Yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi her geçen gün artıyor. Doğal, temiz ve ekonomik olması nedeniyle özellikle son yıllarda tüm dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarına ciddi bir yönelim var. Türkiye coğrafi konumu ve iklimiyle yenilenebilir enerji kaynakları açısından şanslı bir ülke. Rüzgar, güneş, jeotermal, hidrolik ve biyokütle Türkiye’nin başlıca yenilenebilir enerji kaynakları…
Bu enerji kaynaklarından rüzgar, son yıllarda giderek ön plana çıkıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının verilerine göre Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyeli 48 bin megavat. Yani rüzgardan azımsanmayacak miktarda enerji elde edilebilir.
Rüzgar için özellikle son zamanlarda önemli yatırımlar yapılıyor. Öyle ki Türkiye, rüzgar enerjisine en fazla yatırım yapan beş Avrupa ülkesinden biri oldu. Son 10 yıllık veriler de rüzgar enerjisine ne kadar önem verildiğini kanıtlar nitelikte. Türkiye’de 2010’da bin 320 megavat olan kurulu güç 2020’de 8 bin 832 megavata kadar ulaştı. Toplam elektrik üretimi içerisindeki payı ise yüzde 8,09’a yükseldi.
Peki rüzgardan enerji üretmek zor mu? Türkiye’nin hangi bölgeleri buna daha uygun? Rüzgar enerjisi ile ilgili merak edilenleri İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Yenilenebilir Enerji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Burak Barutçu TRT Haber’e anlattı.
5,3 megavata kadar enerji üreten türbinler var
Rüzgardan enerji elde etmek için devasa boyuttaki türbinler kullanılıyor. Dr. Burak Barutçu, türbinlerin çalışma sistemini şöyle anlatıyor:
“Rüzgar türbinleri elektromekanik sistemlerden oluşuyor. Eskiden beri bilinen bir prensiple enerji üretiliyor. Teorik olarak ifade etmek gerekirse, içinde bir jeneratör var ve bu çevriliyor. Teknolojinin gelişmesiyle daha uygun malzemelerle sistem geliştiriliyor.”
Üretilen enerji, rüzgar türbinlerinin boyuyla doğru orantılı olarak değişiyor. Dr. Barutçu, “1 megavat gücünde türbinin bir kanadı yaklaşık 30 metre uzunluğunda, kanadın ağırlığı 5 tona yakın, kulesi ise 60 metrenin üzerinde” diyor. Türkiye’de artık 4,5 hatta 5,3 megavata kadar enerji üretebilecek büyüklükte türbinler de var.
Rüzgardan ne kadar enerji edilebiliyor?
Rüzgar teknolojisinin diğer metotlara göre birtakım zorlukları olduğunu da ifade eden Dr. Barutçu, bunu şöyle açıklıyor:
“Rüzgarın hız değişkenliğinin fazlalığı, enerji üretim öngörüsünü zorlaştırıyor. Rüzgar bir an esmiyor, bir an hızı çok artıyor. Bu arada yönü de çok değişiyor. Bu da ne kadar enerji üretilecek sorusunu cevaplamayı zorlaştırıyor. Yıllık ortalama ne kadar enerji elde edilebileceğini kabaca söyleyebiliyoruz. Ancak günün her saatinde ne kadar enerji üretileceğini bilmek üretici için daha avantajlı.”
En fazla merak edilen konulardan biri de Türkiye’de enerji üretilen yenilenebilir kaynaklar arasında rüzgarın rolü… Türkiye konumu itibarıyla hem rüzgar hem de güneş enerjisi açısından iyi sayılabilecek bir potansiyele sahip. Ancak rüzgar enerjisinden daha eski tarihlerden beri faydalanılması sayesinde bu alanda gelinen nokta daha ileri bir seviyede.
İlk defa Çeşme’de rüzgar türbini kuruldu
Türkiye’de ilk defa rüzgardan elektrik enerjisi 1986 yılında İzmir Çeşme’de kurulan 55 kilovatlık türbinden elde edildi. Türkiye’nin ilk rüzgar enerjisi santrali ise 1998 yılında yine İzmir Çeşme’deki Germiyan Köyü’nde kurulan 1,5 megavat gücündeki santral oldu. Hatta 2017’de kapasitesi 10,7 megavata yükseltildi.
