamada sektöre umut ışığı vermektedir.”
Koronavirüse yönelik atılabilecek adımlar
Raporda, koronavirüse yönelik atılabilecek operasyonel ve finansal adımlara ilişkin şu önerilerde bulunuldu:
"Kilit paydaşlarınız olan tedarikçileriniz, çalışanlarınızla şeffaf bir iletişim kurun ve onların bu zor zamanlarda katkılarını ve morallerini koruyun. Müşterilerinizi uzun vadede elinizde tutabilmek için iptallere yönelik farklı seçenekler sunun. Tüm ihtiyari operasyonel ve sermaye harcamalarını en aza indirin. Nakit tasarrufu sağlamak için mümkün olan durumlarda tamir, bakım ve diğer sermaye harcamalarını yeniden değerlendirin veya erteleyin. Pazardaki gelişmelere hızlı bir şekilde cevap vermek için gelişmiş bir gelir yönetim sistemi ve fiyatlandırma modelleri uygulamaya koyun. Planlarınızı aktif olarak gözden geçirin.
Önümüzdeki altı ay için genişletilmiş nakit akışı tahmininiz olsun. Gerçekçi olun ve kritik nakit akış noktalarını ve kredi sözleşmelerindeki rasyo şartlarını anlayıp baz ve kötümser senaryolara sahip olun. Tahminleriniz bir fonlama gereksinimini vurgularsa, mevcut özkaynak veya borçlanma fon kaynaklarınızı değerlendirin. Mevcut kredi sağlayıcılara karşı şeffaf olun ve onları çözüme yönelik prosedürlerinize ve süreklilik planlarınıza dahil edin. Kısa vadeli finansman ihtiyacı için devlet destekli kredilere, vergisel desteklere ve diğer mali yardım tedbirlerine başvurduğunuzdan emin olun."