Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, İstanbul Sanayi Odasının (İSO) "21'inci Yüzyılın Yüksek Teknoloji ve Yeşil Ekonomiye Dayalı Sanayisini Oluşturmak İçin Devlet-Özel Sektör İşbirliğini Geliştirmenin Önemi" ana gündemiyle Beyoğlu'ndaki Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu'nda düzenlediği Kasım Ayı Olağan Meclis Toplantısı'nda konuştu.
Dünyanın 2002-2022 yılları arasında yıllık ortalama yüzde 3,6, Türkiye'nin aynı dönemde yıllık ortalama 5,4 büyüdüğünü, dünya ortalamasının 1,8 puan üzerinde bir büyüme kaydedildiğini aktaran Yılmaz, pandeminin yaşandığı 2020-2022 yılları arasında da kümülatif olarak dünyanın yüzde 7, Türkiye'nin ise yüzde 20'ye yakın bir büyüme performansı sergilediğini belirtti.
"Kişi başı milli gelir 2022'de 37 bin 445 dolara çıktı"
Kişi başına milli gelirin nominal dolar bazında 2002'de 3 bin 608 dolar iken 2022'de 10 bin 659 dolara yükseldiğini belirten Yılmaz, 2002'de satın alma gücü paritesine göre 9 bin 279 dolar olan kişi başı milli gelirin de 2022'de 37 bin 445 dolara çıktığını, Türkiye'nin bu süreçte düşük orta gelirli ülkeler kategorisinden orta yüksek gelirli ülkeler kategorisine geçtiğini söyledi.
Aynı dönemde sanayi sektörünün yıllık ortalama 6,1, imalat sanayisinin 6,4 büyüdüğüne, özel sektör öncülüğünde çok ciddi bir sanayileşme hamlesini gerçekleştirdiklerine dikkati çeken Yılmaz, sanayi sektör büyümesinin ortalama büyümeden daha yüksek performans göstererek sektörel katma değer içindeki oranının 2003'te yüzde 23 iken, 2022'de yüzde 30'a çıktığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, istihdamın oranı 2005'te 19 milyon 357 bin iken, 2023'ün üçüncü çeyreği itibarıyla bu oranın 32 milyon 43 bin gibi bir rakama ulaştığını, aynı dönemde sanayi istihdamının ise 4 milyon 140 binden 6 milyon 626 binlere yükseldiğine işaret ederek, sanayinin milli gelir içinde yüzde 30'u aşan bir paya sahip olduğunu dile getirdi.
"Bütçe açığı bu yıl ve gelecek yıl için 6,4 civarında tahmin ediliyor"
Türkiye'nin bu yıl seçimler ve yeni politikalar olmak üzere iki belirsizlik yaşadığına değinen Yılmaz, mayısta yapılan seçimle siyasi belirsizliklerin ortadan kalktığını belirtti. Yılmaz, yeni hükümetin göreve başlamasıyla Orta Vadeli Programın (OVP) hazırlandığını, 5 yıllık kalkınma planının Meclis'te kabul edildiğini, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nın Resmi Gazete'de yayımlandığını, bütçe görüşmelerinin de Meclis'te devam ettiğini, tüm bunlarla politika belirsizliklerinin de ortadan kalktığını anlattı.
Yılmaz, OVP'nin "Afet yaralarının sarılması ve afet risklerinin azaltılması", "Makroekonomik ve finansal istikrarın sağlanması, enflasyonun tek haneye düşürülmesi", "Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat perspektifinde büyüme ve istihdamın devam ettirilmesi" ve "Sosyal adalet ve refahın güçlendirilmesi" olmak üzere 4 temel amacı bulunduğunu aktardı.
OVP'nin birinci amacına yönelik bu yıl merkezi yönetim bütçesine 762 milyar lira ödenek koyduklarını kaydeden Yılmaz, "2024 bütçesinde 1 trilyon 28 milyar lira kaynağı ayırmış durumdayız. 3-4 yıllık dönem itibarıyla baktığınızda 3 trilyondan fazla parayı merkezi yönetim bütçesinde bu alanlara aktarmış olacağız. Bunlar hem halkımızın yaralarını saracak hem de Türkiye'yi çok daha güvenli bir şekilde güçlü bir bünyeyle geleceğe taşıyacak olan yatırımlar. Bu yıl ve gelecek yıl bütçemizdeki açığı bu yüzden bir miktar arttırıyoruz. Normalde 3-3,5 civarında seyreden açık, bu yıl ve gelecek yıl için 6,4 civarında tahmin ediliyor. Bu ağırlık daha sonraki yıllar azalarak gidiyor." diye konuştu.
"Enflasyondaki ciddi düşüşü gelecek yılın ortalarından itibaren görmeye başlayacağız"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, programın ikinci amacına değinerek, şöyle devam etti:
"Son gelişmeleri hatırlayacak olursak, bir defa belli risklerimizi azalttık. Döviz rezervlerimizde büyük bir artış sağlandı. 98 milyarlara kadar gerilemişti. En son 128 milyarı aşan bir orana geldi. 30 milyar lira civarında brüt döviz rezervimizde artış sağlandı. Yine bu dönemde bütçe açıklarındaki riskleri engelleyici tedbirler aldık. Şu anda 6,4'se o açık, işte tedbirlerimiz sayesinde bunu başardık. Yoksa bütçe açığımız daha farklı noktalara gidebilirdi. Aldığımız tedbirlerle makul yönetilebilir düzeyde bir bütçe açığını sağlamış olduk. Dolayısıyla hem döviz hem bütçe riskini azaltacak tedbirler aldık. Bunun sonucundadır ki ülkemizin risk primlerinde bir düşüş ortaya çıktı. Nitekim son dönemlerde 340'lara gerilediğini görüyoruz CDS dediğimiz ülke risk priminin. Bu mayıs ayında 700'lere kadar çıkmıştı. Depremin etkilerine rağmen mali disipline ciddi anlamda önem vererek ve belli tedbirleri hızlı bir şekilde alarak bunu sağladık. Para politikalarımızda sağladığımız güncelleme ve kararlılıkla bunu sağladık. Diğer taraftan yapısal dönüşüm irademizi ortaya koyarak sağladık. Bu üç temel politika aracını da bir bütünlük içinde özellikle ekonomi koordinasyon kurulunda bütün bu tarafları bir araya getirerek bir istişare içinde sağlamış olduk."
