Anadolu'nun göz bebeği: Kızılcahamam

Denizi yok ama doğal kaynak suyu var. Evet belki bir Karadeniz kadar yeşil değil ama zannedildiği kadar gri de değil...

Burası, dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmış başkent Ankara. Ankara'da hafta sonu güzel bir etkinlik yapmak istiyorsanız doğa yürüyüşlerine katılabilirsiniz. TRT Haber ekibi de Anadolu'nun göz bebeği Kızılcahamam'ı ziyaret etti.

Eşsiz manzaralı Salın Yaylası

Doğa tutkunları için alternatif bir rota Kızılcahamam. Şehir stresinden uzak doğa ile baş başa tertemiz bir havası var. Burası da Kızılcahamam'a bağlı Salın Yaylası.

Ankara merkezden 115 km uzaklıkta yaylaya sadece özel aracınızla çıkabiliyorsunuz. Ve yaylaya çıktığınızda sisli bir hava sizleri karşılıyor. Belki de bu mevsimde fotoğraf tutkunları için alternatif bir rota olabilir bu yayla…

Salın yaylasından ayrıldık. Çeltikçi istikametine doğru yola koyulduk. Taşlıca köyüne çevirdik rotamızı.

Taşlıca köyü Anadolu isminin ilk verildiği yer olarak biliniyor. Ve köy halkı bu ismin işte bu ayran taşından geldiğine inanıyor.

Anadolu isminin çıkış hikayesi de Sultan Alaaddin Keykubat, Başkale Kalesi'ni fethedip bu köye geldiğinde ortaya çıkıyor.

Kırmızı Ebe ismi verilen mübarek kişi, bir bakraç ayranla ordunun önüne geçer. Bu taşın içine bir bakraç ayranı boşaltır. Bütün askerler hem ayran içer hem matarasını doldurur ama ayran hiç tükenmez. Alaaddin Keykubat’ın yanındakiler, ’Bunda bir hikmet var. Bütün ordu içti ama ayran hala bitmedi der’. O sırada Alaaddin Keykubat 'Sus' der. Taş nazardan çatlar ve ayran boşalır. 'Ana doldur, dolu ana' derler askerler. Oradan Anadolu isminin doğduğu rivayet edilir.

Mahkemeağcin köyüne adını veren ağaç: Ihlamur ağacı

Sıradaki durağımız Mahkemeağcin köyü...

Çeltikçi yolu üzerinde eski bir yerleşim alanı bulunuyor. Burası da Mahkemeağcin köyü. Yerleşim alanının tarihi tam olarak bilinmiyor.

Köye adını veren ağaç, ıhlamur ağacıymış. Ihlamur ağacı aynı zamanda mahkeme ağacı olarak da bilinirmiş. Orta Avrupa'da Orta Avrupa'da çokça bulunan ıhlamur ağaçlarının altı aynı zamanda köylülerin toplandığı, sorunların tartışılıp çözümler üretildiği bir alanmış.

Hatta köy mahkemeleri de ıhlamur ağacının gölgesinde kurulurmuş. Bu yüzden ıhlamur, "mahkeme ağacı" ya da "mahkeme ıhlamuru" olarak da bilinirmiş. İsimle ilgili bir diğer rivayet ise Osmanlı'nın son sayımlarında köyde bir kadı olduğu için bu ismin verildiği yönünde.

Alicin Kültürel Jeositi

Anadolu'nun göz bebeği, Kızılcahamam'da gezilecek yerlerden biri de Alicin Kültürel Jeositi... Buraya gelebilmek için Kızılcahamam'dan Çeltikçi istikametine doğru Alicin Kültürel Jeositi tabelasını görene kadar devam etmeniz gerekiyor. Ve kısa bir yolculuktan sonra varacağınız Alicin kanyonunun göz alıcı güzelliği ile mest oluyorsunuz.

Ve meşhur Alicin deresi... Uzunluğu yaklaşık 20 kilometre. Yeşilliklerle bezeli bir kanyonun içinde yer alıyor. Doğal bitki örtüsü ve doğal güzelliği bölgeye has özellikler.

Kanyon tamamen bir jeosit alanı ve barındırdığı doğal tarih ile önemli bir jeolojik hazine... Bu coğrafi güzelliğin içinde ilerlerken yukarı baktığınızda dağların arasına oya gibi işlenen Alicin Manastırı sizi karşılıyor.

Sümela'yı andıran gizemli yapı

Manastır vadi zemininden 90 metre yükseklikte bir konuma sahip. Görülmeye değer bir fiziki yapısı var. Sarp bir kayada yer aldığı için çıkılması oldukça zor. Bu manastır, kayaların içi biraz daha oyularak ve önü kapatılarak yapıldığı için, Trabzon’daki Sümela Manastırı'na çok benzemekte.

Alicin Jeoisiti’nin de hangi dönemde yapıldığı net olarak bilinmiyor. Bazı tarihçiler, bölgenin Roma dönemine ait güvenlik amaçlı inşa edilmiş bir yapı olabileceğini savunuyor. Yıllar önce bölgede yapılan çalışmada, araştırmacılar yapının yapılış amacıyla ilgili bir veriye ulaşamadıklarını söylüyor.

Moloz taşıyla yapılan yapı, 3 kat pencereli. Yaklaşık 10 dönüm alanı kaplıyor…

Alicin Kültürel Jeositi Çeltikçi Köyü yakınında bulunuyor. Güzel bir doğa yürüyüşünden sonra soluğu köy kahvesinde aldık. Olur da buraya gelirseniz sıcacık tavşan kanı bir çay içmeyi ihmal etmeyin.

Haber: Sabahnur Sayılgan Kulak
Kamera: İhsan Kırkbeşoğlu - Bülent Uzun
Kurgu: Hakan Demirkıran