Uluslararası Tahıl Bilim ve Teknolojisi Birliği (ICC) Başkanı Prof. Dr. Hamit Köksel, Bolu, Kastamonu ve Kars'ta çok farklı yerel buğdaylar yetiştiğini ama bunların genel buğday türlerinden ayrılamayacağını, dolayısıyla da toplumun beslenmesi ve ülke ekonomisi için buğdaydan bir bütün halinde faydalanılması gerektiğini belirtti.
Türkiye'de buğday konusunda yapılan olumsuz yorumların kendilerini üzdüğünü ifade eden Köksel, "Maalesef tıp kökenli bazı hocalar buğday uzmanı olmadığı halde ahkam keserek konuyu saptırıyorlar. Biz buğdayı dışarıdan alıyoruz. Ama çok daha fazlasını un olarak satıyoruz. Yaklaşık son 5 yıldır Türkiye un ihracatında dünya birincisi. Bunun da ülke ekonomimize büyük bir katkısı var. Buğday ve buğday ürünleri ülke ekonomisi için çok önemli, sağlığımız için de. Buğday da çok yararlı, sağlıklı bileşenler var. Bizim bunları toplum beslenmesinde bilgi kirliliği yaratmadan kullanmamız gerekiyor. Yavaş yavaş beyaz ekmek tüketimini azaltıp, tam tahıl tüketimini artırmamız gerek. Diğer tahıllarla da birleştirmemiz gerek" dedi.
"Buğdayda GDO uygulaması yok"
Köksel, kendisinin Türkiye İhracatçılar Birliği bünyesinde kurulan tanıtım gruplarında çalıştığını ve birlik olarak buğdayla ilgili yapılan olumsuz yorumlar nedeniyle çok zorluk çektiklerini aktararak, "Filipinler bizim önemli bir pazarımız. Oraya un satmaya çalışırken, 'Türkiye buğdayları GDO'lu imiş sizden un almayacağız.' diyorlar. Bu artık çiftçimizin emeğine, ülke ekonomisine zarar verebilir hale geldi. Buğdayda GDO yok. Dünya pazarlarında da yok. Biz bunu Filipinler'de söylediğimizde bize; 'Ama sizin profesörleriniz televizyonlarda her gün buğdayın GDO'lu olduğunu söylüyor. Demek sizin buğdayınız GDO'lu' diyorlar. Bu, Türkiye ekonomisine gerçekten zarar verebilir hale geldi. İnsanların uzmanlığı olmadığı konularda konuşmaması lazım" ifadelerini kullandı.
Buğdayda korkulacak hiçbir şey olmadığını vurgulayan Köksel, "Buğdayda GDO uygulaması yok. Lütfen insanlar uzman oldukları konularda konuşsunlar. Ben nasıl kardiyoloji konusunda konuşmuyorsam bir kardiyoloji hocası da gelip buğday konusunda konuşmasın. Ben uluslararası bir kuruluşun başkanıyım. Merkezi Viyana’da ICC diye. Bu, 1955 yılında kurulmuş bilimsel bir kuruluş. Kendi kendimizi kötülemek yerine bu buğdaylardan biz nasıl daha fazla faydalanırız diye çalışalım" dedi.
"Tam buğday formunda tüketmeye çalışacağız"
Köksel, buğdayın GDO'lu ve sağlıklı olmadığı yönünde yorum yapan insanların maksadını anlayamadığını da dile getirerek, "İnsan bilmediği konuda neden konuşsun. Ben neden kardiyoloji konusunda konuşmuyorum. Onların da buğday konusunda, 'Ben bilmiyorum. Türkiye'de bunun uzmanları var. Bırakın onlar konuşsun' demesi lazım. Dünyada bu konuda uluslararası uzmanlar var. Türkiye'de halbuki bunun çok değerli uzmanları var. Televizyonda buğday konusunda biz konuşamıyoruz ama Türkiye'de hekimler çıkıp buğday konusunda konuşuyor. Bu da bizi üzüyor" değerlendirmesini yaptı.
Açıklamasında buğday ve türevlerinin mutlaka tüketilmesi gerektiğine de değinen Köksel, "Gıdaları çeşitlendireceğiz. Tüm gıdalardan besleneceğiz. Buğday konusunda daha çok tam buğday formunda tüketmeye çalışacağız. Ama gençlerin de beyaz ekmek tüketmesinde sorun yok. Çünkü onların enerjiye ihtiyacı var. Enerjiyi mutlaka bir yerden alacaklar. Ya yağdan, ya karbonhidrattan ya da proteinden. Bir kısmını da beyaz ekmekten almasının sakıncası yok. Ama belirli bir yaşa gelenlerin artık tam tahıl ürünlerine geçmesi gerekiyor. Ancak buğdayda hiçbir şekilde korkulacak bir şey yok" dedi.
Kaynak: AA