Enflasyonla ilgili konuşan Yılmaz, "Bu yıl yüzde 65 civarında gerçekleşeceğini tahmin ettiğimiz enflasyonun, kademeli bir şekilde düşerek 2026 yılında tek haneli rakamlara döneceğini öngörüyoruz. Aylık bazda bir miktar düşmeye başladı. Yıllık etkisini gelecek yılın ortalarından itibaren göreceğiz. Yıllık enflasyondaki ciddi düşüşü gelecek yılın ortalarından itibaren görmeye başlayacağız. Kademeli bir şekilde düşüş seyriyle 2026'da da tek haneli rakamları hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.
Yılmaz, enflasyondaki bu perspektifin yanı sıra yatırım, istihdam, üretim ve ihracatı hiçbir zaman göz ardı etmediklerini belirterek, bunları ülkenin refahını, katma değerini ve ekonomisini sürdürülebilir bir şekilde büyütmek için istediklerini, enflasyonu düşürmenin de bu perspektife güç verdiğini vurguladı.
"Türkiye milli gelirde kritik eşiği aşarak yüksek gelirli ülkeler ligine adım atacak"
IMF'nin tahminlerine göre gelecek yıllarda dünyada ortalama 3 civarında büyüme öngörüldüğünü aktaran Yılmaz, gelişmiş ülkelerde bunun 1,5-2 bandında, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 4 civarında büyüme perspektifi olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, büyüme anlamında Avro Bölgesi'nin halinin daha kötü olduğunu, yüzde 0,5 civarında bir büyümeden bahsettiklerini, Almanya'nın ise bu yıl ekonomisinin küçüldüğünü, negatif büyüme rakamlarına sahip olduğunu dile getirdi.
Geçen yıl milli gelirin 906 milyar dolar olduğunu, bu yıl 1 trilyon 67 milyar dolar olmasının tahmin edildiğini, son 12 aylık dönemde milli gelirin 1 trilyon doları aştığını aktaran Yılmaz, "(2023 sonu) Muhtemelen 1,1 trilyon dolar civarında milli gelire ulaşmış olacağız. Bu da kişi başı milli gelirimizi 10 bin 659 dolardan 12 bin 415 dolar seviyelerine getirecek. Dönem sonunda 1,3 trilyon dolarlık bir ekonomi olmayı hedefliyoruz. Kişi başına milli gelirimizin de 14 bin 855 dolara, nominal dolar bazında 15 bin dolarlara yakınsamasını bekliyoruz. Bu yüksek gelirli ülkeler ligine terfi etmek demek. 13 bin 800 dolar burada uluslararası eşik. Türkiye bu eşiği aşarak yüksek gelirli ülkeler ligine alt sıralardan da olsa adımını atacak." değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, ortalama büyümenin bu dönem yüzde 4,5 civarında olmasını hedeflediklerini, iş gücünde ve istihdamda önemli artışlar öngördüklerini dile getirerek, milli gelir büyüklüğü satın alma gücüne göre bakıldığında Türkiye'nin dünyanın 11'inci büyük ekonomisi, nominal bazda da IMF'nin 2023 tahminlerine göre 17'nci büyük ekonomisi olduğunu aktardı.
Bu dönemde yapısal reformlara büyük önem verdiklerine dikkati çeken Yılmaz, OVP'nin eki olarak Resmi Gazete'de yayımladıkları temel yapısal reform alanlarını 7 ana başlıkta "büyüme ve ticaret", "beşeri sermaye ve istihdam", "fiyat istikrarı ve finansal istikrar", "kamu maliyesi", "afet yönetimi", "iş ve yatırım ortamı", "yeşil ve dijital dönüşüm" olarak sıraladı.
Yılmaz, hedef odaklı ve seçici yatırım finansmanına değinerek, "Yatırım Taahhütlü Avans Kredileri, bu konularda Merkez Bankamız, Sanayi Bakanlığımız, Hazine ve Maliye Bakanlığımız, Ticaret Bakanlığımız, ilgili tüm kurumlarımızla uzun süredir bir hazırlık içindeyiz. Son aşamalara gelmiş durumdayız. Son çalışmaları, Sanayi Bakanlığımız ile Merkez Bankamız gerçekleştiriyorlar. Yakın bir vadede bu programımız toplumumuzla paylaşılmış olacak. Ekonomi Koordinasyon Kurulunda uzun bir süredir tartıştığımız bir konu. Nitelikli, cari açığı azaltan, katma değerimizi yükselten, teknolojik seviyemizi daha üst sıralara taşıyan belli bir ölçeğe sahip yatırımlara, avantajlı, uzun vadeli bir takım finansman imkanları sağlayıcı program tasarlanıyor." şeklinde konuştu.
Açılış konuşmasını İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan'ın yaptığı toplantı, Yılmaz'ın konuşmasının ardından basına kapalı devam etti.