Türkiye’nin elbette her bölgesi rüzgar enerjisi açısından istenilen sonuçları vermiyor. Rüzgar enerjisinden en fazla verim alınan bölgeler için Dr. Barutçu şunları anlatıyor:
“Çanakkale, Türkiye’nin en iyi bölgesi, çok fazla rüzgar santrali bulunuyor. Fakat artık Çanakkale’de yüksek kapasiteli rüzgar santrali yapılacak nokta kalmadı. Ardından sırayı Hatay alıyor. Özellikle Hatay’ın Samandağ ilçesinin potansiyeli yüksek. Samandağ’da halihazırda bir grup rüzgar santrali bulunuyor. Marmara ve Ege potansiyel olarak daha iyi bölgeler. Yine Balıkesir de Türkiye’nin en yüksek rüzgar enerjisi potansiyeline sahip şehirlerinden biri.”
Her yere rüzgar türbini kurulamıyor
Rüzgar türbinlerinin kurulumu bir hidroelektrik santralle kıyaslandığında oldukça kolay. 2 megavatlık bir türbin, koşullar uygun olduğunda bir hafta gibi kısa sürede dikilebiliyor. “Son dönemlerde güneş enerjisine olan ilgi artsa da hala rüzgar türbinleri kurulumları devam ediyor” diyen Dr. Barutçu, “En iyi bölgeler dolmaya başladı. İkinci sırada iyi olan bölgelere daha çok yönelim var” şeklinde konuşuyor.
Gelelim rüzgar türbinlerinin kurulum şartlarına... Öncelikle rüzgar türbinleri, güneş enerjisi panelleri gibi istenilen her yere kurulamıyor. Çünkü verim almak için geniş bir alana ihtiyaç duyuluyor. Çatı veya bir evin bahçesi rüzgar türbinleri için pek uygun değil. Ancak isteyenler küçük çapta türbinleri bu alanlara kurarak enerjilerini üretebiliyor.
Rüzgar türbinin ömrü ortalama 20 yıl
Bir rüzgar türbinin işletme ömrü ortalama 20 yıl. Tabii bulunduğu bölgeye ve rüzgarın değişkenliğine bağlı olarak bu süre 25 hatta 30 yıla kadar çıkabiliyor. Rüzgar santrallerine periyodik olarak altı ayda bir bakım yaptırmak gerektiriyor. Dr. Barutçu, bakım sürecine gösterilen özenin önemli bir etken olduğunu vurguluyor:
“Bazı bölgelerde daha ziyade çevresel etkilerden dolayı -Türkiye’de pek öyle bir yer yok- rüzgarla tozların türbin içine girmesi ve yağların vasfını bozması nedeniyle bu periyodu kısaltmak gerekebiliyor. Bu sahalarda yılda 3 bakım yapılıyor. 2,5 megavattlık bir türbinin bakımını 2 teknisyen 2 günde yapabilir. Bakımın mutlaka kalifiye personel tarafından gerçekleştirilmesi lazım.”
Lisanssız üretimde 5 megavata kadar izin
İsteyen herkes rüzgar türbini kuramıyor. Elbette bu konuda yasalar çerçevesinde hareket ediliyor. Dr. Barutçu, konuyla ilgili olarak şu detayları veriyor:
“Lisanssız üretimde artık 5 megavata kadar izin veriliyor. Sadece ev için enerji üretecek küçük bir türbin kurmak istiyorsanız, bunu rahatlıkla yapabiliyorsunuz. Ama mahsuplaşmak anlamında, kullanılmayan enerjinin faturadan düşürülmesi isteniyorsa, yerel elektrik dağıtım şirketiyle anlaşmak gerekiyor. Bunların nasıl yapılacağı prosedürlerle belirlenmiş. Yerel elektrik dağıtım şirketinin çift taraflı sayaçları var. Kullanılan ve şebekeden alınan enerjiyi ayrı ayrı kaydediyor.”
Yine birkaç lisanssız üretici bir araya gelip güçlerini de birleştirebiliyor. Burada ise aynı bölgede yer alan elektrik dağıtım şirketini kullanmak gerekiyor.